
Gezi Planlama İpuçları
Son güncelleme tarihi: 22 Aralık 2025
Nereye gideceğinize dair hiçbir fikrinizin olmadığı bir Kasım ayındasınız örneğin. ama mesela önümüzdeki Nisan ayı gibi yurt dışında bir yere gitmeyi kafaya koydunuz. Bu geziyi planlarken hangi adımları göz önünde bulundurmanız gerektiğine dair bir yazı yazmaya çalıştım bu yazıda.
Her şeyin başında gidecek bir yer bulma ve oraya gidiş geliş konusunu çözmeniz gerekiyor. Bu noktada 2 seçeneğiniz olacak. Birinci seçenekte gitmek istediğiniz yer kesinlikle belli olabilir, ikinci durumda ise kafanızda net bir yer olmayabilir, belki birkaç seçenek içinden bir tanesini seçmek istiyorsunuzdur, belki hiçbir şekilde aklınızda bir yer yoktur, yalnızca yurt dışında herhangi bir yere gitmek istiyorsunuzdur. Ben iki durum için de, olabildiğince bütün planlama aşamalarını içerecek şekilde kendi planlama adımlarımı paylaşmaya çalışacağım. Hayatımın bu noktasında, yani 45’ten fazla ülke gördükten sonra bu konuda birkaç kelam edebilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum naçizane.
Gitmek istediğiniz yer belliyse
Görmeyi çok istediğiniz, methini çok duyduğunuz ve henüz gitmediğiniz bir yer varsa her şeyden önce vize konusunu çözmeniz gerekiyor. O gitmek istediğiniz yere, gitmek istediğiniz tarihte vize alabilme ihtimaliniz ne kadar, bunları baştan düşünmeniz lazım, yoksa para verip aldığınız biletlerinizi yakmanız veya ceza ödeyerek ötelemek zorunda kalmanız işten değil. Malum, Almanya, Hollanda, İtalya gibi bazı Schengen ülkelerine vize alabilmek oldukça zor, ya aylar sonrasına randevu bulabiliyorsunuz, ya da aracı firmalara adeta haraç gibi ücretler (birkaç yüz Euro gibi mesela) ödeyerek biraz kanunsuz yollarla vize randevusu alabiliyorsunuz. Vize randevusu işini biraz olsun belirginliğe kavuşturmadan adım atmamanızı, hatta hayal bile kurmamanızı naçizane tavsiye ederim. Bu nedenle olabildiğince erken plan yapmaya başlamanızı öneririm.
Diyelim ki vize randevusunu alabildiniz (veya bir şekilde alacağınızdan eminsiniz), yahut vizesiz bir ülkeye gideceksiniz. Eğer otobüsle gitme ihtimali olan Bulgaristan, Gürcistan, Irak, İran gibi bir ülkeye gitmek istiyorsanız bu ülkeye gidecek otobüs biletlerini, tarihlerini, saatlerini bir yere not ederek ve gözünüz kesiyorsa bu biletleri alarak planlamanıza başlayabilirsiniz. Ancak saatler hatta bazen 1 günden fazla zaman alacak meşakkatli bir otobüs yolculuğuna katlanmak niyetinde değilseniz veya kafanızdaki ülkeye otobüsle gitmek mümkün değilse direkt uçak biletlerini bularak ilk adımı atabilirsiniz.
Bu durumda gitmek istediğiniz ülkeye kalkan en uygun uçak biletini arayarak başlamanız gerekiyor elbette. Maddi durumunuza ve bütçenize göre ucuz bilet arayabilir veya para konusu büyük bir sıkıntı teşkil etmiyorsa ve gidiş dönüş tarihleriniz fazla esnek değilse uçak tarih ve saatlerine göre aramalar yapabilirsiniz. Ama öncelikle gitmek istediğiniz yere direkt uçuş olup olmadığını, varsa hangi şirketlerin nereden uçak kaldırdığını bulmanız gerekiyor.
Benim gitmek istediğim yere hangi havayollarının gittiğini öğrenmek için benim kullandığım yol, yaşadığım şehirdeki veya bir şekilde Türkiye içinde ulaşım sağlayabileceğim bir başka havaaalanının Wikipedia sayfasına bakmak oluyor. Bu sayfalar her zaman güncel olmasa da olabildiğince günceldir, bunun haricinde oralara malum Türk şirketleri dışında giden bir yerel havayolu şirketi varsa bunlardan haberdar olmanızı sağlıyorlar. Aynı şekilde gitmeyi düşündüğünüz yerin (ve yakınlarındaki diğer şehirlerin) havaalanının da Wikipedia sayfasından buraya gelen uçuşları öğrenmeniz çok önemli. Belki aklınıza başta gelmeyen bir şehirden buraya, veya buraya uçuş sağlayan başka bir şehre uçuşlar yapılıyordur. Bütün bu bilgileri aldıktan sonra Skyscanner gibi malum uçak bileti sitelerinden başka bir havayolu olup olmadığını son bir kez daha kontrol edebilirsiniz. Ama bu siteler aktarmalı yolları da gösterdiğinden ve aktarmalar genelde vize problemi yaşattığından ben çıkışta direkt uçuşları tercih etmeye çalışıyorum, özellikle aldığım vizeyi ilk kez kullanacaksam. Bildiğiniz üzere, özellikle Schengen bölgesine gidecekseniz vizeyi aldığınız ülkeden ilk girişi yapmak son derece önemli oluyor.
Dönüş bileti için biraz daha esnek olabilirsiniz. Burada ekstra bir seçenek olarak dönüş için gezinizin son durağınıza yakın başka bir şehre gitme yolunu düşünmenizi öneririm. Ucuz havayolu şirketleri, büyük havaalanlarından ziyade küçük ve şehir merkezine biraz uzak, hatta yakın başka bir şehrin havaalanını ‘hub’ olarak kullanabiliyor. Sanırım bunun en güzel örneklerinden ikisi Paris ve Milano’dur. Paris’e Ryan Air ile başka Avrupa şehirlerinden çok ucuza biletler bulunabiliyor. Ama Ryan Air, Paris diye şehir merkezinden yaklaşık 80 km uzaklıktaki Beauvais’nin havaalanını kullanıyor. Buraya gitmek için Paris’ten bir otobüse daha binmek gerekiyor. Aynı şekilde Milano’nun Malpensa haricindeki diğer önemli havaalanı Orio al Serio, Milano’ya yaklaşık 50 km mesafedeki Bergamo’da. Aradaki ulaşım masrafını ve imkanlarını da araştırıp öğrendikten sonra, astarı yüzünden pahalıya gelmiyorsa biraz zaman kaybetmeyi ve ekstra yorgunluğu göze alarak böyle bir yolu da tercih edebilirsiniz.
Örneğin ben bir Fransa gezimde bunun daha da ötesini yapmıştım. Fransa vizesiyle Türkiye’den Marsilya’ya gitmiş, oradan sırasıyla Monaco’ya, Lyon’a ve Paris’e geçmiştim. Türkiye’ye dönüşte ise yukarıda söylediğim Beauvais Havaalanı’ndan Milano Bergamo Havaalanı’na uçmuş, oradan Türkiye’ye dönen uçağıma binmiştim. Veya Mısır gezimde son durağım Luxor olmasına rağmen ucuz uçak bileti bulabildiğim Hurghada’dan dönüş yapmıştım, Luxor’dan bir otobüse binip Hurghada’ya gitmek ve direkt havaalanına geçmek suretiyle. Eğer masraflarınızı minimize etmek gibi bir düşünceniz varsa (ki bence maddi durumunuzdan bağımsız şekilde her zaman olmalı) bu seçenekleri mutlaka değerlendirin planınızın ana hatlarını çıkarırken ve hangi ülkeye vize almanız gerektiğine karar verirken.
Eğer Schengen vizeniz devam ediyorsa daha yaratıcı planlar da yapabilirsiniz. Örneğin ben Finlandiya ve Norveç’i kapsayan bir plan yaptığımda Helsinki’ye direkt uçuşlar beklentimin üzerinde pahalı olduğu için otobüsle Ankara’dan İstanbul’a, oradan da Bulgaristan’ın Varna şehrine gitmiş, Varna’dan Helsinki’ye oldukça ucuz bir uçakla geçebilmiştim. Devam eden vizesi olanlara komşu ülkelerdeki uçuşları da araştırmalarını önerebilirim.
Bende genellikle geziye çıkabileceğim tarihler gideceğim ülkeden önce belli oluyor. Önümdeki bayram tatillerine bakarak bu tarz tarihler belirleme kısmını önden yapabiliyorum. Bu tip durumlarda Skyscanner’ın şehir değil, tüm ülkeden başlayan ve dünyanın herhangi bir yerine olan uçuşları gösterebilme özelliğinden faydalanıyorum. Bu sayede hiç aklımda olmayan, ancak hasbelkader ucuz bir bilet bulunduğunu gördüğüm ülkeleri tespit edebiliyorum.
Çok fazla gezmemiş veya daha önce hiç yurtdışına çıkmamış, ama gezmeye bir yerden başlamak isteyen insanlar için öncelikle yakın mesafedeki ülkeleri düşünmelerini öneririm. Vizesiz gidilebilen Gürcistan, Bosna Hersek, Sırbistan gibi yakın ve ucuz ülkeler ilk seçenekler olabilir. Vize alabilecek durumdakiler için ise en popüler memleketler, yani İtalya, Yunanistan, Macaristan gibi ülkeler ilk aklıma gelenler olur. Nispeten daha uzak, pahalı ve dediklerim kadar turistik olmayan memleketler için ise belki bir miktar gezi tecrübesi büyük rahatlık ve güven anlamına geleceğinden onları sonraya bırakmanızı naçizane öneririm.

Gideceğiniz yer belli değilse
Gideceğiniz yeri belirlerken ikinci yol, özellikle benim gibi artık belirli meşhur yerleri görmüş ve sadece yeni bir yer görme düşüncesiyle hareket edenler için, var olan ucuz uçaklara göre plan yapmak olabilir, yani kafanızda belli bir yer olmadan da planlama kısmına başlamanız gerekebilir. Bunun için de Türkiye’nin belli başlı havayolu şirketlerinin sitelerini arada bir kontrol ederek, şehre özel veya genel bir kampanya olup olmadığını görmek gerekiyor. Bu tür durumlarda gidiş ve dönüşü aynı şehirden yapmamak, bazen biraz daha pahalıya mal olmakla birlikte sahip olduğunuz sınırlı zamanda daha çok yer görmenizi sağlayacaktır. Ancak AJet ve Pegasus gibi şirketlerde bu durum sorun olmuyor, yani bu şirketlerde aynı yerden gidiş dönüş yapmak pek bir kazanç sağlamadığı için planlamayı daha esnek şekilde yapmak mümkün oluyor. Ama THY’den gidiş dönüş bileti alırken gidiş ve dönüşü ayrı ayrı almak hissedilir bir fark yaratıyor, onu da belirteyim. Eğer havayolu esnekliğiniz varsa önce gidiş uçuşunu bulmak, önünüze bir harita açıp tahmini bir rota çizmek ve dönüş uçuşunu nereden yapacağınızı belirlemek durumundasınız bu seçenekte. Artık Avrupa’nın ve yakın coğrafyaların çoğunu görmüş olanlar için ise yapacak fazla birşey yok, biraz daha elinizi cebinize atıp direkt gidiş ve dönüşleri belirlemek durumunda kalabilirsiniz.
Bir şekilde gidilebilecek bir ülke belirledikten sonra ise yukarıda anlattığım uçak bileti alma adımlarını takip edip biletleri aldıktan sonra gerçek gezi planınızı yapmaya başlayabilirsiniz.
Gidiş ve dönüş uçuşu konusunda bir parantez açmak istiyorum. Benim gibi İstanbul dışında bir şehirde yaşıyorsanız, uçuş için her zaman İstanbul’u, hatta Ankara’yı seçmek zorunda olmadığınızı aklınızda bulundurun derim. Özellikle yaz aylarında birçok havayolu şirketi, sezonluk olarak Antalya, Alanya, Bodrum, Dalaman ve İzmir gibi şehirlere uçuşlar düzenliyor ve bunlar daha uygun olabiliyor. Yaşadığınız şehirden havaalanına otobüs bulabiliyorsanız (ki mutlaka bulursunuz) uçuşunuzu buralardan da başlatabilir ya da dönüşte Türkiye’ye buralardan ayak basabilirsiniz.
Gidiş dönüş biletlerini aldıktan sonrası
Şehir içi gezi planlaması
Biletinizi bir şekilde alabildiniz diyelim, elinizde mesela bir haftalık bir zaman ve gidiş dönüş biletleri olacak. Bu aradaki zamanı hangi şehirlerde geçireceğiniz ve hangi şehirde ne kadar zaman geçireceğiniz konusu tamamen size kalacak.
Üstte belirttiğim rota çizme konusu elbette önemli bir konu. Bulunduğunuz zamanı en verimli şekilde, istediğiniz yerlere giderek harcamak için, bir şehirde geçirdiğiniz son saatlerde sıkılıp “keşke bu kadar kalmasaydım” dememek için hangi şehirlere gideceğinizi ve ne kadar kalacağınızı iyi düşünmeniz lazım. Bunun için öncelikle kendinizi iyi tanıyın. Nereleri gezmekten hoşlanacağınızı bilmeniz, o şehrin neler vaat ettiğini araştırıp öğrenmenizin ardından orada kaç gün harcayacağınızı belirlemenize yardımcı olacaktır. Bu araştırma aşamasında birçok internet sitesine başvurabileceğiniz gibi gideceğiniz yere sizden önce gitmiş, gezme konusunda kafa dengi diyebileceğiniz bir arkadaşınıza bizzat sorup fikir alabilirsiniz. Kafa denkliği konusu önemli, nitekim sizin gibi gezmeyen birinin turistik aktiviteleriyle sizinkiler taban tabana zıt olabilir. Bir şehirde ne kadar müze veya park olduğu kadar, şehrin ne kadar alana yayıldığı, yürüyerek dolaşmaya ne kadar uygun olduğu, uygun değilse toplu taşıma sisteminin ne kadar başarılı ve maliyetli olduğunu öğrenmek işinize yarayacaktır.
