Luxor’da gezilecek yerler
Son güncelleme tarihi: 30 Mayıs 2023
Luxor veya El Uksur, Bence Mısır’ın en gösterişli turistik yerleri arasında ilk 10’a girer diyebileceğim en az 2 muhteşem yere ev sahipliği yapan, akıl almaz tarihi alanların bulunduğu müthiş bir şehir bence. Hatta çok da geniş bir alana yayılmamış bu şehir, kilometrekare başına en çok müze, tapınak, antik Mısır eseri bulunan yer bile denebilir.
Luxor’un bene en ilgi çekici yanlarından bir tanesi, genel Antik Mısır yapılaşmasını çok net bir şekilde göstermesidir diyebilirim. Nitekim yerleşim birimleri ve tapınaklar Nil’in doğusunda yer alırken, Nil’in batısında devasa nekropollerin, Krallar Vadisi ve Kraliçeler Vadisi gibi acayip mezarlıkların, Deir el Bahari‘nin yer aldığını göreceksiniz. Yani yaşayanların doğuda, ölülerin batıda yer aldığı sembolik planlama, Luxor’da fazlasıyla net bir şekilde hissediliyor.
Yukarı Nil’in en kadim şehirlerinden olan Luxor’un Waset veya Thebes olarak bilindiği zamanlardan kalma göz kamaştırıcı eserleri var. 2 gün boyunca dolu dolu zaman geçirebileceğinizi garanti edebilirim burada.
Luxor’a nasıl gidilir?
Luxor, Nil havzasında, Aswan kadar olmasa da ülkenin güneyinde kalan bir konumda bulunuyor. An itibariyle Türkiye’den Luksor Uluslararası Havaalanına direkt bir sefer bulunmuyor, ancak hem Mısır içinden hem de dışından çeşitli seferler yapılıyor. Mısır içinden hem uçakla, hem trenle, hem de otobüsle ulaşım sağlanabiliyor.
Luxor’un trenle Kahire‘den 12 saat, Aswan‘dan 3 saat mesafede olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca Go Bus gibi otobüs firmalarıyla da Luxor’a gelinebiliyor. Kızıl Deniz kıyısındaki – ve Türkiye’den direkt uçuşla gelinebilen – Hurghada‘dan 4 saatlik bir otobüs yolculuğuyla buraya gelinebiliyor. Dolayısıyla Luxor’a gelebilmek için çeşitli yöntemler bulunduğunu söyleyebiliriz.
Luxor’da gezilecek yerler
Luxor yukarıda belirttiğim gibi küçük bir yer olsa da çok çok fazla görülecek yeri olan bir şehir, sayısız müthiş tapınağa sahip devasa bir açık hava müzesi diyebiliriz. Bu nedenle çok sayıda görülecek yer var burada. Not: vereceğim fiyatlar 2022 Aralık itibariyle geçerlidir. O sırada 1 Mısır pound’u yaklaşık 80 kuruşa, 1 Amerikan doları ise 25 pound’a eşitti.
Luxor, diğer birçok Mısır şehri gibi Nil Nehri’nin doğusuna kurulmuş. Krallar Vadisi gibi nekropoller ise nehrin daha az yerleşim bulunan Batı yakasında yer alıyor ki bu da Antik Mısır inancında ölümle özdeşleştirilen güneşin batışıyla ilişkili bir konu. Mısır’daki pek çok yerde, Ölüler Kitabı’nda tasvir edilen şekilde ölünün Ölüler Diyarı’na gidişi bir teknede sembolize ediliyor. Nil Nehri’nin doğusundan batısına geçiş, bir anlamda yaşamdan ölüme geçiş gibi düşünülüyor (Kahire’deki Piramitler de nehrin batısında yer alıyor örneğin).
Dolayısıyla muhtemelen kaldığınız yer nehrin doğusunda kalacak. Luxor’un en görülesi yerlerinden Krallar Vadisi, Kraliçeler Vadisi, Hatşepsut Tapınağı, Medinet Habu ve daha birçok harika antik kalıntı ise nehrin batısında yer alıyor. Luxor’un merkezinde bir köprü olmadığı için nehir kenarında bekleyen teknelere binerek karşıya geçmeniz gerekecek bu nedenle. Luxor Müzesi’nin çevresinde çok sayıda tekne bekliyor, yol üzerinde ise tekne sahipleri sizi ikna edebilmek için peşinize takılacaktır. Artık biriyle konuşup fit olmak size kalmış.
