Gezi,  Spor

Boş Stadyum ve Spor Alanlarını Dolaşmak

Maça gitmek dışında maç olmayan zamanlarda da stadlara gitmek, bir boşluk bulabilirsem içeri girmek gibi huylar edindim zamanla. Camp Nou turuyla başladı bu da. Ayrıca Barcelona Olimpiyat Stadı’na kimseciklerin uğramadığı bir yaz gününde stadın kedilerine süt veren teyzeyi hiç unutmadım.

Valencia’da şehrin göbeğindeki Mestalla’yı, Roma’da Olimpiyat Stadı’nı, artık sadece rugby maçları yapılan Flaminio Stadı’nı, Floransa’da Artemio Franchi’yi, Livorno’da Armando Picchi’yi, Milano’da San Siro’yu; Kiev’de Valeri Lobanovski ve yine Olimpiyat Stadı’nı, Marsilya’da Velodrome, Monaco’da Louis II, Paris’te Parc des Princes’i dışarıdan görebildim. Münih’te Olimpiyat Stadı’nı ve Allianz Arena’yı şöyle bir gezdim.

Lübnan’da Cünye’deki (Jounieh) Fuad Şehab Stadı’nı en bakımsız haliyle görebildim. Beyrut’ta önünde askerler ve tankların beklediği Beyrut Belediye Stadı’na girebilmek hiç aklımdan geçmedi tabii.

Ama bir anlık boşluktan ya da umursamazlıktan faydalanarak girebildiklerim de oldu. Selanik’te Iraklis’in maçlarını yaptığı Kaftanzoglio Stadı’nda herhangi bir kontrol yoktu, o yüzden içeri girip yedek kulübelerine oturmama laf edecek kimse de yoktu. Bunlar dışında basketbol ve çok amaçlı salonların da önünden çok geçtim. Hatta Selanik’te Aris’in Alexandreio Melathron, Atina’da Olympiakos’un Dostluk ve Barış (SEF) salonlarının parkelerine kadar inip, birkaç şut atmışlığım da var.

Stade de Gerland, Lyon
Gerland Stadı’na da girme şansı buldum.

Yine de boş stadyumlara girme maceralarımın en özeli sanırım Lyon’dakiydi. Yeni yapılan modern statla birlikte pabucu dama atılmış, artık sadece rugby maçlarına evsahipliği yapan Gerland Stadı’na çok fena bir yağmur altında yürüyerek gitme gafletinde bulundum. Stadın girişinde kontrol olmayınca önce stadın arazisine, sonra da içine kadar girip tribünlere çıkabildim. Zaten artık çok nadir kullanılan, kale direkleri sökülmüş, yağmurla birlikte iyice ıssızlaşmış, ama yine de Sonny Anderson’un, Juninho’nun ve Paul Le Guin’in efsaneler yazdığı stadı hem de o şartlarda görebilmek güzeldi.

Bir de Monza pisti var ki gittiğim, piste inip 1 turu yürüdüğüm, o zaten ömre bedel… Yazıhane’ye yazdığım Monza yazısı için lütfen tıklayın.

Hala gezilerimde spor alanlarına yer vermeye devam ediyorum, daha da uzun bir süre bundan vazgeçmeyi düşünmüyorum. Değişik anılar biriktirebilir, turist görmeye alışkın olmayan insanlarla iletişim kurma şansı yakalayabilirsiniz.

İletişim

Bu yazıyla ve diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuzu, yazıların altına yorum yaparak bana iletebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir