Gezi

Hırvatistan’da Bir Cennet – Plitvice Gölleri

Son güncelleme tarihi: 27 Ocak 2019

Hızlı bir şekilde gezme fırsatı bulabildiğim Hırvatistan’da gördüğüm en etkileyici yerlerin başında Plitvice Gölleri geliyor kesinlikle. 1977’de UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş bir göller dizisi burası. Müthiş doğası, ormanları, göl ve şelaleleriyle eşine az rastlanır güzellikte bir milli park, bu nedenle başta Japonlar olmak üzere çok sayıda turistin istilasına uğruyor doğal olarak.

Plitvice Gölleri (Hırvatça “Plitvička jezera” olarak geçiyor), Bosna-Hersek sınırına yakın bir bölgede. Farklı yüksekliklerdeki göller, şelalelerle bir diğerine dökülüyor, göllerin etrafı sık ormanlarla çevrili. Parkın girişi yüksekte, sonra aşağıya iniyorsunuz ve rotanıza göre başka iniş ve çıkışları var. Yükseklik değişimleri fazla denebilir. Kah gölün üstüne kurulmuş tahta platformlardan, kah göl kenarından, kah orman içi patikalardan yürüdüğünüz, 3 yerde gemiyle karşı tarafa geçme şansınızın da olduğu, saatlerce dolaşılabilecek bir doğa harikası. Gölün 2 tane girişi bulunuyor. Gölü sistematik bir şekilde dolaşabilmeniz adına farklı mesafelerde rotalar belirlenmiş. Kondisyon durumunuz ve zamanınıza göre uygun olanı seçebilirsiniz. Ama bence bunları gelmeden araştırın, ona göre uygun girişte otobüsten inersiniz. Ben en uzun yolu, yani 6-8 saatte bitirilmesi öngörülen 18 kilometrelik K parkurunu seçtim, birkaç defa yolumu şaşırıp alakasız yerlere girmeme, fazla tempo yapmamama rağmen 5.5 saatten az sürede bitirdim. Diğer rotalar genellikle göl kenarlarından gidiyor, K parkuru gölü çevreleyen ormanlara tırmanıp şelalelere tepeden bakma fırsatı veriyor. Ormanın içinde bizzat ceylan gördüm, öylesine doğal bir ortam var. Ama dediğim gibi, ancak bitirebileceğinize güveniniz varsa buraya girin, çünkü buradan giden fazla insan yok, yolu kaybederseniz yol soracak ya da takip edecek kimse bulamayabilirsiniz yani. Burayla ilgili son olarak göl kenarında yükselen sulara dikkat çekeyim. Bazı noktalarda sular patikayı yutmuş. Bu bölgelerin başlangıç noktasında “flooded trail” şeklinde uyarılar var, görevlilerin koyduğu taşlar, banklar, merdivenler sayesinde yarışma programlarındaki gibi engellerden seke seke geçiyorsunuz. Ama yetmediği yerler var, bu yüzden ayakkabınızın suya girmesini tamamen engellemek mümkün değil. Buna hazırlıklı olun, hatta ben tekrar gidecek olsam, sadece o bölümlerde giymek için yanımda sandalet götürürüm o derece. Islanmış ayakkabıyla yürümek elbette hoş bir durum değil.

Plitvice'deki büyük şelale
Plitvice’de göller arasında kayda değer yükselti farkları olduğu için bunun gibi harika şelaleler meydana gelmiş.

Burasıyla ilgili birkaç tane daha uyarım olacak gitmek isteyenlere. Öncelikle standart bir vestiyer yok girişte. Bir bagaj odasına eşyalar bırakılıyor. Odanın 1 adet anahtarı var ve bilgi bölümünden anahtarı alıp, eşyalarınızı odaya bırakıp kapıyı da kilitledikten sonra 5 dakika içinde anahtarı geri bırakıyorsunuz. Ama bana biraz güvenlik zaafiyeti var gibi geldi, anahtarı isteyen herkese veriyorlar, alakasız biri gelip çantaları karıştırıp istediğini aldıktan sonra toz olabilir. Kamera kaydı ne işe yarayacak o saatten sonra, hele turistseniz? Ben bile eşyalarımı alıp odadan çıkarken eşyalarını almaya gelen son derece normal görünümlü çiftten şüphelenmek zorunda kaldım, biz misafirleri de zor durumda bırakıyorlar. Bu nedenle mümkünse değerli eşya getirmeyin, sadece içeride taşıyabileceğiz kadarını getirin. Yanınızda en az 1.5 litrelik su olsun, kapıda ya da içeride birkaç noktada konuşlanmış istasyonlardan da su ve yiyecek içecek temin edilebiliyor gerçi. Levhaları iyi takip edin, seçtiğiniz rotanın dışına çıkarsanız zaman kaybedebilir ve yorulabilirsiniz. Aldığınız biletlerin arkasında küçük bir harita var. 20 kuna karşılığında daha kapsamlı bir harita da satılıyor. En turistik yaz ayları gelmemişken bile inanılmaz kalabalık olduğunu tekrar belirteyim. Muhtemelen fotoğraf ve özçekimden yorgun düşeceksiniz. Eğer kullanıyorsanız selfie çubuğunuzu unutmayın, telefonunuz tam şarjlı olsun.

