Sıfırdan Gezi Hazırlama İpuçları
Nereye gideceğinize dair hiçbir fikrinizin olmadığı bir Kasım ayındasınız örneğin. ama mesela önümüzdeki Nisan ayı gibi yurt dışında bir yere gitmeyi kafaya koydunuz. Buraya gitmek için hangi aşamaları göz önünde bulundurmanız gerektiğine dair bir liste yapmış bulunuyorum. Nereden başlamak gerektiğine dair 2 yol aklıma geliyor:
1) Görmeyi çok istediğiniz, methini çok duyduğunuz ve henüz gitmediğiniz bir yer varsa, buraya gidecek en uygun uçak biletini arayarak başlıyorsunuz elbette. Burada fazla bir seçenek yok, gideceğiniz yere hangi havayollarının gittiğini öğrenmek için benim kullandığım yol, söz konusu havaaalanının Wikipedia sayfasına bakmak. Her zaman güncel olmasa da malum Türk şirketleri dışında giden bir yerel havayolu şirketi varsa bunlardan haberdar olmanızı sağlıyor bu sayfa. Sonra yine malum uçak bileti sitelerinden başka bir havayolu olup olmadığını bir kez daha kontrol edebilirsiniz. Ama bu siteler aktarmalı yolları da gösterdiğinden ve aktarmalar genelde vize problemi yaşattığından ben çıkışta direkt uçuşları tercih ediyorum.
Burada bir başka seçenek olarak da gideceğiniz şehre yakın başka bir şehre gitme yolunu düşünmenizi öneririm. Tabii bunu baştan düşünmeniz gerekiyor ki vizeyi ona göre alasınız. Ucuz havayolu şirketleri, büyük havaalanlarından ziyade küçük ve şehir merkezine biraz uzak, hatta yakın başka bir şehrin havaalanını ‘hub’ olarak kullanabiliyor. Sanırım bunun en güzel örneklerinden ikisi Paris ve Milano’dur. Paris’e Ryan Air ile başka Avrupa şehirlerinden çok ucuza biletler bulunabiliyor. Ama Ryan Air, Paris diye şehir merkezinden yaklaşık 80 km uzaklıktaki Beauvais’nin havaalanını kullanıyor. Buradan ‘gerçekten’ Paris’e gitmek için bir otobüse daha binmek gerekiyor. Aynı şekilde Milano’nun Malpensa haricindeki diğer önemli havaalanı Orio al Serio, Milano’ya yaklaşık 50 km mesafedeki Bergamo’da. Aradaki ulaşım masrafını ve imkanlarını da araştırıp öğrendikten sonra, astarı yüzünden pahalıya gelmiyorsa biraz zaman kaybetmeyi ve yorgunluğu göze alarak böyle bir yolu da tercih edebilirsiniz.
2) Şehir belirlerken ikinci yol, artık belirli meşhur yerleri görmüş ve sadece yeni bir yer görme düşüncesiyle hareket eden benim gibiler için, uçağa göre plan yapmak olabilir. Bunun için de Türkiye’nin belli başlı havayolu şirketlerinin sitelerini arada bir kontrol ederek, şehre özel veya genel bir kampanya olup olmadığını görmek gerekiyor. Bu tür durumlarda gidiş ve dönüşü aynı şehirden yapmamak, biraz daha pahalıya mal olmakla birlikte sahip olduğunuz sınırlı zamanda daha çok yer görmenizi sağlayacaktır. Önce gidiş uçuşunu bulmak, önünüze bir harita açıp tahmini bir rota çizmek ve dönüş uçuşunu nereden yapacağınızı belirlemek durumundasınız bu seçenekte.
Gidiş ve dönüş uçuşu konusunda bir parantez açmak istiyorum. Benim gibi İstanbul dışında bir şehirde yaşıyorsanız, uçuş için her zaman İstanbul’u, hatta Ankara’yı seçmek zorunda olmadığınızı aklınızda bulundurun derim. Özellikle yaz aylarında birçok havayolu şirketi, sezonluk olarak Antalya, Alanya, Bodrum, Dalaman ve İzmir gibi şehirlere uçuşlar düzenliyor ve bunlar daha uygun olabiliyor. Yaşadığınız şehirden havaalanına otobüs bulabiliyorsanız, uçuşunuzu buralardan da başlatabilir, ya da dönüşte Türkiye’ye buralardan ayak basabilirsiniz.
(Çok fazla gezmemiş veya daha önce hiç yurtdışına çıkmamış, ama gezmeye bir yerden başlamak isteyen insanlar için öncelikle yakın mesafedeki ülkeleri planlarına almalarını öneririm. Vizesiz Ukrayna, Gürcistan, Bosna Hersek, Sırbistan gibi yakın ve ucuz ülkeler ilk düşünecekleriniz olabilir. Vize alabilecek durumdakiler için ise en klişe memleketler, yani İtalya, Yunanistan, Macaristan gibi ülkeler ilk aklıma gelenler olur. Nispeten daha uzak, pahalı ve dediklerim kadar turistik olmayan memleketler için ise belki bir miktar gezi tecrübesi büyük rahatlık ve güven anlamına geleceğinden onları sonraya bırakmanızı naçizane öneririm.)
3) Üstte belirttiğim rota çizme konusu elbette önemli bir konu. Bulunduğunuz zamanı en verimli şekilde, istediğiniz yerlere giderek harcamak için, bir şehirde geçirdiğiniz son saatlerde sıkılıp “keşke bu kadar kalmasaydım” dememek için hangi şehirlere gideceğinizi ve ne kadar kalacağınızı iyi düşünmeniz lazım. Bunun için öncelikle kendinizi iyi tanıyın. Nereleri gezmekten hoşlanacağınızı bilmeniz, o şehrin neler vaat ettiğini araştırıp öğrenmenizin ardından kaç gün harcayacağınızı belirlemenize yardımcı olacaktır. Bu araştırma aşamasında birçok internet sitesine başvurabileceğiniz gibi gideceğiniz yere sizden önce gitmiş, gezme konusunda kafa dengi bir arkadaşınıza bizzat sorup fikir alabilirsiniz. Kafa denkliği konusu önemli, nitekim sizin gibi gezmeyen birinin turistik aktiviteleriyle sizinkiler taban tabana zıt olabilir. Bir şehirde ne kadar müze veya park olduğu kadar, şehrin ne kadar alana yayıldığı, yürüyerek dolaşmaya ne kadar uygun olduğu, uygun değilse toplu taşıma sisteminin ne kadar başarılı ve maliyetli olduğunu öğrenmek işinize yarayacaktır.
4) Bir şehirden başka bir şehre gidiş de çok önemli bir konudur. Ben kendi adıma seyahat kısımlarını ölü zamana, yani müzelerin açık olmadığı zamanlara yaymaya çalışıyorum. Gündüz yolculuk yapmak, birçok yeri görebileceğiniz zamandan çalacağı için bence çok verimsiz bir durum yaratıyor. Bu durumda iki şehir arasındaki uzaklık, bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Yakın yerlere gidecekseniz sabah çok erkenden yola çıkmanızı, orta uzaklıktaki yerlere gidecekseniz ise gece yolculuğunu tavsiye ediyorum. Ucuz uçak bulabiliyorsanız süper, ancak çoğu zaman yakın şehirler arasında böyle bir seçenek olmadığından tren veya otobüs tercihi yapmanız gerekiyor. Tren elbette daha rahat otobüsten, çoğu zaman daha da hızlı, ancak bineceğiniz bir otobüs sizin geceyi otobüste geçirmenizi sağlayıp gün ağarınca gideceğiniz yere ulaştırıyorsa bence en ideal çözüm, hem de daha ucuz (bunun için de otobüste uyuyabilir bir karakterde olmanız gerekiyor, şanslıyım ki bu konuda da rahatım). Ben yine de, hangi yolu seçecekseniz seçin, internetten zaman araştırması yapmanızı şiddetle öneririm. Bir de mümkünse bir şehre gece varmamanızı, nitekim gecenin bir vakti hostelinizi bulmaya çalışmak, hem de kalış parası vermek lüzumsuz geliyor bana. Ama başka şansınız yoksa tabii ki yapılmayacak birşey değil bu. Çok uzak şehirler için de (10-12 saati bulan yollarda) yine gece yolculuğunu önereceğim. Sadece geç saatlerde dışarıda kalmamaya özen gösterin, bineceğiniz garın siz ayrılana dek açık kalıp size kapalı ve güvenli bir ortam sağlayıp sağlamadığını araştırabilirsiniz.
5) Küçük ama önemli bir noktaya değineceğim izninizle. Gideceğiniz şehirlerin, gideceğiniz tarihlerdeki hava durumuna bakmak çok faydalı bir hazırlıktır. Nitekim sadece benim değil, birçok başka gezmeyi seven insanın şehirde azami verimle dolaşabilmek için nispeten sıcak ve yağışsız havaları tercih ettiğini tahmin ediyorum. Ben gideceğin şehrin yine ‘Wikipedia’ sayfasında verilen, aylara göre ortalama sıcaklık, maksimum ve minimum ve sıcaklıklar ile aylık yağışlı gün sayısını veren tablolarını muhakkak inceliyorum nihai gezi planını oluşturmadan önce. Zamanınız bolsa şehrin bir de yağmurlu veya karlı halini görmek hoş bir deneyim olabilir ama olabildiğince hızlı olmaya çalıştığınız durumlarda çok zaman kaybettirebilir ekstrem hava koşulları.
6) Bir başka önemli konu da kalacak yer seçimi. Kendi adıma hijyene pek önem veren biri olmamanın rahatlığını bu konuda yaşadığımı söylemeliyim. Nitekim her zaman en ucuz hostelden başlayarak seçim yapıyorum ve turistik yerlere, tren istasyonuna, yakın, yani yollarda fazla zaman kaybetmeyeceğim konumlarda bulunan hostelleri seçiyorum (Evet çok ekstrem bir durum olmadığı sürece hostelciyim). Siz daha titiz iseniz, daha önceden kalanların yorumlarını okuyup puanları kontrol edebilirsiniz. Birçok site, rezervasyon yaparken hostele hangi yollardan ulaşılacağını yazar, bunun çıktısını almayı unutmayın. Rezervasyonu hemen yapmasanız bile gideceğiniz tarihlerde hostellerin yaklaşık fiyatlarını kontrol edin, böylece Amsterdam gibi kalmanın aşırı pahalı olabildiği şehirlerde kötü sürprizlerle karşılaşmayın.
Kendi gezi hazırlıklarıma dair aklıma gelenler bunlar, aklıma gelmeyenler de olabilir. Tekrar etmekte fayda görüyorum, gezi ayarlamada en önemli nokta kendinizi tanımaktan geçiyor. Nerede hangi turistik atraksiyonların ilginizi çekeceğine dair bir ön bilginiz olursa, eminim çok daha verimli planlar hazırlamanız mümkün olacaktır.