Mikonos manzarası, Yunanistan
Yunanistan

Ege’nin hareketli adası Mikonos’ta gezilecek yerler – Mikonos Gezi Rehberi

Ben yurtdışı gezilerimi tatil olarak nitelendirmeye karşı biriyim. Çok basit bir nedeni var, ben kendi başımayken tatil yapmıyorum, tatil yapmak için bir yere gitmiyorum, deniz de sevmem zaten. Hep kültürel, tarihi altyapısı olan bir yerleri ayarlamaya çalışıyorum. Ancak tabii ki istisnalar oluyor, arkadaşlarımla veya eşimle bir yere gitmem gerektiğinde onların tatil beklentileri doğrultusunda bu tip yerlere gidebiliyorum. Örneğin daha birkaç ay öncesinde Portekiz’de Albufeira‘ya, Faro‘ya gitmişliğim var.

Çok yakın bir arkadaşımın bekarlığa veda şeklinde nitelendirebileceğim etkinliği için arkadaş grubumuzla Mikonos‘a gitmeye karar verdiğimizde elbette standart gezilerime benzer bir deneyim yaşamayacağım ortadaydı. Ancak hem adada kendime daha uygun az sayıda yeri görebilmek için ekstra çaba harcayarak, hem de ortama uyup her yere girip çıkarak keyifli diyebileceğim birkaç gün geçirdim. Ve evet, ben ısrarla tatil ifadesini kullanmaktan kaçınsam da bu gezinin tatile daha yakın birşey olduğunu kabul etmek durumundayım.

Mikonos'un yukarıdan manzarası, Mikonos, Yunanistan
Mikonos’un tepelerinden merkez manzarası

Bu yazıda 3 günlük kısa Mikonos ziyaretimde gördüklerimi ve sizlere yardımcı olabilecek ipuçlarını paylaşmak istiyorum.

Mikonos nerede?

Mikonos (veya İngilizce yazımıyla Mykonos) Ege Denizi’nin Türkiye ile Yunanistan ana karaları arasında kalan kısmının yaklaşık olarak ortalarında, Yunanistan’a biraz daha yakın olan kısmında bulunuyor. Eski zamanlarda Türkçe adı Mukene olarak geçse de sanıyorum bu ismi kullanan kimse kalmadı (bir zamanlar Zengibar dediğimiz yere artık Zanzibar deniyor olması gibi birşey). İstanbul Havaalanı’ndaki bilgi levhalarında Türkçe ismi Mikanos olarak yazılsa da bunun da pek yaygın bir kullanım olmadığını düşünüyorum. Mikonos, Kiklad Adaları veya Cyclades olarak bilnen 220 adalık topluluğun bir üyesi. Türkçe’de Tavşan Adaları olarak geçiyor. İçinde Santorini, Tinos, Naksos, Dilos ve Paros gibi başka bilinen adalar da bulunmakta.

Mikonos’a nasıl gidilir?

Mikonos’a Türkiye’den gitme niyeti olanlara öncelikli olarak havayolunu tavsiye etmek isterim. Yunanistan’ın bayrak taşıyıcısı Aegean Airlines’ın yaz sezonunda İstanbul’dan Mikonos Uluslararası Havaalanı’na haftada 2-3 gün karşılıklı seferleri bulunuyor. Zaten buraya yıl boyunca aralıksız olarak yalnızca Atina’dan seferler yapıldığını da söyleyeyim. Yani sezon dışı bir zamanda gelmeyi düşünürseniz önce Atina‘ya gidip oradan bir uçağa binmeniz gerekecek. Ancak birçok kişi gibi yazın gelmeye niyetliyseniz Aegean Airlines’ın sitesinden direkt uçuş arayabilirsiniz. İstanbul Havaalanı’ndan kalkan uçaklar 1 saatten kısa sürede Mikonos’a iniyor, yani İstanbul’dan Ankara’ya gider gibi Mikonos’a gidilebiliyor. Ancak Mikonos Havaalanı’ndaki pasaport kontrol bankoları son derece sınırlı, çok az memur çalışıyor, biz Türkiye’den aynı uçakta gelen diğer kişilerle birlikte 40 dakika kadar beklemek zorunda kaldık girişte.

Mikonos’a Türkiye’den feribotla gelmeniz mümkün değil. Türkiye kıyılarına yakın adalardan bir tanesi olmadığı için Midilli, Kos veya Rodos‘un aksine Türkiye’den buraya düzenli bir gemi seferi bulunmuyor. Özel turlar veya tekne sahipleri geliyor olabilirler, ancak standart bir turist için böyle bir yol bulunmuyor.

Bununla birlikte Atina Pire’den ve diğer pek çok Yunan adasından kalkan gemilerle Mikonos’a gelinebiliyor. Atina’nın Pire limanından hem çok hızlı, hem de standart hızlı vapurlar çalışıyor. Hızlı gemiler 3 saatte, standart feribotlar ise 6 saat civarında sürelerde Mikonos’a geliyor. Atina Venizelos Uluslararası Havaalanı’na çok yakın Rafina limanından da gemiler kalkıyor, yani Mikonos’a gelmek için uçak + gemi yapmak da mümkün.

Onun dışında birçok yakın Kiklad adasından Mikonos’a seferler yapılıyor. Mesela Santorini’den 3 saatlik gemi yolculuğuyla Mikonos’a gelinebiliyor. Gemi seferleri ve saatleriyle ilgili daha fazla bilgi için Ferryhopper sitesine bakabilirsiniz, her ne kadar gösterdikleri her saatin güncel olmadığını bizzat görmüş olsam da en azından nerelerden Mikonos’a sefer olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Mikonos Havaalanı’ndan şehir merkezine geliş

Mikonos Havaalanı, asıl Mikonos kasabasına son derece yakında bulunuyor, sadece 3 kilometre kadar bir mesafede. Yolun çoğu yokuş aşağı iniş olduğu için uygun bir saatte gelirseniz ve çok bavulunuz yoksa şehir merkezine yürüyerek inmeniz gayet mümkün. Şehir merkezine otobüsler terminalden çıktığınızda hemen solda kalan duraktan kalkıyor, otobüsler sabah 09:15’te başlıyor, saatte bir tane kalkıyor ve akşam 22:15’e kadar sürüyor. 2€’luk biletlerle şehir merkezine en yakın durak olan Fabrika durağına çok hızlı bir şekilde gidebilirsiniz önünüzde trafik yoksa. Havaalanından otobüsler Tourlos’taki yeni limana da gidiyor.

Bizim gibi sabahın köründe geldiyseniz otobüs bulamayacaksınız. Havaalanında veya çevresinde beklemek bir çözüm, ancak beklemek istemiyorsanız terminal çıkışına gelen taksilere binebilirsiniz. Taksiler bu kısa mesafe için 2 kişiye 25€ gibi abartılı bir fiyat istiyor. Bizim gibi 2 kişiyle daha bir olup toplu taksi tutmak mantıklı bir çözüm, ancak bizim taksicimiz yine 2 kişiden 20€ (toplamda 4 kişiden 40€) almakta bir sakınca görmedi, pazarlık gücünüz yoksa bu parayı ödeyeceksiniz veya taksiye binmeyeceksiniz.

Mikonos vize istiyor mu? Kapıda vize var mı?

Mikonos Türkiye kıyılarına yakın olmadığı için de kapıda vize uygulamasına dahil edilen 10 adadan bir tanesi olarak seçilmedi. Dolayısıyla Yunanistan’daki, yani Avrupa Birliği’ndeki herhangi bir yer gibi muamele görüyor. Doğal olarak bordo pasaport sahibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından Schengen vizesi istiyor.

Mikonos’ta gezilecek yerler

Mikonos gibi büyük oranda tatil ve eğlence gerekçeleriyle gelinen bir yerde klasik turistik anlamda görecek fazla bir yer yok tabii ki. Zaten küçük bir ada olduğunu düşünürsek burada pek fazla müze olmadığını tahmin etmek zor olmaz. Ancak birkaç tane yerden bahsedebilirim, buranın tarihi ve kültürünü merak edenler için. Aslında Mikonos’a gelmişken görmeniz gereken bir numaralı yer bence Dilos adası, ancak buraya daha sonra değineceğim, önce bizzat Mikonos adasındaki yerlerden bahsedeyim.

Yel değirmenleri, Mikonos, Yunanistan
Mikonos’un alamet-i farikası değirmenler

Mikonos adasında göreceğiniz turistik yerlerin bir kısmını dışarıdan göreceksiniz, bir para ödemenize veya içeri girmenize gerek yok. Örneğin yan yana duran 6 değirmenden oluşan Mikonos Yel Değirmenleri‘ni yakından görmek için küçük bir tepeye çıkıyorsunuz. Değirmenler Mikonos için önemli bir olgu, nitekim adada yüzyıllar boyunca un üretimi için değirmenlerden faydalanılmış. Şehir merkezinin birbirinden farklı noktalarında, kimisi harabe, kimisi onarılmış şekilde birçok değirmenle karşılaşıyorsunuz zaten. İlk değirmenler 16. yüzyılda Venedikliler tarafından inşa edilmiş, 20. yüzyıla kadar değirmen yapımı sürmüş. Üretilen un, Ege’de dolaşan gemilere satılmış ve bu işten ada halkı güzel gelir elde etmiş. Ancak un elde etmenin modern yöntemleri icat edildikçe, ayrıca tahmin ediyorum gemi yolculuklarının hızlanması ve un ihtiyacının azalmasıyla değirmenler de zaman içinde önemini yitirmiş, güzel görüntüleri dışında işlevsiz kalmışlar. Yine de günümüzde Mikonos denince akla ilk gelen görüntülerin başında bu değirmenlerin geldiğini söyleyebiliriz. Şu anda gördüğümüz değirmenler, 2022 yılında restore edilmiş.

Değirmenlerin yan yana bulunduğu noktadan hem şehir merkezinin güzel fotoğraflarını çekebilir, hem de değirmenleri yakından görebilir, bu aşırı rüzgarlı ortama neden değirmenlerin yerleştirildiğini rahatça anlayabilirsiniz. Burası gün batımını seyretmek için de tercih ediliyor. Little Venice denen bölgeye çok yakın, zaten adanın birçok yerinden rahatlıkla görülebiliyorlar.

Little Venice sokakları, Mikonos, Yunanistan
Little Venice’te sokaklar böyle bembeyaz ve daracık

Hazır adını anmışken, buradan da bahsetmiş olalım. Nitekim Mikonos’u tanımlayan şeylerden bir tanesi değirmenlerse, diğeri ise beyaz boyalı taşlar döşenmiş daracık sokakların oluşturduğu bir labirenti andıran Little Venice, yani Küçük Venedik denen yerdir bence. Yunanca Alefkandra denen bölgenin her ne kadar Venedik’teki gibi kanalları bulunmasa da daracık sokaklarıyla bir Venedik hissiyatı alabildiğinize şüphe yok. Bu daracık sokakları çevreleyen beyaz boyalı, renkli balkonlu iki katlı evlerin giriş katlarında birçok hediyelik eşya dükkanı bulunuyor. Akşamları ise buradaki mekanlarda turistlerin akınıyla çok hareketli bir ortam oluşuyor. Hele deniz kenarındaki yerlerde bir yandan bir masada birşeyler yerken, hemen dibinizde vuran dalgaları görmek olabiliyor. Bazı mekanlar deniz kenarını o kadar güzel kapatmış ki mekanda oturmayacak kişilerin bile bir yere gidebilmesi için mekanın içinden geçmesi gerekiyor. Sabahın erken saatlerine kadar eğlenen turistlerin kalabalığı yüzünden bu bölge adeta hiç uyumuyor desem yeridir yaz aylarında.

Buradaki Venedik hissiyatını güçlendiren bir diğer etmenin neredeyse her köşe başında karşınıza çıkan küçük kiliseler olduğunu düşünüyorum. Küçük çan kuleleriyle diğer evlerden ayrılan bu kiliseler de Küçük Venedik’in önemli bir parçası, zaten Mikonos adasında toplam 400’den fazla irili ufaklı kilise olduğu söyleniyor.

Diğer bir turistik yer ise Kastro yani Kale bölgesi. Burada yan yana bulunan 2 önemli eser sayesinde burası da turistlerin akın ettiği yerlerden biri olmuş: Panagia Paraportiani Kilisesi ve Mikonos Kalesi’nden bahsediyorum.

Mikonos Kalesi ve Panagia Paraportiani Kilisesi, Mikonos, Yunanistan
Kale ve Panagia Paraportiani Kilisesi bütünleşmiş vaziyette adeta

Mikonos Kalesi‘nin günümüzde çok küçük bir kısmının surları ayakta duruyor. Bir zamanlar adanın savunması için yapılmış olan kalede şu an bazı odaları görebilmek mümkün, buralarda da adanın tarihi fotoğrafları sergileniyor. Açıkçası bir kaleden çok yıkık bir köy evini andırdığını söylemeden geçemeyeceğim. Ancak bitişiğe inşa edilmiş küçük şapellerin oluşturduğu bir kompleks diyebileceğim Panagia Paraportiani çok daha sağlam ve güzel görünüyor. Birbiri üzerine inşa edilmiş 5 kilisenin çan kuleleri güzel bir manzara oluşturuyor. Bunun dışında görülebilecek çok da birşey yok. Tıpkı Değirmenler gibi yine burada da güzel gün batım manzaraları seyredilebiliyor.

Mikonos’taki en önemli müzenin Mikonos Arkeoloji Müzesi olduğunu söyleyebilirim. Mikonos ve Dilos gibi yakın adalarda çıkarılan bazı eserlerin sergilendiği bu müze, eski liman yakınlarında bulunuyor. Dilos’ta orijinal yerlerinde gördüğünüz aslanlardan 4 tanesi bu müzede sergilenmekte. Ayrıca yine Dilos’taki muhteşem mozaiklerden aslana binen Dionisos mozaiğinin orijinali de müzede bulunuyor. Bunlar haricinde Dilos ve bir ona bitişik bir diğer ada Rhenia’dan çıkarılan eserler, mezar taşları ve çok güzel çömlekler bu müzede sergileniyor. Müzede ayrıca Dilos kazılarında kullanılmış fotoğrafçılık araçlarının sergilendiği küçük bir sergi de bulunmakta. Müzedeki en özel eşya, MÖ 7. yüzyıldan kalma, üzeri Truva’nın düşmesini anlatan çok detaylı işlemelerle dolu pithos adlı bir büyük bir testi. Eski limanın hemen yukarısında bulunan bu müzeye giriş ücreti 5€.

Mikonos’taki bir diğer müze ise Ege Denizcilik Müzesi. Burası da oldukça küçük bir müze. 200 yıldır denizcilikle uğraşan Mikonoslu Drakopoulos ailesinin varislerinin kurduğu bu müzede çeşitli gemi eşyaları, batıklardan çıkarılmış bazı kalıntılar, haritalar, gemi maketleri ve Yunanistan’ın bağımsızlık savaşında yer almış çeşitli denizcilere ilişkin hikayeler bulunuyor. Müzenin arka bahçesinde ise yine çeşitli yazıtlar, mezar taşları ve en önemlisi adanın kuzey ucunda yer almış ünlü deniz feneri Armenistis’i görebiliyorsunuz. Bu müzeye giriş ücreti de 5€. Oldukça turistik Tria Pigadia bölgesinde bulunuyor.

Armenistis Deniz Feneri, Mikonos, Yunanistan
Armenistis Deniz Feneri, Denizcilik Müzesi’ne taşınmış.

Mikonos’ta bir folklor müzesi de bulunuyor, bölge insanının kültürüne dair birşeyler varmış ama biz gittiğimizde kapalıydı, görme imkanı olmadı. Onun yerine Lena’s House‘a (Lena’nın Evi) gitmeyi düşünebilirsiniz, burası da geleneksel bir Mikonos evinin canlandırıldığı bir yer. Adını evin son sahibi Lena Skrivanou’dan alıyor. 19. yüzyıl Mykonos evi ve kıyafetlerini görmeye niyetiniz varsa burayı da ziyaret edebilirsiniz. Zaten Denizcilik Müzesi’nin hemen bitişiğinde bulunuyor, açık bulursanız ikisine birlikte gidebilirsiniz. Ben gidemedim, o yüzden sanal turla eve göz gezdirdim.

Boni Değirmeni (Boni Windmill) denen bir başka müze, Mykonos şehir merkezine tepeden bakıyor. 16. yüzyıldan kalma ve iyi korunmuş bir değirmenin içinde bulunan bu müzede de hem değirmenin un yapma mekanizmalarını, hem şarap üretim malzemelerini ve diğer tarımsal üretim araçlarını görebilmek mümkün. Nitekim bugün Mikonos’a parti yapmak isteyen gençler akın etse de burası bir zamanlar çok ciddi tarımsal faaliyetlerin yapıldığı bir yermiş. Müzeye girmeseniz bile buradan şehir merkezi ve limanın güzel fotoğraflarını çekebilirsiniz.

Adanın eski liman civarındaki bölgeleri de oldukça turistik. Buralarda aşağı yukarı yürüyüp gezebilirsiniz. İki yere dikkat çekmek isterim, biri Delos vapurlarının kalktığı iskelenin hemen yanında bulunan Aya Nikola Kilisesi, küçük ama çok sevimli bir kilise. Diğeri ise Manto Mavrogenous heykeli. Aya Nikola (Agios Nikolaos) Kilisesi, denizci ve balıkçıların koruyucu azizi adına yapılmış, tam denizin dibinde, küçük ve çok sevimli bir kilise. Mavi beyaz renkleriyle, dibinde bulunduğu denizle mükemmel bir uyum içinde bulunuyor.

Aya Nikolaos Kilisesi, Mikonos, Yunanistan
Mikonos’taki en güzel kilise, deniz kenarındaki Aya Nikolaos

Aynı sahil şeridinde bulunan küçük meydanımsı alanda bulunan Manto Mavrogenous heykeli ise, Yunanlıların Osmanlı’dan bağımsızlıklarını kazandığı isyanda büyük maddi destek veren, Mikonos ve çevresinde büyük başarılar elde ettiği anlatılagelen kadın komutanın anısına dikilmiş. Manto Mavrogenous adını başka yerlerde göreceksiniz Mikonos’ta.

Mikonos merkez dışındaki yerler

Diğer Yunan adalarında olduğu gibi adaya adını veren merkez kasabaya hora deniyor. Mykonos Town denen asıl merkezin yani hora‘nın haricinde de çeşitli yerler bulunuyor adada görülebilecek. Adanın farklı noktalarına otobüsle seyahat etmek istiyorsanız Fabrika’daki durağa gitmeniz gerekiyor. Orada bulunan gişeden 2€ karşılığında bilet alıp otobüsün gelmesini beklemeniz gerekiyor.

Burası ada standartlarında bile küçük bir yer olduğu için yerleşim yeri diyebileceğimiz sadece 2 yer var, Mikonos kasabasının yanında adanın ortalarında yer alan Ano Mera adlı bir başka kasaba. Bu kasabadaki 500 yıllık Tourliani Manastırı turistlerin beğendiği bir yer, onu söyleyebilirim.

Geri kalan yerler ise yerleşim yeri diyemeyeceğimiz, deniz kenarı tesisleri ve eğlence yerlerinin bulunduğu ünlü plajlardan ibaret gibi aslında. En meşhuru ise Paradise Beach adlı bölge. Burada adanın ünlü sahil kulüpleri ve gece kulüpleri bulunmakta. Sabahın erken saatlerine dek süren DJ etkinlikleri yapılıyor. Ada merkezinden kuş uçuşu 5 km kadar bir mesafede olsa da virajlı ve dar yollar nedeniyle varmak biraz sürüyor. Buraya otobüsle veya özel olarak tutacağınız arabayla, transferle gidebilirsiniz. Yalnız otobüsle geldiyseniz dikkat edin, burası çok turistik olduğu için gelen otobüslerde yer bulamamanız ve 1 saat sonra kalkacak otobüse kalmanız olası. Saatte bir kez kalkan bu otobüsler gecenin geç saatlerine kadar sürüyor olsa da otobüste yer kalmadığı için binememeniz gibi bir durumla karşılaşmamak için dikkatli olun.

Bir başka güzel yer de Paraga, burada da benzer mekanlar var. Mekanların giriş ücreti ve minimum harcama zorunluluğu yüksek olsa da önündeki deniz hafif kayalık ama temiz, havası güzel. Bu tip ortamları seviyorsanız hoşunuza gideceğini tahmin ediyorum Paraga ve Paradise gibi yerlerin.

Dilos (Delos)

Mikonos’a gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken en önemli yeri en sona bıraktım. Burası harika bir antik kent barındıran bir ada. Adada günümüzde insan yerleşimi yok, ama bir zamanlar burası çok canlı bir ticaret adası, aynı zamanda kutsal nitelikte bir yermiş. Etrafta çok daha büyük adalar olsa da burası bir şekilde çok gelişmiş.

Söylediğim gibi Dilos’un kutsal bir niteliği varmış, çünkü burası Artemis ve Apollo’nun doğum yeri olarak kabul ediliyormuş. Zaten adayı babaları Zeus, çocuklarını tanrıça Hera’nın şerrinden korumak için yaratmış, hikaye böyle. MÖ 9. yüzyılda Apollo Tapınağı’nın yapılmasından önce, ta MÖ 3. binyılda bile burada insanlar yaşamışlar. Ancak bu kutsallığın ardından ada tam bir hac merkezi haline geliyor adeta. Adanın kutsallığı öyle bir seviyeye geliyor ki ölülerini komşu ada Rhenia’ya gömmeye, doğurmak üzere olan kadınları oraya götürmeye başlıyorlar adanın saflığı bozulmasın diye. Dilos sonrasında artan ticari faaliyetlerle iyice büyüyüp zenginleşiyor. Adaya farklı yerlerden gelen birçok grup, farklı eserler bırakıyorlar. Dönemine göre devasa ve adeta Efes gibi bir sürü farklı bölümden oluşan, çok modern bir metropol oluşuyor. Helenlerden Romalılara geçen adanın dini niteliği zayıflıyor, ticaret artıyor ve sonunda 2 büyük istilayla birlikte yakılıp yıkılıyor Dilos ve unutuluş süreci başlıyor. Ancak 1870’lerde Fransızların yaptığı kazılarla yeniden gün yüzüne çıkmaya başlıyor.

Dilos'ta aslan heykelleri, Dilos, Yunanistan
Dilos’un en bilinen eserleri, son derece orijinal aslan heykelleri

Dilos şehrinde pek çok şey var, devasa agora (pazar) alanları, sürüyle tapınak, çok büyük bir Apollo heykelinin kaidesi (ayak British Museum’daymış), bir zamanlar adanın merkezi olan ama şimdi özellikle kurutulmuş “kutsal göl”, çok orijinal tasarımlara sahip aslan heykellerinin çevrelediği aslanlı yol, hipodrom, stadyum, antik tiyatro, sayısız tapınak ve mozaikli zengin evlerin bulunduğu mahalle… Burada bir sinagog olduğu bile düşünülüyor, öyle bir çeşitlilik var burada. Buradan çıkarılan buluntuların sergilendiği bir müze de bulunuyor.

Adaya indiğinizde arkeolojik alana girmek için bilet almanız gerekiyor, bu da 20€. Fiyat biraz yüksek olsa da alanın tarihi önemi ve korunmuşluğunu düşündüğümüzde anlaşılabilir bir fiyat olduğunu söyleyebilirim. 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine kabul edildiğini de belirteyim.

Mikonos’tan Dilos’a gidiş

Dilos’a Mikonos’tan gitmek oldukça kolay. Mikonos’un eski limanından günde 3-4 tane karşılıklı sefer yapılıyor. Yalnız eski limanın merkeze, denizin dibindeki Aya Nikola Kilisesi’ne yakın tarafından kalktığını belirteyim. Direkt Mikonos Limanı (Mykonos Port) olarak da geçiyor bazı yerlerde. Buradaki bilet gişesini görmemeniz mümkün değil zaten.

Mikonos Dilos bilet gişesi, Mikonos, Yunanistan
Mikonos Dilos tekne biletleri bu gişede satılıyor

İnternette bulacağınız kaynaklarda ilk sefer saati sabah 9 gibi geçse de biz gittiğimizde ilk seferin 10’da olduğu bütün bilgi levhalarında yazmaktaydı. Biz de saat 10’da (hatta biraz gecikmeyle 10:15 gibi hareket ettik. Dilos’a yolculuk yaklaşık 35-40 dakika sürüyor. Mikonos – Dilos vapuru gidiş dönüş bilet fiyatı 25€. Söylediğim gibi, adada bir yerleşim olmadığı için işiniz bittikten sonra dönmeniz gerekiyor. Bu nedenle vapur saatleri ona göre çift olacak şekilde ayarlanmış. Yani 10’daki vapurla gelen biri, 13:30’da dönüyor. Böylece adada 3 saate yakın zaman geçiriliyor ki bu da her yeri görebilmek için yeterli. 11:30’da gidenin dönüşü 15:00.

Mikonos’ta toplu taşıma

Mikonos adasındaki bütün otobüslerin listesine KTEL sitesinden bakabilirsiniz. Otobüs biletleri gayet uygun, Paraga ve Paradise’dan merkeze geliş tek yön 2€. Otobüsler ya eski liman bölgesinden, ya da kasabanın güneydoğusunda kalan Fabrika adlı yerden kalkıyor (burada eskiden un fabrikaları varmış, adadaki değirmenlerden bahsetmiştim).

Fabrika Otobüs Durağı, Mikonos, Yunanistan
Fabrika durağından adanın her yerine otobüs kalkıyor

Toplu taşıma konusuna girmişken, Mikonos’ta liman konusunda bilmeniz gereken bir eski ve yeni ayrımı olduğunu belirtmek isterim. Mikonos’a Atina’dan ve diğer adalardan gelen bütün vapurlar, Mikonos kasabasının yaklaşık 3 kilometre kuzeyinde bulunan Tourlos’ta bulunan yeni limana yanaşıyor. Şehir merkezinin içinde kalan eski limandan ise Dilos’a giden vapurlar ve bazı tur gemileri kalkıyor. İki liman arasında kalkan deniz otobüsleri, 2.5€ karşılığında yolcuları bir limandan diğerine götürüyor. Tourlos ile merkez arasında otobüsler de çalışıyor.

Mikonos’ta dikkat edilmesi gerekenler

Mikonos’ta hava durumu ve rüzgar

Mikonos’u tanımlayan en önemli dış faktörün rüzgar olduğunu söylemek gerekir. Adanın yel değirmenleriyle ünlü olması boşuna değil. Bunu Yunanistan’ı iyi bilen gezginlerin videolarında da görmüştüm zaten. Benzer bir şeyi Malta’da da düşünmüştüm, Mikonos da orayı aratmayacak şekilde rüzgarlı bir ada. Özellikle deniz kenarında dururken müthiş bir rüzgar ve kayalara vuran sert dalgaları sık sık görüyorsunuz.

Deniz ve dalgalar, Mikonos, Yunanistan
Mikonos’ta hava rüzgarlı ve deniz son derece dalgalı

Tabii bu rüzgar bu çorak adanın normalde yüksek olacak sıcaklığını dengelemede rüzgarın çok büyük bir payı olduğunu da söylemek gerekiyor. Rüzgar sayesinde hava sıcaklığı son derece tahammül edilebilir seviyelerde kalabiliyor. Gece ile gündüz arasında sıcaklık farkı çok düşük, sıcaklık anlamında adeta tropikal iklimleri hatırlatıyor. O anlamda rüzgarın varlığı adanın bu halde kalabilmesi açısından elzem bir dış faktör olarak göze çarpıyor.

Mikonos’ta denize girmek

Mikonos elbette denize girebilecek pek çok yer bulabileceğiniz bir ada. Adanın uzak köşelerinde pek çok koy bulunuyor, buralarda daha tenha plajlar var. Tabii ki şehir merkezine yakın yerler de bulunmakta. Biz o tip yerlere gittik, biraz onlardan bahsedebilirim.

Mikonos şehrinin merkezinde Paralia Choras Mikonou adlı bir plaj var, küçük ama gayet yüzülebilir bir yer. Herhangi bir mekana veya otele ait değil, tamamen ücretsiz bir plaj. Şehir merkezinden 15 dakika kadar yürüyerek ulaşabileceğiniz Paralia Megali Ammos‘u da anmak isterim, burada isterseniz havlunuzu atıp denize girebilir, isterseniz mekanlara parasını ödemek suretiyle şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz. Biz bir mekana parasını verip şezlong tuttuk, gün boyunca size tahsis edilen bu şezlongun ücreti 30€ idi. Bu para karşılığında mekanın duş ve tuvaletlerinden faydalanmak, iç kısımdaki havuzuna ve hatta jakuzine girebilmek de mümkündü.

Paralia Choras Mikonou, Mikonos, Yunanistan
Paralia Choras Mikonou, şehrin göbeğinde denize girebileceğiniz bir yer

Merkezden hafif uzakta ve beach club konseptine sahip bir yere gitmek isterseniz Paradise Beach, Super Paradise ve Paraga gibi merkeze kuş uçuşu olarak 5-6 kilometrelik yerleri düşünebilirsiniz. Buralarda gayet kalabalık ortamlara gireceksiniz muhtemelen, buna yapacak birşey yok. Olabildiğince erken gidip günün tamamını burada geçirmeye çalışarak vereceğiniz giriş parasını biraz çıkarabilirsiniz. Tabii ki buralar da pek ucuz değil, biz Paraga’da gittiğimiz bir yerde çift kişilik şezlongu 3 kişi oturacak şekilde tutabilmek için kişi başı 50€ şezlong parası ve 50€ da minimum harcama garantisi vermek durumunda kaldık. Merak etmeyin, 1-2 birşey yiyip içtiğinizde 50€’lük kotanızı rahatlıkla dolduracaksınız. Mekanlarda duş ve DJ eğlencesi gibi ekstralar fiyata dahil, ayrıca denizin dibinde oldukları için denize de rahatlıkla girebiliyorsunuz.

Peki Mikonos’ta deniz nasıl? Ben bu işlerden çok anlayan biri değilim, ancak ülkemizde Ege’ye atfedilen klasik soğukluk durumu burada da mevcut. Ancak denize girip yüzmeye engel değil, kabul edilebilir bir soğukluk. Portekiz Albufeira denizinde gördüğüm soğuğun yanına bile yaklaşmaz açıkçası. Ancak Mykonos denizinde dikkat etmeniz gereken iki konu varsa onlar da kayalar ve akıntılar olacaktır.

Mikonos’a geldiğinizde adanın ne kadar çorak, taş ve kayadan ibaret bir yer olduğunu hemen fark edeceğinizi düşünüyorum. Adanın jeolojik yapısıyla ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum naçizane. Dolayısıyla denize adımınızı attığınızda kumla değil, kayalarla karşılaşmaya hazır olun. Bu kayalar sivri olmasalar da oldukça büyükler ve de bir anda yok olup beklemediğiniz bir anda yeniden karşınıza çıkabiliyorlar. Dolayısıyla bir süre dizinizi bile geçmeyen bir kayalığın üzerinde yürüdükten sonra bir anda adeta aşağı düşebilirsiniz. Bir diğer dikkat gerektiren konu ise rüzgar ve dalgalar. Ada genel olarak çok rüzgarlı olduğu için büyük dalgalar ve akıntılar bulunuyor, çok açılmasanız bile. Ben çok iyi bir yüzücü değilim, ancak standart bir denizde A noktasından B noktasına gidebilecek kadar yüzme bilgim var. Paralia Megali Ammos’ta çok az bir miktar açıldıktan sonra kıyıya geri dönmekte oldukça zorlandığımı belirtmek isterim. Kıyıya doğru ne kadar kulaç atsam da ilerleyemediğimi hissettiğim, adeta dalgalar tarafından geri çekildiğim anlar yaşadım. Açıkçası bir miktar telaşlandım da, kıyıya doğru canhıraş bir şekilde ilerlerken dizimi bir kayaya sertçe vurdum ve birkaç gün dizimin ağrısı yüzünden yürümekte zorlandım. Bu konuya da çok dikkat etmenizi rica ederim buraya gelecekseniz.

Pahalılık

Yunanistan, Avrupa ortalamasına göre biraz daha ucuz sayılabilecek bir ülke. Ancak Mikonos Yunanistan ortalamasının üstünde kalıyor. Örneğin biz bir gyros’a 7€ gibi bir para ödedik Little Venice’teki bir yerde. Bu ücret kabul edilemez bir ücret olmasa da standardın biraz daha üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca kalacak yerler, mekanlardaki içkilerin fiyatları yine standardın biraz üzerinde. Yine de sizin burada tatil yapma düşüncenizi etkileyecek boyutta olmadığını düşünüyorum naçizane.

Kalabalık

Özellikle Little Venice gibi dar sokaklı mahallelerde, akşam üzerinden sonra yürümek mümkün olmayabiliyor. Önünüzdeki bir kişi bir dükkana bakmak için durduğunda arkadaki herkes de kuyruğa takılıp beklemek zorunda kalıyor. Veya bazı yerlerden geçebilmek için mekanların içinden yürümek gerektiğinde yine kendinizi anlamsız bir izdihamda bulabiliyorsunuz.

Akşam vakti Little Venice, Mikonos, Yunanistan
Little Venice’te gündüz ve akşam saatlerinde kalabalık eksik olmuyor

Bu aslında bir ilüzyon gibi olsa da Mikonos kendini çok kalabalık hissettiren bir yer. Her anında çok sakin ve huzur içinde bir tatil geçirmeyeceğinizi söyleyebilirim.

Pelikan Petros

Ben ne yazık ki denk gelemedim ancak Mikonos’un en önemli sakininin Petros adlı bir pelikan olduğunu çok yerde okudum. Hikayesi enteresan, 1950’li yıllarda fırtınaya yakalanan ve yaralanan, sonunda yolunu kaybedip Mikonos sahillerine vuran bir pelikanı ada halka besleyip iyileştirmiş. Sonrasında yeniden denizlere açılmak yerine adada kalmayı tercih eden pelikan, Mikonos’un maskotu olmuş adeta ve ada halkı Petros adını vermiş kendisine. Neredeyse 30 yıl Mikonos’ta kaldıktan sonra 80’lerde hayatını kaybeden pelikanın yerine başka pelikanlar getirilmiş ve Pelikan Petros efsanesi devam etmiş. Şu anda adada 3 tane pelikanın olduğu söyleniyor, şansınız varsa bir tanesine deniz kıyısında tesadüf edebilirsiniz.