Ve de giriş ücreti, burada yılın 3 farklı dönemi için farklı fiyat tarifeleri bulunuyor. 2017 için kış aylarında 55 Hırvatistan Kunası (yaklaşık 8 €), Nisan-Haziran ve Eylül-Ekim’de 110 kuna (yaklaşık 16 €), Temmuz-Ağustos’ta ise 180 kuna (yaklaşık 25 €) olarak belirlenmiş.

Plitvice, göller, şelaleler, orman...
Fazla birşey söylemeye gerek yok sanırım…

Plitvice’ye Nasıl Gidilir?
Plitvice Gölleri’ne Zagreb, Zadar ve Split gibi büyük şehirlerden otobüsle gidebilirsiniz. Zagreb otobüs garından tek gidiş genelde 80-85 kuna civarı tutuyor ve trafik durumuna göre 2 saat 10 dakika ile 2.5 saat arasında sürüyor. Benim aldığım gidiş dönüş bileti 135 kuna tuttu. Plitvice çok güzel, harika vesaire ama buraya otobüs bileti alırken, hele gidiş dönüş alırken dikkatli olmazsanız büyük sorunlar yaşayabilirsiniz dönüşte. Şöyle anlatayım kendi maceramı:

Sabah erken saatte Zagreb’e varır varmaz Plitvice’ye giden ilk otobüse gidiş dönüş bileti aldım, vakit kaybetmeden tüm günü oraya ayırabilmek için sizin de erken gitmenizi öneririm. Aldığım bilet de Varaždin diye bir firmadanmış hasbelkader. Plitvice’yi güzelce dolaştıktan sonra 16.30 gibi Zagreb’e giden otobüslerin durağında yerimi aldım. Saat çizelgesine göre sonuncusu 17.50’de olmak üzere 3 otobüs daha vardı kalkması gereken. İlk otobüs geldiğinde binmeye kalktım, “senin firman Varaždin, 1 saate mi gelir ne zaman gelir bilmiyoruz ama buna binemezsin” dediler. İkinci ve üçüncü otobüs de geldi, hiçbiri benimki değildi. Neyseki son otobüsün şoförü iyi İngilizce biliyordu da Varaždin’in 10 dakikaya geleceğini, gecikse de mutlaka geleceğini söyledi. Gidişi hangi firmadan aldıysanız dönüşte de o firmaya binmek durumunda olduğum aklıma bile gelmemişti bilet alırken, halbuki bu gayet normal bir durum. Bekleyenlerin çoğu da hangi firmanın ne zaman geleceğinden pek emin değildiler, bu yüzden benim kadar bekleyenler de oldu. Siz gidiş geliş saatlerini geldiğiniz firmaya göre ayarlamayı unutmayın. Genel kalkış programına bakıp ‘şu saatte dönebilirim’ demeyin, her saat başka bir firmaya ait. Hatta bana sorarsanız gidiş dönüş bileti almayın, tek tek alın. Gelen herhangi birinde yer varsa -ki birinde olmasa diğerinde kesin olur- para verip binin. En fazla 35 kuna (5€) fazladan vermiş olursunuz. Gidiş dönüş alacaksanız da sadece buraya çalışan otobüsleri olan Autopromet, Autoherc, Croatia Bus gibi firmaları tercih edin mümkünse.

Bizim otobüs gelene dek ömrümden ömür gitti desem yeridir. Durakta kalan 4-5 kişiyle gergin dakikalar geçirdik ve otobüsümüz 18.10 gibi ancak gelebildi. Artık nasıl geç kalmışlarsa muavin bizi resmen içeri kışkışlayarak aldı, bagajı açacak zamanı olmadığından benim hayvani çantamı içeri sokmama göz yumdu, normal şartlarda kesinlikle almaz, 8 kuna bagaj parası keserdi. Özetle gidiş dönüş fikri güzel ama benim gibi şehirlerarası çalışan bir firmaya denk geldiyseniz belirsiz bir zamana dek korkuyla bekleyebilirsiniz (otobüs Split’ten geliyormuş nitekim). Mesela Ankara’dan İstanbul’a gitmek için hasbelkader Tokat veya Kayseri firmasından bilet almış turistler varsa, onları çok iyi anladım bu vesileyle.

Plitvice'den bir başka göl manzarası
Bir başka muazzam manzara Plitvice’den…

Yine de çektiğiniz bütün yorgunluğa değecek kadar harika bir yerden bahsettiğimi umarım bu satırlarda biraz olsun anlatabilmişimdir. Dubrovnik süper turistik, keza tüm Dalmaçya kıyıları öyle, ama yolunuz Hırvatistan’a düşerse Plitvice’yi rotanıza muhakkak ekleyin derim.

İletişim

Bu yazıyla ve diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuzu, yazıların altına yorum yaparak bana iletebilirsiniz.

Özetle söylemek gerekirse, gezmeye meraklı bir beyaz yakalıyım. Üniversiteyi bitirene kadar hiç yurt dışına çıkmadıysam da, sonrasında elimdeki imkanları olabildiğince kullanmaya çalışarak 40'tan fazla ülkeye gittim. Ülkeleri sokaklarında yürüyerek, bütün müzelere ve tarihi yerlere gitmeye çalışarak, az konuşarak, az yiyip içerek, çok yürüyerek, erken kalkıp erken yatarak gezmeyi severim.

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir