Zanzibar’da Prison Island (Changuu) Gezisi
Son güncelleme tarihi: 30 Ekim 2024
Zanzibar adası sayısız doğa harikasını barındırıyor. Ancak bunların önemli bir kısmı Zanzibar şehrinin, bir diğer ifadeyle Stone Town’ın uzağında bulunuyor. Stone Town açıklarında bulunan Changuu, veya yaygın olarak bilinen adıyla Prison Island (Hapishane Adası), şehre en yakın doğal güzelliklerin başında geliyor, nitekim bu küçük adanın sakinleri, adayı turistlerin akın ettiği bir yere çevirmiş.
Geçmişte yaşanmış çok tesadüfi bir olayın adanın bugünkü haline yön vermesi kulağa değişik gelse de gerçek bu. Zamanında Seyşeller’de görevli İngiliz sömürge valisinin hediye getirdiği Aldabra cinsi devasa kaplumbağalar yıllar içinde çoğalmış ve esasen hapishane olarak kullanılması amacıyla inşa edilmiş binaların bulunduğu bu adanın asıl sakinleri olmuşlar. Bu kaplumbağalar olmasaydı bugün belki de kimse burayı hatırlamayacak, turistler akın akın ziyaret etmeye çalışmayacaklardı. Çok spekülasyona girmeden bu adaya yaptığımız küçük geziyi ve buraya gidişle ilgili tüm deneyimleri aktarmaya başlamak isterim.
Bu arada Zanzibar’da gezilecek yerlerden ve Zanzibar’a gidildiğinde dikkat edilmesi gerekenlerden bahsettiğim yazıları da okumanızı tavsiye ederim.
Prison Island’ın tarihi
19. yüzyılın ortasına kadar insan yerleşimi olmayan Changuu adası, önce köle tüccarlarının isyankar köleleri tutması amacıyla ilk Zanzibar Sultanı Mecid bin Said tarafından bazı tüccarlara verilmiş. Sonrasında ise İngilizler, benzer bir amaçla, hapishane olarak kullanmak üzere adayı almışlar. Nitekim adanın çok stratejik bir konumu olduğunu, Stone Town’ın birkaç kilometre açığında hem yakın hem de izole bir konumda olduğunu rahatça söyleyebiliyoruz.
Bugün ada hala hapishane niyetiyle yapılan binaları barındırsa da ada hapishane olarak hiç kullanılamamış (yine de bugünkü adını bu sayede almış). Zanzibar’a ve Doğu Afrika’daki diğer İngiliz sömürgelerine gelmek isteyenlerin birkaç hafta kalması gereken bir karantina olarak kullanılmış örneğin, bazı dönemlerde de İngilizler küçük tatilleri için buraya gelmişler ve 1964’teki Zanzibar Devrimi’nden sonra ada kendi haline bırakılmış. Bu nedenle adadaki kaplumbağa sayısı kritik seviyeye düşmüş. 1996’da sadece 7 kaplumbağa kalmış hayatta olan. Ancak buradaki turistik potansiyeli gören Zanzibarlı yöneticiler takviye kaplumbağa getirterek ve koruma önlemlerini artırarak adayı bu acayip kaplumbağalar için bir kurtarılmış bölge haline getirmişler. Bugün adanın her gün yüzlerce ziyaretçisi oluyor ve hem yetişkin hem de yavru kaplumbağalar adada özgürce yaşamını sürdürüyor.
Aldabra Kaplumbağaları
Adanın bugün ziyaret edilmesinin nedeni ise adada sonradan yerleştirilmiş ancak artık adanın sahibi haline gelmiş dev kaplumbağalar. Aldabra cinsi devasa kaplumbağalar, bir başka İngiliz sömürgesi Seyşeller‘in valisinin hediye getirdiği kaplumbağaların torunları. Bu kaplumbağalar dünyada sadece Seyşel adalarının Aldabra adlı atolde doğal olarak bulunuyorlar, isimleri de buradan geliyor. Dünyada bazı hayvanat bahçeleri ve Zanzibar’a gelen kaplumbağaların hepsinin orijini Aldabra atolü.
Bu kaplumbağaların en büyük özellikleri elbette ki devasa boyutları ve uzun ömürleri. En büyükleri 120 cm boyuna ve 250 kilo ağırlığa ulaşabilen, kocaman kabuğu ve yılan gibi uzayan boynuyla son derece heybetli, bir o kadar da sevimli bir hayvan. Ortalama ömürleri 80-120 yıl olan kaplumbağaların 200 yıl yaşayabildikleri söyleniyor ki standart bir insan aklının alamayacağı kadar uzun bir süreden bahsediyoruz.
Prison Island’a gidiş ve bilet alma aşaması
Adada neler gördüğümü anlatmadan önce buraya gidiş kısmından bahsetmek isterim, nitekim biraz kafa karıştırıcı olabilecek bir süreç var bu aşamada. Bu ada, Zanzibar Stone Town kıyılarının yaklaşık 6 kilometre uzağında yer alıyor. Zanzibar’da yer alan bütün tur organizasyonları Prison Island’a gezi ayarlar, siz de gelmeden önce internetten bir tur ayarlayabilirsiniz tabii ki. Ancak çok da zaman alacak bir iş olmadığı için kendi başınıza da gidebilirsiniz. Ada sabah 7:30’dan akşam 6’ya dek ziyarete açık.
Bunun için Stone Town’ın ucunda yer alan Shangani Beach‘e gitmeniz gerekiyor. Shangani Caddesi ve Forodhani Bahçesi’nin yakınındaki bu sahilde yüzlerce kayık demirli durumda. Bunlardan bir tanesiyle gidiş dönüş yolculuk fiyatı için anlaşmanız gerekiyor. Tek başınıza da bir kayık tutabilirsiniz, ancak mümkünse kalabalık bir grupla gidip masrafı bölüşmek elbette daha mantıklı. Bu kayıklar 15-20 kişiye kadar alabiliyorlar.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir konu daha var, o da adaya giriş ücretinin iki parça halinde ödenmesi gerektiği. Şöyle bir detay var bu noktada, sahilde bulunan küçük bir masada Prison Island’ın biletleri satılıyor ve biletin küçük bir kısmını önden ödemeniz gerekiyor. Bu da 3$ veya karşılığı olan Tanzanya Şilini değerinde, direkt devlete ödenen bir deniz hayatını koruma vergisi. Bu parayı ödedikten sonra size bir bilet veriliyor.
Biletinizi aldıktan sonra saklayın, adadaki koruma alanına girerken lazım olacak. Sonra da ayarladığınız tekneyle yaklaşık 25-30 dakika sürecek ada yolculuğuna başlayabilirsiniz. Bu uzun ince teknelere binmek için ayakkabınızı çıkarıp denizde birkaç adım atmanız gerekiyor, yol boyunca ayağınız ne kadar kurursa kardır. Yolculuğunuz hava durumuna göre sakin veya maceralı geçebilir. Bizim gittiğimiz gün hava kapalı, deniz çok dalgalıydı, bu yüzden oldukça sallantılı bir yolculuk yaşadığımızı belirteyim.
Tekne ayarlama ücreti olarak da 30$ ödedim. İnternette bulduğum yazılarda kimine göre bu fiyat normal, kimine göre 20$’a bulmak da mümkün olurmuş. Bence de olabilirdi ama o şartlarda pazarlık yapacak zaman ve fırsat olmadığı için yine de kabul edilebilir bir fiyat olarak not etmek istiyorum.
Yolculuğun ardından adaya yanaştığınızda normal şartlarda tekne yine kumsala yanaşıp sizi bırakmalı. İzlediğim videolarda bu şekilde olduğunu görmüştüm. Ancak yukarıda anlattığım gibi hava son derece kötü olduğu için deniz yükselmiş, kumsalı yutmuştu, o nedenle adanın tek iskelesinden karaya çıktık. Tabii bu da çok zor oldu, iskele derme çatmaydı ve aynı anda bir sürü tekne yolcu almak veya bırakmak için bu daracık iskelede birbirlerine sürte sürte yanaşmaya çalışıyordu. Merak etmeyin, sizi bırakan tekne, siz adada gezip geri gelene kadar azıcık açığa demir atarak sizi bekleyecek.