Mikonos’ta Osmanlı etkisi

Mikonos, 19. yüzyılda başlarında başlayan ve 1821’de bağımsızlıkla sonuçlanan Yunan isyan hareketinde önemli bir yer tutmasıyla övünüyor. Mavro Matrogenidis gibi figürlere çok değer veriliyor burada. Nitekim ada, 15. yüzyıldan 19. yüzyılın ilk çeyreğine dek, neredeyse 4 yüzyıl Osmanlı hakimiyetinde kalmış. Ancak tuhaf bir şekilde adanın bugünkü halinde Osmanlı’ya ait herhangi bir iz bulabilmek pek mümkün değil. Adada hiç cami yok örneğin (Rodos’ta, Kos’ta veya Midilli’de görebiliyoruz). Veya benzer bir şekilde türbe, tekke, hamam gibi yapılara rastlayamıyoruz. Ancak muhtemeldir ki bugün beyaz boyayla örtülmüş binalardan bazıları, bir zamanlar Müslümanlara ait dini yapılar olabilir. Bizim kaldığımız otelin kapısının yanında yan yana 4-5 tane musluk vardı örneğin. Bu yapının cami avlularındaki abdest alma yerlerine çok benzediğini düşündü birlikte gittiğim arkadaşlarım, fazla itiraz edemedim açıkçası.

Mikonos’ta gece hayatı

Muhtemelen bu yazıda en çok beklenen konuyu en sona saklamış olmak bilmiyorum ne kadar doğru ama hiç anlatmayabilir de diye düşünüyorum. Zaten söyleyecek pek birşeyim yok. Birkaç kez gitme bu tip ortamlarda bulunma şansım oldu. Mikonos’ta sabahın erken saatlerine dek süren bir gece hayatı var. Daha açıkçası geceyle gündüz birbirine girmiş vaziyette. Biz Mikonos merkeze sabah 6.30 gibi indiğimizde daha mekanlardan yeni çıkan bir sürü insanla karşılaştık. Bu insanlarla birlikte sabahın köründe açık gyros (Yunanların döneri) dükkanlarında yemek yemişliğimiz var. Yani şehirde hiçbir anda sokaklar boşalmıyor, hep birilerini görüyorsunuz etrafta. Açıkçası merkezde evi olan sıradan bir vatandaş yazın bu bitmeyen gürültüde nasıl yaşayabiliyor, benim kafam almadı.

Cavo Paradiso Gece Kulübü, Mikonos, Yunanistan
Mikonos’taki DJ mekanlarında böyle atraksiyonlar ve kalabalıkla karşılaşıyorsunuz

Mikonos merkezinde binaların giriş katıyla bazen de ikinci katlarına yayılan mekanlarda akşamın ilerleyen saatlerinde insanlar gelmeye başlıyor. Ortam müzikleri çalıyor, insanlar dans ediyor, birileri geliyor birileri gidiyor sürekli.

Mikonos şehir merkezinin dışında ise çok fazla beach club ve normal gece kulüpleri bulunuyor. DJ konserleri oluyor buralarda, gece 12’ye doğru başlayan eğlence sabah 5-6’ya kadar sürüyor. Buralar doğal olarak çok gürültülü ve çok kalabalık. Bu tip mekanlarda naçizane bir gözlemim şu şekilde oldu: Mikonos’a tek gelmek veya eşinizle/sevgilinizle gelmekten ziyade kalabalık bir arkadaş grubuyla gitmek daha uygun olacaktır, burada başka tip bir eğlencenin pek bir karşılığı yok. Mekanlarda gördüğüm kadarıyla en çok bu şekilde kalabalık gelenler eğleniyormuş gibi görünüyordu. Ben bir tane normal rock müzik çalan standart bir bara bile rastlamadım mesela. Adada ya gece kulübü ya da taverna varmış gibi hissettiriyor. Ama tavernalar güzeldi, en azından taverna gibiydi, hakkını vermek lazım.

Son sözler

Yazı içinde defalarca vurguladığım gibi, Mikonos kesinlikle herkese göre bir yer değil. “Tek başıma sokaklarında kaybolayım” veya “eşimle/sevgilimle romantik anlar yaşayayım” diyebilecek şartlar pek oluşmamış burada. Ama bir arkadaş grubuyla geldiyseniz ve hareketli/gürültülü bir eğlence anlayışınız varsa Mikonos’un size göre olduğunu söyleyebilirim. Özellikle yaz aylarında gelmesi oldukça kolay olan bu adada aradığınız pek çok şeyi bulabileceksiniz.

Özetle söylemek gerekirse, gezmeye meraklı bir beyaz yakalıyım. Üniversiteyi bitirene kadar hiç yurt dışına çıkmadıysam da, sonrasında elimdeki imkanları olabildiğince kullanmaya çalışarak 40'tan fazla ülkeye gittim. Ülkeleri sokaklarında yürüyerek, bütün müzelere ve tarihi yerlere gitmeye çalışarak, az konuşarak, az yiyip içerek, çok yürüyerek, erken kalkıp erken yatarak gezmeyi severim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir