Gezi Öncesi Son Hazırlıklar ve İpuçları

Biletlerinizi, rezervasyonlarınızı hallettiniz, vizenizi de aldınız. Artık uçağın kalkacağı günü bekliyorsunuz. Hangi şehirlere gideceğiniz de belli. Peki bu şehirlerde nasıl vakit geçirecek, nerelere gideceksiniz? Bir şehirde her anı dolu geçirmeye çalışanların küçük bir ön hazırlık yapmasında büyük faydalar var.

Gidilecek şehirlerin ön hazırlığı yapılırken şehre hangi noktadan girileceği çok önemlidir. Havaalanından geliyorsanız hangi otobüs ya da metroyla merkeze gelineceğini, otobüs ya da trenle geliyorsanız oradan şehir merkezine hangi yollardan varacağınızı lütfen araştırın. Ben genellikle vardıktan sonra ilk iş hostele eşyalarımı bıraktıktan sonra dolaşma yolunu seçiyorum. Ama eğer bu imkan yoksa, yani hostele bir şekilde geç varacaksanız ya da şehre erken gelecekseniz arada geçecek zamanda nerede olacağınız, hangi müzelere gideceğinizi gitmeden ayarlamanız mümkün. Müzelerin açılış saatlerine bakın, ineceğiniz yerin yakınında nereler var bunu öğrenin. Ya da şehre ineceğiniz yeri ona göre seçin, istediğiniz yerleri görerek kalacağınız yere yaklaşın.

Gideceğiniz yerlerde, gideceğiniz tarihlerdeki hava durumuna bakın. Yağmur ihtimalini göz önünde bulundurarak kıyafet ve ayakkabı seçiminizi yapın. Ben sıcaklığın çok düşmediği yerlerde, biraz yağmur ihtimali olsa bile yazlık ayakkabıyı tercih ediyorum, nitekim daha korunaklı bir ayakkabı, mesela bot her zaman fazla ağırlık demektir ve bol miktarda yürüdüğünüz gezilerde hızınızı ve enerjinizi azaltacaktır.

Tabii ki aldığınız bilet türüne uygun bagajla seyahate başlamak zorundasınız. En ucuz paketten aldıysanız genelde 6-8 kg’ı geçmeyen bir el bagajıyla seyahat etmeniz gerekiyor. Çantanızı ona göre hazırlayın. Çanta hazırlama ile ilgili ipuçlarına dair bir yazım var, onu da incelemenizi öneririm.

Gittiğinizde elbette bol bol fotoğraf çekmek isteyeceksiniz. Eğer fotoğrafları telefonunuzla çekecekseniz telefonunuzdaki önemli dosyaları yedekleyip silmeniz, lüzumsuz uygulamaları kaldırmanız gerekecek. Dijital fotoğraf makinesi kullanacaksanız da size yetecek miktarda kapasitesi olan hafıza kartlarını yanınızda götürün.

Tabii ki gideceğiniz ülkede Türk Lirası dışında bir para kullanmanız gerekecek. Bu konuda hazırlığınız, gideceğiniz ülkeye göre değişiyor. Eğer Türkiye’den bol turistin gittiği bir yere gidiyorsanız buralarda şehir merkezlerinde Türk Lirası’nı gerçek değerine yakın şekilde bozdurabileceğiniz döviz büroları olur. Bu durumlarda yanınızda Türk Lirası götürmenizin sakıncası olmaz. Ama özellikle Avrupa Birliği ülkeleri için gitmeden yeterli miktarda Euro veya Amerikan Doları götürmeniz daha iyi. Türkiye’den ayrılmadan TL bozdurup Euro-Dolar almanız gerekiyor. Kesinlikle nakitsiz gitmeyin. Elbette İran gibi çok belirli bazı ülkeler hariç her yerde Kredi Kartı (Visa-Mastercard) kullanımı yaygın. Kredi kartınızın limiti elveriyorsa kredi kartınızı da harcamalarda kullanabilirsiniz, bu yüzden mutlaka yanınızda bir de kredi kartı götürün. Ama yaptığınız harcamaların normalden biraz daha yüksek bir kur oranıyla ekstrenize yansıyacağını unutmayın.

İşinize yarayacak belgelerin çıktılarını yanınızda taşımak büyük önem taşıyor. Her yerde telefonunuza veya internete güvenemezsiniz. Şu şekilde özetleyebilirim işinize yarayabilecek belgeleri:

  • Bence en olmazsa olan, uçak, tren, otobüs gibi önceden ayarladığınız ulaşım araçlarının rezervasyon çıktıları, ayarlamadıysanız eğer -dakika başı kalkmadığını bildiğiniz trenler ve otobüsler için mesela- iki nokta arasındaki tren veya otobüs tablosunu da götürmenizde fayda var, böylece düşündüğünüz saatteki treni kaçırmanız halinde bir sonrakinin ne zaman olduğunu görerek ayarlamalar yapabilirsiniz. Bunu yaparken siz oradan hangi gün geçmeyi planlıyorsanız o güne uygun saatleri göz önüne alın, çünkü her tren haftanın her günü çalışmıyor olabilir. Başıma Romanya’nın Targovişte şehrinde bizzat geldi, dımdızlak ortada kalayazdığım için biliyorum.
  • Kalacağınız tüm hostellerin rezervasyon ve ulaşım çıktılarını da mutlaka alın. Bu belgelerde hostele ne kadar para ödemeniz gerektiği de yazar çoğunlukla. Bu sayede bazı yerlerde başıma gelen bir olayla ilgili elinizde delil olur. İnterneti çok kullanmayan, özellikle yaşlı amcalar ve teyzelerin yönettiği hostellerde bazen sizden standart yatak ücretini almaya çalışabiliyorlar bilmeden. Ama siz rezervasyon esnasında bir miktar depozitoyu zaten yatırmış olabiliyorsunuz, rezervasyon yaptığınız siteye göre. O çıktıda hostele tam olarak ödemeniz gereken ücret neyse küsüratına kadar o yazıyor, böylece fazladan para vermekten kurtulabiliyorsunuz.
  • Bunun haricinde gideceğiniz şehirlerde en görülesi turistik yerleri listeleyen ‘wikitravel’ gibi sitelerden, söz konusu şehirlerdeki turistik yerlerin listesini alın. Elbette oradaki insanlarla konuşarak, ya da bir şehre vardığınızda ilk yapmanız gereken şey olan ‘Tourist Information’a uğrayıp oradan aldığınız haritadan da buna dair bilgi edinebilirsiniz ama yine de en azından kafanızda gezilebilecek yerlere dair kabataslak bir fikirle gitmiş olursunuz.
  • ‘Tourist Information’ demişken, Avrupa’da gittiğim birçok şehrin tren garı, havaalanı gibi yerlerinde rahatlıkla bulabilseniz de bazı yerlerde, özellikle henüz yeterince turistik olamamış, küçük yerlerde veya herhangi bir şehir merkezinde bulunmayan dağın başı bölgelerde bu türden bilgilendirme ofisleri bulamayabilirsiniz. Böyle yerleri düşünerek ana caddeleri veya sizin bilhassa gitmek istediğiniz yerleri gösteren küçük bir harita çıktısı götürmek veya akıllı telefonunuza çevrimdışı harita yüklemek faydalı olabilir.
  • Bütün belgeleri düzenli tutmak, ayrıca oralarda topladığınız otobüs bileti, müze broşürü gibi şeyleri de saklama adetiniz varsa bunun için bir dosya lazım. Ben bir adet sunum dosyasını her zaman yanımda taşırım. Böylece hem kendim plan yaparken hata yapma ihtimalini en aza indiririm, hem de -özellikle trenlerde karşılaştığım- olası bir pasaport kontrolü vs. durumunda nereden gelip nereye gittiğimi görevli memurlara kanıtlayabilme fırsatım olur.

