
Albufeira gezisinde gördüklerim – Algarve’nin kalbinden notlar
Normalde Albufeira gibi tatil beldelerine gidebilmek için özel bir gayret göstermem ve planlama yapmam. Ancak elbette zaman zaman böyle geziler de yapmak gerekiyor, adına tatil denen etkinliği gerçekleştirebilmek adına. Ben de kısa bir tatil için bulunduğum Portekiz’in güneyindeki Albufeira kasabasında gördüklerimi bir yazıda paylaşmak istedim. Nitekim buranın her ne kadar bir tatil kasabası olması dışında anlatılabilecek fazla şey olmasa da 4 gün geçirdiğim bir yerde yaptıklarımı belgelemeden geçmek istemedim.
Albufeira nasıl bir yer?
Öncelikle Albufeira’nın tarihine çok hızlıca değineyim, müzesinde de gördüğümüz üzere bu bölge tarih öncesi devirlerden beri insan yerleşiminin olduğu bir yermiş. Romalılar ve İber yarımadasının büyük kısmını fethetmiş Vizigotlar gibi uygarlıkların ardından Müslüman Arapların Avrupa’ya Cebelitarık’tan çıktıktan sonra ilk aldığı yerlerden biri bu şehir olmuş. Şehrin adı, diğer Endülüs ve Algarve şehirleri gibi Arapça kökenli, Al-Buhayra’dan geliyor. Bu da “göl” demek. 500 yıl Arapların elinde kalan şehir, sonunda 1249’da Portekizlilerin eline geçiyor. 20. yüzyılın ikinci yarısında da turistik bir destinasyon haline gelmeye başlıyor.

Günümüz Albufeira’sı, kilometrelerce uzanan, neredeyse hiç boşluğu olmayan bir kumsal şeridinin kenarına kurulmuş bir kasaba diyebiliriz. Ancak kumsalların hemen arkasında yükselen falezler, muazzam manzara noktaları oluşturmuş. Antalya’yı hatırlatan, ama Antalya gibi kalabalık ve binalarla dolu olmayan, gayet güzel bir kasaba.
Albufeira’ya nasıl gidilir?
Albufeira, Portekiz’in güneyindeki Algarve bölgesinde bulunan Atlas Okyanusu’nun kıyısında yer alan bir kasaba. Bir kere Portekiz’e ayak bastıktan sonra buraya ulaşmak hiç de zor değil. Her ne kadar Türkiye’den direkt uçuş olmasa da Faro Havavalanı’na Avrupa’nın birçok ülkesinden ve şehrinden, özellikle yaz aylarında çok sayıda uçuş yapılıyor.
Faro Havaalanı, Albufeira’ya 50 kilometre kadar bir mesafede bulunuyor. İndiğiniz saate göre Faro şehir merkezinden veya direkt havaalanından otobüse binebilirsiniz. Albufeira’daki bazı oteller, havaalanından ücretsiz transfer hizmeti veriyormuş, bu seçeneği de sorabilirsiniz otelinize. Tek yön transfer ücretinin 40€ olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye’den direkt Portekiz’e gelenler ise Lizbon üzerinden Albufeira’ya gidebilirler. Açıkçası Lizbon’da en az 1 veya birkaç gün geçirmeden ayrılmanızı hiç tavsiye etmem, ancak denize bir an önce kavuşmak istiyorsanız Lizbon Havaalanından kalkan Flixbus otobüsleri, Faro’ya varmadan önce Albufeira’ya uğruyor, onlara bakabilirsiniz. Yalnız bu otobüslerin sayısı çok fazla değil, dolayısıyla pek tavsiye etmiyorum. Onun yerine şehir merkezindeki Oriente (Doğu) istasyonundan çok daha fazla sayıda kalkan Albufeira-Faro otobüslerini düşünebilirsiniz. Buraya gayet rahat şekilde ulaşabilirsiniz, merkezden kırmızı metro hattına havaalanı yönünde binip Oriente durağında ineceksiniz. 15 dakika sürmüyor yolculuk. Havaalanından sadece 3 durak uzakta. Metrodan inince otobüs duraklarının bulunduğu çıkışı bulmanız yeterli.
Lizbon-Albufeira otobüsü herhangi bir durakta durmadan, otoyol gibi bir yoldan ilerleyerek, sadece yol üstündeki bir dinlenme tesisinde mola vererek sizi Albufeira’ya getiriyor. Yol yaklaşık 2 saat 45 dakika sürüyor. Yol boyunca özgürce otlayan kahverengi inekleri ve trafolara yuva yapmış leylekleri izleyebilirsiniz. Ayrıca Lizbon’dan çıkarken geçeceğiniz Vasco da Gama Köprüsü’ne de dikkat edin, bence çok acayip bir mühendislik olayı kendisi. Otobüs bileti gayet ucuz, 5-6€’ya bilet bulabilmek mümkün. Flixbus’ın Albufeira’da yolcularını indirdiği durak şehrin merkezine çok yakın bir yerde. Kalacağınız yerin konumuna göre yürüyebilir veya belediye otobüslerine binebilirsiniz. Duraktaki şemalarda hangi otobüsün ne zaman kalktığını ve nerelere gittiğini kolayca görebilirsiniz. Şu siteden de online olarak inceleyip plan yapabilmek mümkün. Otobüs ücreti 2.05€.

Albufeira’ya trenle de gelinebiliyor ancak hem otobüsten daha pahalı, hem de tren istasyonu şehir merkezine çok daha uzak. Fazla da bir zaman kazandırmıyor, o yüzden tavsiye etmem şahsen.
Albufeira’dan gözlemler
Su sıcaklığı
Tabii ki o kadar yol tepip buraya geldikten sonra insanlar denize girmek isteyecektir. Ancak burada su sıcaklığının aynı mevsimde Akdeniz, hatta Ege kıyılarından çok daha düşük olduğunu söylemek gerekiyor. En sıcak ayda bile 22 civarını geçmiyor. Şu siteden görebileceğiniz üzere Türkiye’yle karşılaştırılabilecek gibi değil.

Birçok kişi denize şöyle bir girip çıkıyor, daha çok insan deniz kenarında ayağını suya sokup ayakta dakikalarca dikiliyor, çok az insan denizde dakikalarca yüzüyor. Albufeira’da gördüğüm denize girme deneyimini herhalde böyle özetleyebilirim. Ben açıkçası yiğitliğe leke düşürmemek için elimden geldiğince yüzdüm, hakikaten biraz zaman geçirince alışılıyor. Ama çok keyifli bir deneyim olduğunu söylemem zor. Suda hareketsiz kaldığınızda resmen kolunuz bacağınız uyuşuyor. Bu arada ben Haziran başında gittiğim için biraz bu durumla karşılaştım, Ağustos’ta bir miktar daha yüksek bir sıcaklık var. Birçok kişi kendi şemsiyesiyle gelip Praia dos Pescadores (Balıkçılar Plajı) gibi halk plajlarında ücretsiz şekilde vakit geçirmeyi seçiyor. Şezlong ve şemsiye kiralamak da mümkün, biz bir tanesine 20€ verdik, bütün gün kullanabiliyorsunuz.
Ama kumsalı çok güzel, havası gayet sıcak, şehirle kumsal kısmının uyumuyla ortaya çıkan manzarası çok başarılı bence.
İngiliz bolluğu
Albufeira’yla ilgili en keskin gözlemim, burada bulunan ve hatta yaşayan Britanyalı sayısının çokluğudur. Zaten İber Yarımadasının güney kıyısında ne kadar İngiliz’in yerleşik olduğunu biliyoruz. İspanya’da Benidorm, Marbella ve başka sahil kasabalarında neredeyse yerel halk kadar yerleşik Britanyalı var. Albufeira’da benzer bir yapıya sahip. Hem yerleşmiş, hem de turist olarak çok sayıda Britanya vatandaşı, yılın her döneminde burada karşınıza çıkıyor. Bazı ünlüler de buraya yerleşmiş vaziyette. Örneğin 80’lerin unutulmaz şarkıcısı Bonnie Tyler çok uzun yıllardır Albufeira’da yaşıyor.
Tabii yaşını başını almış Tyler gibi emekliler kimseyi rahatsız etmeden hayatlarına devam edebiliyor, ancak buraya dağıtmaya gelen genç Britanyalılar, özellikle erkekler biraz gürültülü ve rahatsız edici olabiliyorlar. Albufeira’nın merkezinde yürürken önüne masa atılmış bar ve mekanlarda çok sayıda şortlu İngiliz erkekle karşılaşacaksınız (normalde Albufeira’da sadece şortla veya bikiniyle gezmek hoş karşılanmıyor). Bunlar öğle saatlerinde içmeye başlayıp bağıra bağıra konuşan, klasik sarhoş hayvanlıklarını her an yapabilecekmiş izlenimini veren arkadaşlar. Amsterdam‘da artık hoş karşılanmayan bu arkadaşlar, sanırım Portekiz gibi turiste daha çok ihtiyacı olan ülkelerde daha rahat ediyorlar.

Dediğim gibi, nihayetinde bu Britanyalılar Portekiz’e ciddi miktarda döviz getirdikleri için Portekizliler ya sabır çekerek bu duruma katlanmakla kalmayıp onları olabildiğince hoş tutabilmek için uğraşıyorlar. Özellikle Cândido dos Reis Caddesi civarında çok sayıda spor barı var. Buralardaki büyük ekranlar sürekli birtakım maçlar dönüyor, tabii ki futbol maçları başı çekiyor, onun dışında kriket, ragbi ve lacrosse bile yayınlanıyor.
Bir de sadece erkek değil, genç kadın grupları da, kadın erkek karışık gruplar da Albufeira’yı tercih ediyor gibi gördüm ben. Bu nedenle sadece spor barları değil, teras barları ve parti yapmaya müsait gece kulüpleri de bulunmakta. İngilizlerin hen party ve stag party dedikleri bekarlığa veda dalgası, Albufeira’nın ciddi bir gelir kaynağı haline gelmiş özetle.
Kılık kıyafet
Yukarıda da biraz bahsetmiş olduğum gibi Albufeira’da sadece yüzme kıyafetleriyle (yani erkekler için şort, kadınlar için bikini) deniz kıyısı dışındaki yerlerde gezip dolaşmak yasakmış. Bu yasak yeni gelmiş okuduğum kadarıyla ve ihlal etmenin cezası 1,500 Euro’ymuş. Amacı şehrin “aile dostu tatil köyü” imajına zarar gelmemesiymiş, hadi neyse diyorum.
Her ne kadar arada sırada bu yasağı delenler gördüysem de genel itibariyle cezanın caydırıcı olduğunu gözlemledim. Yani üzerine incecik bir tül örterek gezen kadınlar, aynı şekilde düğmeleri iliklenmemiş gömleklerle dolaşan erkekler çoğunluktaydı. Ne diyeyim, Katolik Portekiz halkının ahlakını yeterince koruyabilmişlerdir umarım.
Hizmet sektörü ve Hintliler
Birçok turistik yerden aşina olduğumuz gibi Albufeira’da da hizmet sektöründe çok gerekli olan ucuz iş gücü çoğunlukla Hintlilerden sağlanıyor. Pek çok mekanın arka taraflarında Hintlilerin çalıştığını söyleyebilirim. Tabii ki Hintlilerin kendilerine ait ucuz restoranları da bulunmakta. Merkezden uzaklaştıkça daha çok Hint restoranıyla karşılaşabilirsiniz. Akşam vakti mesailerini bitirip saçlarını tarayarak merkeze inen Hintli genç erkek grupları bana çarşı iznine çıkan askerleri hatırlatmadı desem yalan olur.
Restoranlardan bahsetmişken İtalyan, Çin, Japon, Tayland vs restoranlarının da bulunduğunu söyleyebilirim Albufeira’da. Yeme içme açısından sıkıntı yaşamayacağınız bir yer yani, merkezde daha pahalı yerler çoğunlukla olsa da farklı bütçelere göre seçenekler, hatta bir tane McDonald’s bile mevcut.
Hızlı turistikleşme hissiyatı
Aslında Albufeira 1960’lardan bu yana Portekiz’de önde gelen bir turistik belde olarak isim yapmış olsa da sanki çok daha geç bu hale gelmiş izlenimi veriyor. Zaten ancak 1986’da belediye statüsüne kavuşmuş burası. Sokaklarda dolaşırken sanki yakın zamana kadar burası adeta bir Eski Foça’ymış da büyük yatırımlarla kısa sürede bu hale gelmiş gibi bir his yaşadım. Merkezde belli bir plana göre restore edilmiş beyaz boyalı evler ve old town havası taşıyan sokaklar da var, henüz restore edilmemiş yıkık harabeler de görülüyor.

Ama Algarve’nin genelinde olduğu gibi burada da ciddi bir turistik yatırım olduğu kesin. Şehrin tek müzesi aşırı modern ve teknolojik bir yer, en büyük şehirlerde bile bu kadar yüksek teknoloji görmedim. Veya şehrin genelinde, farklı noktalarda çok kuvvetli bir kablosuz internet şebekesi olduğunu müşahade ettim. Bazı otellerde dijital göçebeler (digital nomad) için özel bölümler bulunuyor, denize nazır, yüksek internet hızı olan yerler yapmışlar. Sadece turistler değil, kalifiye elemanların da gelmek isteyeceği bir yer yaratmak istedikleri anlaşılıyor.
Albufeira’da görülebilecek yerler
Albufeira’nın merkezinde bulunan Largo Engenheiro Duarte Pacheco adlı meydana bağlanan caddeler, şehrin en hareketli, en kalabalık ve en seçenekli yerleri diyebiliriz. Meydanın etrafında zaten bir sürü restoran, bar ve kulüp bulunuyor. Aradığınız her neyse burada bulabilirsiniz. Meydanın köşesinde bir sanat galerisi bulunuyor. Yerel sanatçı Samora Barros’un adının verildiği Galeria de Arte Pintor Samora Barros, tıpkı Barros gibi başka yerel sanatçılarının çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Buraya giriş ücretsiz.

Meydana bağlanan caddelerde bol seçenek devam ediyor, örneğin Cândido dos Reis Caddesi‘nde çok sayıda spor bar bulunuyor. Bu gürültülü caddede yol boyunca sizi mekanlarına davet eden insanlar göreceksiniz. Biraz daha az kaotik ama yine mekanların bulunduğu bir yer olarak Avenida da Liberdade‘den bahsedebilirim, Flixbus otobüs durağına bağlanan bu caddede çok sayıda hediyelik eşyacı da yer alıyor.
Benim favorim, meydanın biraz yukarısında bulunan Rua 5 de Outubro (5 Ekim Caddesi) oldu şahsen. Tünele bağlanan bu caddede aşağılara kıyasla çok daha sakin bir ortam ve düzgün mekanlar bulunduğunu gözlemledim. Kargaşadan biraz olsun uzak durmak isteyenlere bu taraf tavsiyemdir.
Söylediğim gibi Albufeira’nın kilometrelerce kesintisiz gibi bir sahil şeridi bulunuyor. Şehrin her yerinde plajlar var ve buralardan denize girilebiliyor. Sahil boyunca ileri geri dolaşmak da çok keyifli. Bu sahillerden en meşhuru, merkeze en yakını, Balıkçılar Plajı şeklinde çevirebileceğimiz Praia dos Pescadores. Şehre akın eden gençleri memnun etmek, hatta bizzat gelmeye niyeti olmayanları çekmek için düzenlenen müzik etkinlikleri, DJ performansları falan bu plajda yapılıyor. Biz de bir tanesine denk gelmiştik, plajın kenarına inşa edilen sahnenin önünde bir sürü insan toplanmıştı.
Albufeira gibi küçücük bir sahil kenarı kentine elbette müze görmeye gitmezsiniz. Yine de burada bir tane müzenin olduğunu, üstelik görüp görebileceğiniz en modern, en teknolojik müzelerden biri olduğunu söyleyebilirim. 1989’a kadar belediye binası olarak hizmet eden eski bir binaya inşa edilmiş Albufeira Belediye Arkeoloji Müzesi (Museu Municipal de Arqueologia de Albufeira), bölgeden çıkarılan arkeolojik kalıntıları sergiledikleri bir müze olarak şu anda hizmet veriyor. Antik çağlardan, ayrıca Roma ve İslam döneminden kalma bazı eserler bulunuyor, bunlar çoğunlukla bölgedeki tarım ve balıkçılık faaliyetlerini belgeler nitelikte. Onlar dışında Orta Çağ sonrasında Portekiz krallığı döneminden birkaç kilise tablosu vs müzede bulunuyor. Müzede gezmeye başlarken insanlık tarihini on binlerce yıl öncesinden alarak özetleyen küçük bir filmi de izleyebilirsiniz. Burası çok küçük bir müze, gezip bitirmeniz yarım saat sürmez, giriş ücreti de enteresan bir şekilde 6.05€.

Bu müzenin hemen dışındaki küçük meydanda (ki buraya Cumhuriyet Meydanı, Praça da República diyorlar) bir arkeolojik kazı alanı var, İslam dönemi bir ev kalıntısı da görülebiliyor. O devirde kalenin iç kısmında kalan bu evlerde çeşitli amaçlarla kullanılan odalar ve kiler olarak kullanılan depo kısımları görülebiliyor. Bu arkeolojik kalıntılar varolan evlerin altında kalmış, kazsalar daha başka şeyler de bulurlar ama anlaşılabilir bir şekilde kazıları uzatmıyorlar. Meydanın denize bakan tarafında bir başka tarihi noktayı, kaleyi korumak için Portekizliler tarafından yapılmış top bataryasının bulunduğu yeri görebilirsiniz. Tabii günümüzde burada topları değil, cephaneyi korumak için kayalara oyulmuş yeri görebilmek mümkün sadece. Diğer tarafta ise 18. yüzyıldan kalma bir saat kulesi bulunuyor.
Kaleden bahsetmişken, bu kalenin kapılarından bir tanesinin hala yerinde durduğunu söyleyebilirim. Porta de Sant’Ana adlı kapının olduğu yerde bugün bir bar bulunuyor. Bir de bilgilendirme levhası.
Rua 5 de Outubro’dan bahsederken bir tünelden söz ettim. Evet burası, yani Albufeira Tüneli (Túnel de Albufeira) dediğimiz yer, şehrin ilginç yerlerinden bir tanesi. Caddenin bitip deniz kıyısına yaklaşılan bir noktasına 1936 yılında açılan tünelin tepesinde, sağında solunda evler bulunuyor. Normalde bir falezin üzerinde bulunduğunu tahmin ettiğim bu evlerin altı oyularak deniz kenarına kolay bir çıkış oluşturulmuş. 20 metre kadar bir uzunluğu olan tünel sayesinde kalabalıklardan sıyrılıp hızlı bir şekilde denizin kenarına inebiliyorsunuz. Bu tüneli, şehrin ana meydanına da adını vermiş mühendis Duarte Pacheco planlamış. Tüneli geçtiğinizde Praia do Túnel veya Praia do Peneco isimleriyle anılan küçük bir plajda bulacaksınız kendinizi.

Tünelin yukarısına çıkıp sağa döndüğünüzde ise müze olarak kullanılan bir başka yerle, São Sebastião Kilisesi‘yle, günümüzdeki adıyla Kutsal Sanat Müzesi’yle karşılaşacaksınız. Burası dışarıdan pek dikkat çekmese de içeride etkileyici dini eserler sergilenmekteymiş, ben girip bakmadım açıkçası.
Şehir merkezinin hafif dışında bir başka galeri bulunuyor, bugünkü belediye binasının bitişiğinde bulunan Albufeira Belediye Galerisi, (Galeria Municipal de Albufeira), bir başka yerel sanatçı João Barreto Bailote’nin adını taşıyor. Burada da bölgenin sanatçılarının ağırlıklı olduğu resim çalışmaları sergilenmekte. Buranın da girişi ücretsiz.
Albufeira’nın en güzel manzara noktasını sona sakladım. Yukarıda anlattığım Balıkçılar Plajı’na ve Albufeira’nın bembeyaz evlerine yukarıdan bakan, “bayrak direği seyir terası” gibi bir anlama geliyor. Ve burada herkes Albufeira manzarası önünde fotoğraf çektiriyor. Buraya gelmek çok kolay, şehrin merkezinden Balıkçılar Plajı’na doğru yürüdüğünüzde sizi tepeye çıkaracak yürüyen merdivenleri göreceksiniz. Yalnız çok kalabalık saatlerde merdivenlerin başında bekleyen güvenlik görevlileri, insanları sırayla merdivene bindiriyor. Anladığım kadarıyla çok kalabalık olduğunda merdiven bozuluyor, bunu önlemek için tedbir aldıklarını düşünüyorum.

Albufeira’nın içindeki yerler dışında şehir içindeki acentelerin düzenlediği günübirlik veya birkaç saatlik turları da değerlendirebilirsiniz. Tepesi delik acayip bir mağara oluşumu olan Benagil‘e tekne turları ve yunuslarla yüzme imkanı veren turlar bulunmakta. Ayrıca yakınlardaki kuş gözlem noktalarına gidip çeşit çeşit göçmen kuşu doğal ortamlarında izleyebilmek de mümkün.
Algarve’deki diğer yerler
Albufeira dediğimiz yer çok küçük, sürekli deniz kenarında oturmak gibi bir niyetle gelmediyseniz 2-3 gün içinde sıkılmaya başlamanız çok mümkün. O nedenle yakınlardaki diğer Algarve şehirlerine gitmeyi de seçenekleriniz arasında bulundurun. Elbette bölgenin en büyük şehri olan Faro, değerlendireceğiniz ilk seçenek olmalı.
Albufeira’dan Faro’ya gitmenin en uygun yolu otobüs. Vamus firmasının gün içinde çok sayıda otobüsü kalkıyor Faro yönünde. Seferlerin bazıları her gün, bazıları haftanın belli günleri kalkıyor. Çok kritik bir noktaya değinmem gerekirse bu otobüsler Flixbus’ın bıraktığı duraktan geçmiyor. Şehir merkezinin biraz dışında, Rua Paul Harris’te bulunan otobüs garına (Terminal Rodoviário) gitmeniz gerekiyor. 2 numaralı belediye otobüsüyle buraya gelinebilir. Buradan ya gişelerden ya da direkt şoförden bilet alabilirsiniz. Albufeira – Faro otobüs bileti 6€. Otobüsler ekspres veya kasabalarda dolaşarak gidiyor, zaman çizelgelerinde bu detayları da görebilirsiniz. Ekspres gitmeyen otobüsler yolu biraz fazla uzatıyor gerçekten.
Bazı otobüsler gardan çıktıktan sonra Albufeira’nın çevre yolu diyebileceğimiz Avenida dos Descobrimentos’taki duraklardan yolcu alsa da bence garantici olmak adına otobüs garına gidin. Faro’da gezilebilecek yerlerle ilgili yazımda Faro’ya dair daha ayrıntılı bilgileri bulabilirsiniz.
Albufeira ve Faro haricinde bölgenin diğer önemli şehirleri Lagos, Olhão, Portimão, Carvoeiro, Quarteira‘nın da adlarını anabiliriz.

Son sözler
Açıkçası sırf denize girmek için 5 saatlik yolculuk yapıp Portekiz’e gitmeye değer mi, bunun kararını size bırakırım. Türkiye’nin güney sahilinde denizi daha sıcak pek çok deniz bulunabilir buraya kıyasla. Ancak denize girerken farklı bir kültürle tanışmak ve hem bekar hem evliler açısından huzurlu bir tatil yapabilmenin mümkün olduğu (İngiliz erkekleri saymazsak) Albufeira’yı bu tür tatillere ilgisi olanlara tavsiye ederim. Her şey deniz değil, tatil kararında genel şehir manzarası, kültür, hava sıcaklığı, hatta internet erişimi gibi teknolojiler de önemli unsurlar olabilir ve Albufeira bu açıdan her türlü ihtiyacınızı karşılayabilecek bir yer.