Karaya çıktıktan sonra koruma alanının girişindeki gişeye gidip giriş ücretinin kalan kısmını, yani 12$’ı (veya 33,000 Tanzanya Şilini’ni) ödüyorsunuz. Böylece adaya giriş ücreti toplamda 15$ olmuş oluyor. Bu parayı da ödedikten sonra içeri giriyorsunuz. Okuduğum yazılarda ziyaretçilere kaplumbağaları beslemek üzere bir demet ot veya marul verildiğini okumuştum, ama bize marul veren olmadı.
Prison Island’da kaplumbağa barınağı
İçeride kaplumbağa bölümü ve hapishane bölümü olmak üzere iki kısım bulunuyor. Biz öncelikle kaplumbağa kısmına gittik. Bu devasa kaplumbağaların özgürce yayıldıkları geniş bir alan burası. Ziyaretçilerin yürümeleri için ayrılan yollar var, çitleri geçerek kaplumbağaların yaşadığı alana girmek yasak ama kimse buna aldırış etmiyor. Kaplumbağalar da zaten kendilerine ayrılan alanın dışına, yola çıkıyorlar, dolayısıyla karman çorman bir düzende işler ilerliyor.
Bu devasa, vakur hayvanları yakından görmek müthiş bir deneyim. Hayvanat bahçelerinde veya farklı ortamlarda bu tip büyük kaplumbağaları görmüş olabilirsiniz, ancak bu kadar fazla sayıda kaplumbağayı birlikte görmek inanılmazdı. Bu devasa hayvanlar kendilerini getiren İngiliz sömürge valisini hatırlıyor bile olabilirler. Onlar tasasızca marullarını kemirmeye devam ederken 2 dünya savaşı geçti, sayısız buluşlar ortaya çıktı, acayip olaylar yaşandı ve dünya bambaşka bir yer haline geldi. Bunu da düşündüğünüzde bu hayvanlar daha da akıl almaz bir yere oturuyorlar benim gözümde, adeta dünya dışı varlıklar haline geliyorlar.
Sanırım 100’den fazla büyük kaplumbağa vardı ve hepsinin kabuğunda bir sayı yazıyordu, okuduğuma göre yaşlarıymış. İnsanlar en büyük kaplumbağalarla sırayla fotoğraf çektiriyor. En büyük kaplumbağaları geçtikten sonra orta boy kaplumbağalar ve en sonunda bir kafesinde içinde yavru kaplumbağaların bölümü yer alıyor. Tabii arada kaplumbağalarla beraber yaşayan tavuskuşlarını da görüyorsunuz.
Hapishane bölümü
Buradan çıkıp hapishane bölümüne geçiliyor. Hapishane kısmı artık hediyelik eşya dükkanı, restoran ve kaplumbağalar, ada, köle ticareti ve Zanzibar’ın tarihine dair küçük bir müzeye ev sahipliği yapıyor. Stone Town’daki Anglikan Kilisesi’nde bulunan sergide de Zanzibar tarihine dair çok şey öğreniliyor, burada da Prison Island özelinde yine Zanzibar tarihinden biraz bahsediliyor. Ada tarihine dair bilinenleri pekiştirildiği bir yer gibi düşünebilirsiniz. Bence buraları da görmeden geçmeyin.
Hızlı bir şekilde hareket ederseniz 1 saatten kısa sürede adada görülecek her yeri görmüş olursunuz. Adadaki geziniz bittiğinde geldiğiniz teknenin kaptanını ya iskelede ya da demirlediği teknesinde bulacaksınız. Seslendiğinizde hareket geçip sizi almak için yeniden harekete geçiyor. O tekne kalabalığı içinde kendininkini yanaştırdığında içeri güç bela atlayıp oradan uzaklaşarak geldiğiniz plana döndüğünüzde tur sona ermiş olacak.
Güzel havalarda insanlar mayoları ve şnorkelleriyle giderek orada küçük bir dalış keyfi de gerçekleştiriyorlarmış ancak bizim gittiğimizde hava buna hiç müsait değildi. Yine de zorlu koşullara rağmen Prison Island’a gitmek güzel oldu, Zanzibar’a gidenlere tavsiye ederim. Birçok turda Stone Town turu ve Nakupenda’yla beraber satılıyor. Ya bir turla ya da kendiniz ayarlayarak bu enteresan adayı ve muhteşem kaplumbağaları mutlaka görün.