Ben bir şehirde ne kadar zaman geçirebileceğime karar verirken şehirde kaç tane görülebilir yer olduğunu araştırıyorum. Kaç tane müze var, meşhur cadde ve sokakları ne kadar uzunlukta, gitmek istediğim yerler şehrin nerelerinde bulunuyor ve buralara nasıl gidilebiliyor, amaçsız bir yürüyüşe ne kadar zaman ayırabilirim, bu tip konuları biraz gezi tecrübem olduğu için az çok isabetli bir şekilde çıkarabiliyor ve ona göre plan yapabiliyorum. Bu noktada her ne kadar bilgileri son derece güncelliğini kaybetmiş olsa da wikitravel.org sitesinden ve internette bulduğum o şehrin gezilesi yerlerini listeleyen diğer makalelerden ve varsa şehrin resmi turist sitelerinden çıkarıyorum. Biraz daha orijinal, az görülen ama sizin ilginizi çekebilecek yerler için ise Atlas Obscura sitesine bakıyorum. Birkaç tane siteye baktıktan sonra görmek isteyeceğim yerler yavaş yavaş ortaya çıkıyor, o yerlerin konumlarına göre hangi gün nerelere gidebilirim şeklinde daha detaylı planlar da yapıp bunları bir yere not ediyorum.
Bütün bu planlamaları yaptıktan sonra gitmek istediğim yerleri ve onlarla ilgili kısa açıklamaları, nerede olduklarını ve nasıl ulaşılabildiğini anlatan bilgileri çıktı alıp yanımda götürüyorum. Özellikle tek başıma değil de eşimle veya başka biriyle geziyorsam ortak ilgi alanlarını düşünüp, gerektiğinde ayrılıp tek başına gezilecek yerleri de hesap ederek Notion gibi siteleri kullanarak daha detaylı, gün gün, saat saat gösteren planlar da yapıyorum duruma göre.
Tabii saat saat gezi planlaması, gitmeyi düşündüğünüz yerlere istediğin saatte girebileceğinize dair garantiniz olmadığı takdirde fazlasıyla sekteye uğrayabiliyor. O yüzden özellikle kalabalık olduğunu öğrendiğiniz ama mutlaka gitmek istediğiniz müzelerin web sitelerine girip önceden istediğiniz gün ve saate rezervasyon yapmanız fazlasıyla faydalı olabiliyor. Bazı yerler o kadar dolu oluyor ki haftalar öncesinden rezervasyon yapmazsanız girmeniz mümkün olamayabiliyor. Buna örnek olarak Amsterdam’daki Anne Frank Evi‘ni örnek olarak verebilirim. Belirli bir haftanın biletleri 6 hafta önceden salı günü satışa çıkıyor ama bu tip küçük ve aynı anda sınırlı sayıda ziyaretçiye izin verilen yerlerde kontenjanlar çok hızlı bir şekilde doluyor. Ben bu konuda hiç hazırlıklı davranmadığım için Anne Frank Evi’ne girebilmeyi maalesef başaramamıştım örneğin. Aynı durumla karşılaşmak istemiyorsanız siz daha bilinçli davranın.
Buna ek olarak şunu söyleyebilirim, artık Avrupa’da birçok müze kapıda bilet satışını olabildiğince azaltmaya, online bilet satışını teşvik etmeye çalışıyor. Londra‘daki British Museum gibi ilgi odağı yerlere önceden bilet almanızı mutlaka tavsiye ediyorum. Online bilet satışını özendirmek için birçok müze, online biletleri kapı biletlerinden daha ucuz fiyatlara satıyor, örneğin İrlanda’da online biletlerin kapıda biletlerden yaklaşık 2€ daha ucuza satıldığını bizzat gözlemledim, yani günlük planlar yapmak hem planınıza sadık kalmak hem de tasarruf edebilmek açısından büyük öneme sahip.
Bunun dışında birçok şehrin günlük veya birkaç günlük indirimli turist kartları oluyor. Bu kartlar hem müze girişlerinde hem de toplu taşımada indirim ve ücretsiz giriş/kullanım sağlayabiliyor. Eğer gitmek istediğiniz yerler, bu pass‘lerin kapsamı dahilindeyse, çok da toplu taşıma kullanmanız gerekiyorsa bu kartları da araştırmanızı, mümkünse gitmeden edinmenizi tavsiye edebilirim. Tabii bu durumda görmek istediğiniz yerlerin giriş ücretlerini ve yaklaşık toplu taşıma maliyetini önceden araştırıp hesap etmeniz çok iyi olacaktır, nitekim bazı durumlarda da pass‘ler çok avantajlı olmayabiliyor, her zaman en iyi yoldur demiyorum.
Şehir içi kalacak yer planlaması
Bir başka önemli konu da kalacak yer seçimi. Kendi adıma hijyene pek önem veren biri olmamanın rahatlığını bu konuda yaşadığımı söylemeliyim. Nitekim her zaman en ucuz hostelden başlayarak seçim yapıyorum ve turistik yerlere, tren istasyonuna, yakın, yani yollarda fazla zaman kaybetmeyeceğim konumlarda bulunan hostelleri seçiyorum (Evet çok ekstrem bir durum olmadığı sürece ve tek başımaysam büyük ölçüde hostelci olduğumu söyleyebilirim). Siz daha titiz iseniz, daha önceden kalanların yorumlarını okuyup puanları kontrol edebilirsiniz. Birçok site, rezervasyon yaparken hostele hangi yollardan ulaşılacağını yazar, kalacak yer rezervasyon çıktısını da almayı unutmayın. Rezervasyonu hemen yapmasanız bile gideceğiniz tarihlerde hostellerin yaklaşık fiyatlarını kontrol edin, böylece Amsterdam gibi kalmanın aşırı pahalı olabildiği şehirlerde kötü sürprizlerle karşılaşmayın.
Ben de eğer çok istisnai bir durum yoksa kalacak yerimi en ucuz seçeneklerin merkeze en yakın olanlarından seçmeye çalışıyorum. Hostelde kalmaktan yana sıkıntı duyan biri değilseniz son derece uygun fiyatlı seçenekler bulabiliyorsunuz, illa otelde kalmak istiyorsanız ise merkezi otellerin biraz daha pahalı olabileceğini unutmayın. Ama yine de erken plan yaparsanız ve tek başınıza değilseniz yine de nispeten makul fiyatlara kalacak yer bulabiliyorsunuz.
Merkeze yakın olmaktan ne kastettiğimi de söyleyeyim, şehrin tren garına ve turistik noktalara optimum mesafede yerler bulmaya çalışıyorum kalmak için. Zaten özellikle Avrupa şehirlerinde tren ağı çok köklü ve gelişmiş olduğu için merkez garlar zaten şehir merkezinde oluyor, otobüs garları ise yine büyük ölçüde tren garlarına bitişik şekilde konumlandırılıyor. Bunun birkaç tane büyük faydası var bana göre. Birincisi gideceğiniz şehre vardıktan sonra hızlı bir şekilde kalacağınız yeri bulup büyük ve ağır çantalarınızı bıraktıktan sonra hemen şehri dolaşmaya başlayabilmenize imkan sağlıyor, yani maksimum verimle zamanınızı harcayabiliyorsunuz. Aynı şekilde şehirden ayrılırken -özellikle sabah erken ayrılacaksanız- kaldığınız yerde check-out yapıp hızlı bir şekilde tren-otobüs garına ulaşmanızı sağlıyor ki özellikle gece vakti Avrupa şehirleri biraz tekinsiz bir kimliğe bürünebiliyor, elinizde çantalarla yollarda ne kadar az zaman harcarsanız o kadar iyi oluyor.
Tabii planınınızın kesinlik seviyesine göre kalacak yer rezervasyonuna önden para vermek istemeyebilirsiniz. Bu tip durumlarda booking.com gibi sitelerin ücretsiz iptal hakkı tanıyan otel/hostellerine öncelik verebilirsiniz. Bu size önemli bir esneklik sağlayacaktır, özellikle vize çıkmaması veya planda değişiklik olma ihtimalleri mevcutsa. Ancak planınız kesin gibiyse ücreti önden ödemenizin çoğu durumda daha az para vermenizi sağlayacağını da unutmayın.
Özetle benim kalacak yer seçimlerim, kendi uydurduğum fiyat/merkeze yakınlık endeksi açısından en uygun bulduğum yerlerden yana oluyor, ücretsiz iptal seçeneğine de duruma göre bakıyorum, siz de bu mantıkla kalacak yer arayabilirsiniz arzu ederseniz.