Benim gibi farklı ülkelerde spor organizasyonlarını, konser, opera gibi evrensel sahne sanatlarını izlemeye merakınız varsa gitmeden önce muhakkak bu konunun araştırmasını yapın. Maç izleyeceksiniz belirlediğiniz şehre gideceğiniz haftasonunda hangi maçların olduğuna bakın. Uygun maç varsa bilet durumunu kontrol etmeniz gerekecek, internetten bilet alabilir veya maç günü stadyumdan bilet alıp alamayacağınızı kestirmeye çalışabilirsiniz. Yer kalıp kalmayacağından emin değilseniz, maçına gittiğiniz takımın seyirci ortalamasına ve rakip takımın gücüne göre bir çıkarımda bulunabilirsiniz. Bundesliga gibi seyirci ortalaması çok yüksek liglerde maç günü bilet bulmanız çok zor olacaktır, önceden bilet almanız gerekir, ancak seyirci ortalaması düşük takımların iddialı takımlarla oynamadığı maçlarda stadyumda bilet bulursunuz büyük ihtimalle. Bu tür durumlarda bile bilet fiyatlarını internetten araştırın, belki maç öncesi karaborsadan bilet alıp kar edebilirsiniz (İsveç’te bile karaborsa görmüş biri olarak konuşuyorum). Avrupa’nın büyük liglerinde maç biletleri Türkiye standartlarına göre genelde pahalı olduğundan maç gününü beklemek daha iyi olabilir, ama büyük bir takımın maçına göz koyduysanız ya cüzdanınızdaki paraya önceden kıyın, ya da staddaki güncel bilet durumunu sürekli takip edin, yoksa zamanınızı başka etkinliklere ayırın en başından.

Opera izlemek için de şehrin operasının sitesinin programına bakın. Genelde bütün büyük operaların İngilizce siteleri oluyor. Eğer hoşunuza gidecek bir temsil varsa salonun doluluk oranını araştırın. Gezi tarihiniz yaklaştığında her türlü yer bulunabilecek gibiyse şehre gittiğinizde salondan alabilirsiniz, yerler bitmek üzereyse gitmeden internetten alın. Bilet alırken temsilin hangi dilde olduğuna, hangi dilde altyazı verildiğine mutlaka bakın, bildiğiniz bir temsilse sorun yok, bilmediğiniz temsillerde gitmeden önce oyunun konusunu veya bulabiliyorsanız librettosunu okuyarak gidin. Kendinizi, kitabın sadece resimlerine bakan çocuklar gibi hissedebilirsiniz biraz, ama bir şekilde bildiğiniz ya da öğrendiğiniz bir temsil varsa tarihi ve mükemmel tasarlanmış opera salonlarında başarılı bir temsil izlemek fazlasıyla tatmin edici oluyor.

Benim gibi mezarlık gezmeyi sevenler için de kısa bir not ekleyeyim. Dünyanın büyük kısmında mezarlıklar genelde haftanın her günü gündüz saatlerinde açık olur. Ama istisna oluşturabilen durumlarla da karşılaşabilirsiniz. Örneğin Yahudi Mezarlıkları -veya mezarlıkların Yahudi bölümleri- Cumartesi günleri kapalı olur. Bunu bizzat Prag’da, Franz Kafka’nın mezarını ziyaret etmek istediğimde yaşamışlığım var. Daha ekstrem bir örnek vereyim, Tahran’da İran’ın eski entelektüel kesiminin önemli temsilcilerinin gömüldüğü Zahiru’d-Dovle Mezarlığı’na gitmek istediğimde mezarlığın haftanın sadece 1 gün açık olduğunu öğrenmemle büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Bu durumlara hazırlıklı olmak lazım. Aynı şeyler aslında bir şehrin müzeleri için de geçerli. Genelde müzeler, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte haftanın 1 günü kapalı olurlar (Örneğin Kopenhag’da Pazartesi’ydi bu gün). Hangi şehre hangi gün gideceğinizi bunları göz önünde bulundurarak belirleyin.

Yukarıda belirtmiştim, tekrar etmekte sakınca görmüyorum. Şehrin turistik zenginliklerini önceden araştırmanız da tabii ki oldukça önemli, belki bunu belirtmeme bile gerek yok. Bu konuda gideceğiniz şehrin turistik yerlerinin listesini yanınıza alabileceğiniz gibi, bunları gittiğinizde de bilgi ofislerinden (Tourist Information) edinebilirsiniz.