Eğer erken bir saatte geçecekseniz muhtemelen tek başınıza geçmeniz gerekeceği için kaptanlar biraz kazıkçı davranabilir. Gün içinde tekneler biraz daha dolu olduğundan belki daha ucuza bulabilirsiniz, ben iki kere bindiğim bu teknelere 30’ar Mısır pound’u ödedim. Yani rayiç bedel bu civarda olabilir diye tahmin ediyorum. Ancak pazarlıkla belki biraz daha ucuzlatmak mümkün olabilir, bilemiyorum. Sadece 5 dakika sürecek bir yolculuk için biraz pahalı olsa da başka seçenek olmadığı için bu paraları vermek durumunda kalacaksınız.
Krallar Vadisi
Mısır’da arkeologların ilgisine en çok mazhar olmuş yer Krallar Vadisi’dir denebilir. Hatta 20. yüzyılın en büyük arkeolojik keşifleri arasında, Tutankamun’un mezarının keşfi en tepelerde yer alır. Nitekim çocuk firavun Tutankamun’un mezarından, başta Tutankamun’un altın cenaze maskesi olmak üzere inanılmaz kıymetli eserler çıkarılmış, bunlar da Kahire’deki Mısır Müzesi’nde sergileniyor. Tutankamun’un genç yaşta ölmesi, mezarı keşfeden Howard Carter’ın ekibinden bazı kişilerin beklenmedik şekilde hayatını kaybetmesinin bir lanetten kaynaklandığı gibi inanışlar, burayı iyice mistik bir hale getirmiş olmalı.
İşte bu Tutankamun’un mezarı ve daha başka birçok firavunun mezarı Luxor’daki Krallar Vadisi’nde (Valley of the Kings) bulunuyor. Çölün ortasındaki tepelerin içlerine yapılmış bu mezarlar bin yıllar içinde mezar soyguncuları tarafından talan edilmiş olsalar da duvarlarındaki göz kamaştırıcı işlemeler halen bizleri hayretlere düşürecek seviyede. Luxor’da Karnak ile birlikte en görülesi yerlerin zirvesinde yer alıyor.
Krallar Vadisi’ne gidiş
Eğer Luxor’a bir turla gelmediyseniz nehrin batısındaki turistik yerlere gidiş ayarlamalarını sizin yapmanız gerekecek. Krallar Vadisi’ne giderken ise bir taksi tutmanız zorunlu desem abartmış olmam. Ben nehri geçtikten sonra biraz direnip yürümeyi denedim, ancak ciddi zaman kaybı yaratacağı için bir noktada vazgeçmek zorunda kaldım. Size tavsiyem, ya tekneden inip yola çıktığınızda bulduğunuz ilk taksiye binmeniz, ya da sizi Krallar Vadisi yol ayrımına kadar götüren dolmuşu tercih etmeniz olacak. Ancak yol ayrımından sonra dağların içine doğru yükselerek ilerleyen yaklaşık 3 kilometrelik kısım için yol ayrımında taksi bulmak çok zor. Ben bu nedenle yürürken yanıma yanaşan bir motorsiklete bindim. 30 pound ödedim bu yolculuk için, itiraf etmeliyim ki bu müthiş vadiden motorla geçmek oldukça ilginç bir deneyimdi. Ancak hızlı olabilmek adına siz baştan bir taksi bulun derim. 15-20 dakika içinde nehir kenarından Krallar Vadisi’nin kapısına ulaşabilirsiniz.
Krallar Vadisi’ne giriş ücreti
Krallar Vadisi’ne giriş ücreti 260 pound. Bu biletle 3 tane mezara girebiliyorsunuz. Krallar Vadisi’nde aynı anda 8-9 tane mezara giriş yapılabiliyor ve bunlardan hangi 3 tanesini seçeceğinize siz karar veriyorsunuz. O sırada hangi 8-9 mezarın açık olduğunu girişte bulunan kağıtlardan öğrenebilirsiniz. Genelde bazıları sürekli açık, ancak bazıları arada bakıma girip başka mezarlarla değiştiriliyor.
Ancak buranın en bilinen yeri olan Tutankamun’un mezarına girebilmek için ekstra 300 pound (12 dolar), aşırı derecede iyi korunmuş görkemli 1. Seti’nin mezarı için ise 1000 EGP (40 dolar) daha ödemeniz gerekiyor. Bunun haricinde 5. ve 6. Ramses’in mezarına giriş için ekstra 100 pound isteniyor. Ben standart giriş biletinin yanında Ramses V ve VI’nın mezarına girmeyi tercih ettim, dolayısıyla 360 pound ödedim, toplam 3+1 mezara girdim. Size tavsiyem, buraya gelecekseniz önceden araştırma yapmanız yönünde olacak, nitekim 3 hakkınızı en verimli şekilde kullanmak için mezarları gelmeden önce biraz bilmenizde fayda var. Ben Tutankamun’un mezarından çıkarılan muhteşem eserleri Kahire’de Mısır Müzesi’nde zaten görmüş olduğum için ekstra para ödemek istemedim ama ödesem de pişman olmazdım herhalde.
Ek olarak şunu da belirteyim, bilet gişelerinin olduğu yerden mezarların başladığı noktaya birkaç yüz metre hafif yokuşlu bir yol var. Bu yolu yürüyerek gayet rahatlıkla çıkabilirsiniz, ancak arzu ederseniz 10 pound’luk ek bir bilet alıp golf arabası görünümlü etrafı açık arabalardan birine binip 1-2 dakika içinde girişe varabilirsiniz.
Krallar Vadisi mezarları
Aslında bu vadide onlarca mezar keşfedilmiş olsa da bunların sınırlı sayıda olanı doğru düzgün bir şekilde kazılıp ziyarete açık hale getirilmiş. Dediğim gibi aynı anda 8-9 tanesi ziyarete açık durumda oluyor. Bu mezarlar yıllar içinde mezar soyguncuları tarafından soyulup soğana çevrilmiş olsa da Tutankamun gibi bazıları da çok iyi korunmuş ve içerisinde bulunabilmiş eserler genelde Kahire’ye nakledilmiş. Yükte hafif pahada ağır şeyler çoğunlukla çalınmış olsa da, bazı mezarlar Kıptiler tarafından kilise gibi kullanılıp duvarlarına aziz resimleri ve Kıptice yazılar kazınmış olsa da orijinal duvar kabartmaları ve boyalar o kadar güzel korunmuş ki hayretler içinde kalacaksınız.
Mezarlar, Kings Valley ifadesini temsilen KV kısaltmasıyla numaralanmış. Siz de gitmek istediğiniz mezarları bu numaralar vasıtasıyla takip edebilirsiniz. Ben de gittiğim mezarların KV numarasını vereceğim. Bunun dışında mezarlara genelde yer seviyesinin birkaç metre altına altına inen düz geçitler vasıtasıyla inilebildiğini, bu geçitlerin etrafında muhteşem duvar işlemeleri bulunduğunu, en sonunda ise bir lahtin yer aldığı, yine çok zengin işlemelerin yer aldığı mezar odasına bu yolu geçtikten sonra ulaştığınızı söyleyebilirim. Mezarların girişinde yerel görevliler bulunuyor, bunlar elinizdeki bileti zımbalayarak kaç tane mezara girdiğinizin kaydını tutuyor.
Ben girişi geçtikten sonra herhangi bir mezara girmeden en yukarıya dek yürüdüm önce. Kompleksin en üstünde bulunan KV14 numaralı Tausert/Setnakht‘ın mezarıyla başladım. En tercih edilenler arasında olmasa da inanılmaz güzel renkli duvar işlemeleri olan, özellikle renklerin çok iyi korunduğu bir mezar olduğunu söyleyebilirim.
KV 11 numaralı mezar 3. Ramses’e ait. 188 metrelik uzunluğuyla vadinin en büyük mezarlarından biri olan Ramses’in mezarında dekoratif açıdan farklı ve zengin çalışmalar bulunuyor. Burası turistlerin en çok tercih ettiği yerler arasında başı çekiyor.
3 girişlik hakkımın sonuncusunu KV2 numaralı 4. Ramses’te kullandım. Bu mezarda da diğerlerinden farklı detay, giriş kısmında Kıptice yazılmış yazıların bulunmasıydı. Mezarın farklı yerlerinde Kıptice yazılar olsa da giriş kısmındaki yazılar çok belirgin. Bunun dışında yine mezarın içinde özellikle renk anlamında çok çeşitli işlemeler görmek mümkün.
100 EGP ekstra ücretle girdiğim Ramses V ve VI’nın mezarı da (KV9) özellikle mezar odasındaki işlemeleri ve 6. Ramses’in lahtinin büyük ölçüde korunarak günümüze gelmesiyle dikkatimi çekti. Mezar odasındaki tavan işlemeleri de inanılmaz güzeldi. Başka Mısır tapınaklarında gördüğüm yıldız sembolleri ve koyu mavi renkli figür ve hiyeroglif anlatımları da harikaydı.
Mezarlarda genel olarak müthiş detaylı ve renkli işlemeler bulunuyor. Gerek dini ve sembolik figürler, gerekse gündelik hayattan sahneler, özellikle mezar odalarının tavanlarındaki minicik detaylar insanı gerçekten büyülüyor. Bu tip binlerce harikanın bulunduğu Krallar Vadisi, Mısır’ın en görülesi yerleri arasında çok rahat ilk 5’e girer. Sadece burası bile uğraşıp Luxor’a gelmeniz için yeterli sebep oluşturur diye düşünüyorum.
Karnak Tapınağı
Antik Mısır’ın ne kadar ileri bir uygarlık olduğuna inanmıyorsanız Karnak’a gelin diyebilirim rahatlıkla. Burayı gördükten sonra düşünceleriniz muhakkak değişecektir.
Karnak Tapınağı, dünyanın en büyük tapınaklarından biri olarak biliniyor, çünkü sadece bir firavunun yaptığı değil, ondan sonra gelen birçoğunun inşa ettirdiği farklı tapınaklarıyla giderek büyüyüp genişlemiş çok büyük bir tapınaklar kompleksi. Bir anlamda Mısır tarihinin her aşamasının kanlı canlı kanıtları gibi de düşünülebilir. Adeta Efes’i hatırlattı bana ki orada da hem antik Yunan hem de Roma-Bizans döneminden kalma bölümlerin olduğunu söylemek gerekir. Dünyanın en büyük antik, açık hava tapınağı olarak da adlandırılan burayı hakkıyla gezebilmek için en azından 2 saat ayırmak gerektiğini düşünüyorum.
İlk tapınaklar günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce yapılmış buraya. Bunların büyük kısmı zaman içinde sökülüp diğer tapınakların yapımında kullanılmış veya tamamen yok olmuş. Giriş kısmındaki koç başlı sfenksler -ki kendileri tapınağın farklı bölümlerinde yeniden karşınıza çıkacak- sizi karşıladıktan sonra yine bu sfenkslerin, ayrıca 2. Seti tapınağı ve diğer bölümlere açılan girişlerin bulunduğu bir avluya giriliyor. Avludan dümdüz devam ettiğinizde ise, Karnak’ın belki de en bilinen yeri olan Büyük Hipostil Salonuna (Great Hypostyle Hall) geçiliyor. 134 tane devasa papirüs sütununun yer aldığı bu koridor kesinlikle hayatınızda göreceğiniz en görkemli şeyler arasına girecektir anında.
Bu sütunların üzerindeki işlemelerin detayları, renkleri, Mısır’daki diğer bazı tapınaklardan görebileceğiniz türden olsa da neredeyse tamamının uzunluğunun 10 metre oluşu, insanı haşmeti karşısında hayrete düşürecek cinsten. Turistlerin ziyareti sürerken görevlilerin iskelelerin üzerinde sütunları nasıl temizlediklerini görme imkanım oldu. Her haliyle hayatta göreceğiniz en müthiş şeyler arasına hipostil salonu rahatlıkla girer. Her sütunda hayret verici detaylar var, hepsini görmek isteseniz saatlerce yukarılara bakmanız gerekir. En içteki 12 sütunun yüksekliği 20 metreyi geçiyor.
Hipostil Salonu dışında 28 metrelik obelisk, Akhmenou Tapınağı, Luxor Tapınağı’na kadar uzanıp giden Sfenksli cadde, gözlerden uzak bir bölgede bulunsa da harika kabartmaları olan Khonsu ve özellikle Opet tapınaklarını da anmak isterim. Ama Karnak’ta sayılamayacak kadar çok görülesi eser var, her yanda görkemli eserler veya göz kamaştırıcı küçük detaylar bulunuyor. Dolayısıyla burayı aceleye getirmeyin.
Tanrıça Mut anısına yaptırılan bölüm, kompleks içinde göreceğiniz bir göletin etrafına inşa edilmiş, ancak burası ziyarete açık değil. Ziyarete açık olmayan başka bölümler de mevcut. Aslına bakarsanız bu tapınak komplekslerinin halka açık kısmı sadece Amun-Ra’ya adanmış bölüm. Kalan yerler ziyaretçilere açık değil, bir kısmı da zaten yukarıda dediğim gibi yıllar içinde sökülüp başka tapınakların inşasında kullanılmış.
Karnak’ın bir diğer ilginç yeri de Sfenksler Caddesi de denilen kısım. Her iki tarafında koç, koç başlı aslan veya insan başlı aslan sfenkslerinin olduğu bu cadde, direkt olarak Karnak Tapınağı’yla şehir merkezindeki birazdan anlatacağım Luxor Tapınağı’nı direkt olarak bağlıyor. Şehir sağa sola yayılmış, hatta köprüler vasıtasıyla üstte bile kendini gösterirken bu bulvar binlerce yıl öncesinden günümüze varlığını sürdürüyor. Zaten buranın keşfi de ancak 20. yüzyılın ortalarına kadar gidiyor.
Karnak’a gelmişken mutlaka görülmesi gereken bir diğer yer ise, pek kalabalık olmayan ancak bence değeri büyük açık hava müzesi kısmı. Nitekim yukarıda bahsettiğim sökülmüş tapınakların aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmiş hallerini görebilmek mümkün. Bu eserlerin bir zamanlar neye benzedikleri hakkında fikir edinmek için güzel bir imkan.
Karnak, Luxor şehir merkezinde 3 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Tren istasyonunun önündeki bir duraktan geçen bir dolmuşa binip Karnak dediğinizde şoför size gel der muhtemelen. En fazla 5 pound vereceğiniz dolmuş sayesinde 10 dakika içinde şehrin kargaşasından çıkıp tapınağın kapısına gelebiliyorsunuz. Yürüyerek de gelebilmeniz gayet mümkün. Giriş ücreti 220 EGP.
Luxor Tapınağı
Luxor’un doğusundaki en önemli ziyaret noktalarından biri de Luxor Tapınağı. Farklı firavunların katkılarıyla tamamlanmış olan tapınak, esasen 3. Amenhotep ve 2. Ramses tarafından inşa edilmiş. Günümüze kadar gelebilmiş bölümlerinde bu iki firavunun inşa ettikleri görülebiliyor daha çok.
Tapınağın giriş bölümünde 6 büyük firavun heykeli ile 2 devasa obelisk bulunuyormuş. Bu obelisklerden bir tanesi, Mehmet Ali Paşa tarafında 1833’te Fransa’ya hediye edilmiş ve günümüzde Paris’in en önemli meydanlarından Concorde Meydanı’nda bulunuyor. Günümüzde restore edilen diğer heykellerle birlikte bütün Ramses heykelleri tapınağın girişini süslüyor. İçeride tıpkı Karnak’takini hatırlatan hipostil koridorları bulunuyor, yani devasa papirüs sütunların oluşturduğu avlular bulunuyor. Tapınağın iç kısımlarında sayısız detaylı kabartma ve heykeller bulunuyor. Bence en ilginç heykel bu tapınağa da katkıları olmuş olan çocuk firavun Tutankamun ile eşi Ankhesenamun’u yanyana gösteren heykel diyebilirim.