Şehirler (ülkeler) arası geçişler
Bir şehirden başka bir şehre gidiş de çok önemli bir konu bence. Ben kendi adıma seyahat kısımlarını ölü zamana, yani müzelerin açık olmadığı zamanlara yaymaya çalışıyorum. Gündüz yolculuk yapmak, birçok yeri görebileceğiniz zamandan çalacağı için bence çok verimsiz bir durum yaratıyor. Bu durumda iki şehir arasındaki uzaklık, bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Yakın bir başka yere gidecekseniz sabah çok erkenden yola çıkmanızı, orta uzaklıktaki yerlere gidecekseniz ise gece yolculuğunu tavsiye ediyorum. Ucuz uçak bulabiliyorsanız süper, ancak çoğu zaman yakın şehirler arasında böyle bir seçenek olmadığından tren veya otobüs tercihi yapmanız gerekiyor. Tren elbette genel olarak otobüsten daha rahat, çoğu zaman daha da hızlı, ancak bineceğiniz bir otobüs sizin geceyi otobüste geçirmenizi sağlayıp gün ağarınca gideceğiniz yere ulaştırıyorsa bence en ideal çözüm, hem de daha ucuz (bunun için de otobüste uyuyabilir bir karakterde olmanız gerekiyor, şanslıyım ki bu konuda da rahatım). Ben yine de, hangi yolu seçecekseniz seçin, internetten tren ve otobüs araştırması yapmanızı şiddetle öneririm. Bir de mümkünse bir şehre gece varmamanızı öneririm, nitekim gecenin bir vakti henüz tanımadığınız bir şehirde hostelinizi veya otelinizi bulmaya çalışmak, hem de kalış parası vermek lüzumsuz geliyor bana. Ama başka şansınız yoksa tabii ki yapılmayacak birşey değil bu.
Birbirine uzak şehirler için de (8-12 saati bulan yollarda) yine gece yolculuğunu önereceğim. Sadece geç saatlerde dışarıda kalmamaya özen gösterin, bineceğiniz garın siz ayrılana dek açık kalıp size kapalı ve güvenli bir ortam sağlayıp sağlamadığını araştırabilirsiniz. Uçakla şehir değiştirme durumunda, eğer sabahın erken bir saatinde uçağa binecek şekilde bir plan yaptıysanız havaalanına akşam veya gece gelmek bence çok iyi olur. Nitekim rahatsız banklarda bile olsa birkaç saat orada uyumak suretiyle dinlenebilmek ve gecenin köründe kalkıp stresli bir şekilde ulaşım aracı arama derdinden kurtulmak gibi bence müthiş avantajları oluyor. Havaalanlarında geceleme ve oradaki diğer imkanlarla ilgili sleepinginairports.net adında harika bir site var, ben burayı mutlaka kontrol ediyorum havaalanında geceleme durumum varsa. Eğer havaalanı yerine bir tren veya otobüs garında gecelemeniz gerekiyorsa da o mekanı önceden gündüz vakti kontrol edebilir veya internetten, hatta Reddit’ten araştırma yaparak orada gece zaman geçirme konusuyla ilgili bilgiler edinebilirsiniz yine.
Diğer dikkat edilebilecek konular
Hava durumu
Küçük ama bence önemli birkaç noktaya daha değineceğim. Gideceğiniz şehirlerin, gideceğiniz tarihlerdeki hava durumuna bakmak çok faydalı bir hazırlıktır. Nitekim sadece benim değil, birçok başka gezmeyi seven insanın şehirde azami verimle dolaşabilmek için nispeten sıcak ve yağışsız havaları tercih ettiğini tahmin ediyorum. Ben gideceğin şehrin yine Wikipedia sayfasında verilen, aylara göre ortalama sıcaklık, maksimum ve minimum ve sıcaklıklar ile aylık yağışlı gün sayısını veren tablolarını muhakkak inceliyorum nihai gezi planını oluşturmadan önce. Zamanınız bolsa şehrin bir de yağmurlu veya karlı halini görmek hoş bir deneyim olabilir ama olabildiğince hızlı olmaya çalıştığınız durumlarda çok zaman kaybettirebilir ekstrem hava koşulları. Bunun dışında, hele bir de sadece kabin bagajıyla seyahat ettiğiniz ve yükünüzü minimum seviyede tutmaya çalıştığınız bir plan içindeyseniz kıyafet ve ayakkabı seçimi nokta atışı olmak zorunda zaten. Alacağınız ekstra bir montun size yük olacağını, beklediğinizden sıcak havalarda sizi terleteceğini, ekstra kazakların çantanızdaki kıymetli boşlukları işgal edeceğini, su geçirmeyen ayakkabıların uzun mesafe yürüyüşlere uygun olmayabileceğini, ekstra bir ayakkabının da yine fazladan yer kaplayacağını aklınızda tutun.

İnternet kullanımı
Ben gezilerim esnasında olabildiğince az internet kullanmaya çalışıyorum. Ancak bazı anlarda kullanmaya mecbur kaldığım da oluyor elbette. Bunları olabildiğince hesaplamaya çalışıyorum, o yüzden gitmeden önce nerede ne kadar internete ihtiyacım olduğunu hesaplamaya çalışıyorum. Kullandığım GSM operatörü, yurtdışında da paketimi belli bir ücret karşılığında aynı şekilde kullanmaya izin verdiği için ben ekstra bir paket almıyorum, ancak hangi günlerde ve hangi durumlarda internete ihtiyacım olacağını yaklaşık olarak hesaplamaya çalışıyorum ki bu lüksün bana maliyeti konusunda önden fikrim olsun. Eğer GSM operatörünüzün böyle bir seçeneği yoksa gitmeden bir yurtdışı kullanım paketi almanızı tavsiye ederim, paketin geçerli olduğu ülkeleri de muhakkak kontrol edin.
Yine son zamanlarda popüler olmuş bir elektronik SIM kart çözümü olduğunu da söylemek isterim. Örneğin eSIM gibi uygulamalar sayesinde önden internet paketi alıp gittiğinizde onu kullanmak, son derece ucuz yollu bir çözüm sağlayabilir. Ancak bu tip uygulamaların her telefonda çalışmadığını da aklınızda bulundurun. Örneğin ben İngiltere’ye gitmeden önce böyle bir paket satın alıp telefonuma uygulamasını kurmuştum. Ancak benim telefonumun o uygulamayı desteklemediğini çok geç öğrenince verdiğim para yandığı gibi o uygulama üzerinden internet de kullanamamıştım. Siz bir uygulamaya para vermeden önce telefon modelinizin o uygulamayı destekleyip desteklemediğini önceden araştırın ki mağdur olmayın.
Harita
Bulunduğunuz ülkenin haritasına sahip olmak, bence bir gezi planlamasının en kritik noktalarından bir tanesi. Benim gezmeye ilk başladığım yıllarda şehirdeki yerlerin lokasyonunu öğrenmek için en çok başvurduğum yol, şehre varır varmaz, havaalanı veya şehir merkezindeki turist bilgi merkezlerine (tourist information) gidip oradan şehir haritası almaktı. Ancak devir değişti, her şey fazlasıyla çevrimiçi (online) hale geldi, dolayısıyla ben de telefonuma çevrimdışı (offline) haritalar indirerek gitmeyi tercih etmeye başladım. Bu konu önemli, bilmediğiniz bir şehirde gitmek istediğiniz yeri tam olarak biliyorsanız gerçekten önemli miktarda zaman kazanırsınız. Ben şahsen telefonumdaki Google Maps uygulamasına gideceğim şehrin haritasını mutlaka indiriyorum. Hatta gitmek istediğim noktaları da kaydediyorum, haritaya baktığım zaman bunlar kendini gösteriyor hemen.
Tabii bu kadar yoğun telefon kullanımı, telefonunuzun şarjını hızlı bir şekilde bitirebilir, dolayısıyla yanınızda bir güç ünitesi (powerbank) bulundurmak da bence çok önemli. Tabii son zamanlarda havayolu şirketleri powerbank taşıması konusunda daha dikkatli davranmaya başladı. Uçacağınız havayolunun sınırlamalarına göre yanınızda bir tane mutlaka bulundurun, mesela THY’nin bir uçuşundan önce 10,000 mA’e kadar powerbank’lere izin verildiğimi check-in esnasında öğrenmiştim, o yüzden yanıma mutlaka almaya çalışıyorum.
Elektrik prizleri
Gideceğiniz ülkede Türkiye ve hatta Avrupa’dan farklı bir elektrik priz yapısı kullanılıyor olabilir. Eğer farklı bir priz kullanan ülkeye Türkiye’deki prizlere uygun şarj cihazlarıyla giderseniz büyük sorunlar yaşayabilirsiniz. Bu durum özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya gibi farklı tipte priz kullanan ülkelerde başınıza iş açabilir. O yüzden eğer imkanınız varsa gideceğiniz ülkeye uygun bir priz adaptörü edinin gitmeden. Bunları Türkiye’deki veya ineceğiniz ülkedeki havaalanından da alabilirsiniz tabii ki, ama garantici biriyseniz bunu da aklınızın bir köşesinde bulundurmanızı rica ederim.

Para birimi ve kredi kartı kullanımı
Bunun haricinde tabii ki para konusu da aklınızda tutmanız gereken bir durum. Her ne kadar birçok büyük Avrupa ülkesi artık tamamen dijital ödeme sistemlerine entegre olsa da bazı ülkelerde nakit para da belli yerlerde tek ödeme yöntemi olarak karşınıza çıkabiliyor. Örneğin İngiltere’de veya Hollanda’da bütün ödemelerinizi kredi kartıyla yapabilirsiniz, ancak özellikle Ortadoğu ülkelerinde bazı yerlerde kredi kartı geçmediğine de şahit olabilirsiniz.
Gittiğiniz ülkede hangi para biriminin kullanıldığına muhakkak bakarsınız zaten, ancak gideceğiniz ülkenin parasını yaşadığınız şehirlerdeki döviz bürolarında soruşturup eser miktarda almanız bence işinize yarayacaktır. Elbette neredeyse her ülkenin havaalanında (özellikle Euro kullanmayan, kendi parasını kullanan ülkelerde) döviz büroları bulunabiliyor, ancak buralardaki kurlar gerçek değerinden düşük kurlarla para bozabiliyorlar. Havaalanından şehir merkezine gelmenize yetecek para bozdurup daha büyük miktarları şehir merkezinde bozdurmak bence iyi bir çözüm.

Türkiye’deki döviz bürolarında Amerikan Doları, Euro ve İngiliz Sterlini gibi paraları elbette kolaylıkla bulabilirsiniz. Ben bunlara ek olarak İran Riyali (tümen) ve İsveç Kronu gibi paraları da döviz bürolarından bulabildiğimi hatırlıyorum. Bunların dışında bir para kullanan ülkelerin havaalanlarında döviz bozdurmanız elbette mümkün ancak yanınızda yine de dolar veya Euro bulundurun ki döviz bürolarında daha az zarar ederek para bozdurabilin.
Tabii bütün bunları kredi kartınızın yurtdışı kullanımına açık olduğu varsayımıyla söylüyorum. Bankanızı arayıp, mobil uygulamanıza bakıp, kartınızın yurtdışında kullanıma açık olduğunu mutlaka teyit etmelisiniz. Dünyanın neredeyse bütün ülkeleri Visa ve Mastercard gibi ödeme sistemlerine entegre olduğu için kartınız büyük olasılıkla kullanılabilir durumda olur, ama yine de kendi kartınızın güncel durumunu teyit edin ki özellikle büyük bir miktar ödemeye hazırlandığınızda durumlarda kötü sürprizlerle karşılaşmayın.
Yurtdışında daha farklı etkinliklere katılmak
Ben son gezilerimde sadece şehirleri görmekle kalmayıp konser, spor etkinliği, tiyatro, opera, müzikal vs gibi etkinliklere de katılmaya çalışıyorum. Bu tip etkinlikler genelde akşam saatlerinde olduğu için şehirde müze göreceğiniz zamandan yemiyor, üstelik Türkiye’de görme şansınızın olmadığı şarkıcı ve grupları görme, maçlara gitme, kültürel etkinliklere katılma imkanı da verdiği için bunları da önden araştırıyorum. Gideceğiniz şehirlerin etkinlik sayfalarından veya genel etkinlik sitelerinden bulup gittiğiniz tarihlere denk gelen birşeyler var mı diye araştırma yaparak bulabilirsiniz. Ben bu sayede birçok futbol, basketbol hatta snooker maçına, Coldplay gibi güzel konserlere ve Operadaki Hayalet gibi müzikallere gitme şansı bulabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.
Belki gideceğiniz yerde daha spesifik bazı hobilerinizi gerçekleştirebileceğiniz imkanlar vardır. Örneğin ben kendi adıma koşmayı seven, yarı maraton seviyesinde koşuları bir şekilde tamamlayabilen biriyim. Bu nedenle gitmeyi planladığım şehirlerde bu tür bir koşu etkinliğinin olup olmadığını da araştırıyorum. Bu sayede Vilnius‘ta, Midilli‘de, Mostar‘da ve Dublin’de 10 kilometre ve yarı maraton etkinliklerine katılabildim. Her ne kadar koşu aynı koşu olsa da emin olun bilmediğiniz bir ülkede bu tür bir koşuya katılmak son derece keyifli ve unutulmaz oluyor, bu yüzden bu tarz bir hobiniz varsa bu noktayı da belirtmek istiyorum.
Elbette bu tip şeyler maddi durumunuzla da yakından ilgili, ben küstahlık yapıp sizlere böyle etkinlikleri muhakkak kovalamanızı tavsiye etmeyeceğim. Ancak belki düşündüğünüzden ucuz bir bilete çok sevdiğiniz bir grubu görme şansınız vardır, yahut futbol seviyorsanız güzel bir maçı yerinde izleyip daha önceden hiç yaşamadığınız bir deneyimi yaşama şansınız vardır, bunları atlamamanız için bu noktaya da temas etmek isterim.
Son sözler
Kendi gezi hazırlıklarıma dair aklıma gelenler bunlar, aklıma gelmeyenler de olabilir. Tekrar etmekte fayda görüyorum, gezi ayarlamada en önemli nokta kendinizi tanımaktan geçiyor. Nerede hangi turistik atraksiyonların ilginizi çekeceğine dair bir ön bilginiz olursa, eminim çok daha verimli planlar hazırlamanız mümkün olacaktır.