Bu tapınak şehrin o kadar içinde ki, bir zamanlar bir Kıpti Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş olan Ebu El Hajjaj Camii ile yan yana. Cami, tapınağın temelleri üzerinde, duvarlarına bitişik olarak MS 7. yüzyılda yapılmış ve hala kullanımda. Camiyi sırtlayan sütunlarda antik Mısır’a ait kabartmaların bulunması oldukça ilginç bir görüntü oluşturuyor. Zaten tapınağın arka kısmında yer alan bir tapınağın Roma döneminde kiliseye çevrildiği biliniyor. Buradaki sunak bölümünde yer alan boyalı Kıpti işlemeleri ve buraya bir kilise görünümü katmış. Tapınak içinde Roma kitabeleri ve Büyük İskender ve diğer Roma imparatorlarının elinin değdiği bölümler de bulunmakta.
Yukarıda belirttiğim gibi Karnak Tağınağı’na yaklaşık 3 kilometrelik Sfenks Bulvarı’yla bağlanan tapınağa Luxor Tapınağı’na giriş 180 EGP.
Luxor Müzesi
Luxor’a gelmişken sadece açık hava müzelerini değil, bölgede keşfedilmiş nadide eserlerin sergilendiği Luxor Müzesi’ni de mutlaka görün.
Müzede bölgede gün yüzüne çıkarılmış çok sayıda değerli heykel sergileniyor. Luxor civarındaki keşiflerin büyük kısmı Kahire’deki müzelere taşınmış olsa da Luxor Müzesi’nde de çok sayıda göz kamaştırıcı eser sergileniyor. Örneğin Luxor Tapınağı’nı yapan firavunlardan 3. Amenhotep’in 2 dev büstü bu müzede sergileniyor. 3. Thutmose ve 1. Seti’nin heykelleri de oldukça göz kamaştırıcıydı. Müzede ayrıca Kahire’deki Mısır Medeniyetleri Müzesi’ne götürülmemiş birkaç firavun mumyası da görülebiliyor.
Mısır’da gördüğüm diğer yerlerden farklı olarak, burada keşfedilen mezarlardan toplanan eşyaların yığınla sergilendiği bir bölüm bulunuyordu. Ölülere öbür dünyada hizmet etmeleri için yapılıp konmuş küçük figürinler olan uşaptilerin yüzlercesini bir arada görmek ilginçti. Bunun haricinde klasik Mısır mimarisine oldukça zıt görünümleri olan Akhenaton ve 4. Amenhotep heykelleri çok enteresandı bu bakımdan.
Müzenin alt katında, zamanında Luxor Tapınağı’nın altındaki gizli bir bölmede yer alan ve 1989’da çıkarılan görkemli heykellerin bulunduğu bir oda daha bulunuyor. Yine 3. Amonhatep’in, Sfenks şeklinde Tutankamun’un, şahin şeklinde Horus’un büyük heykellerini burada görebilirsiniz.
Nil’in hemen kenarına inşa edilmiş Luxor Müzesi’nin giriş ücreti 140 EGP. Burayı hem gündüz hem de gece görmenizi tavsiye ederim, nitekim burası akşamları projektörlerle aydınlatılıyor ve oldukça güzel görüntüler ortaya çıkıyor.
Hatşepsut Tapınağı (Deir el-Bahari)
Luxor’un Deir el-Bahari (Kuzey Manastırı) adlı bölgesi, Luxor’un batısındaki en görkemli tapınak komplekslerinden kadın firavun Hatşepsut’un ölümü için yaptırdığı tapınağa (mortuary temple) ev sahipliği yapıyor. Burası M.Ö. 1500 civarlarında yapılmış.
Hatşepsut Tapınağı ve genel olarak Deir el-Bahari denilen bölge, hayatınızda kolay göremeyeceğiniz türden bir coğrafi ortama kurulmuş. Çölün ortasındaki düz ve dik kayalık tepelerin bir kısmının oyulmasıyla bu görkemli tapınak kompleksi inşa edilmiş, hem karşıdan, hem yukarıdan muhteşem bir manzarası var.
Tapınağa ulaşan geniş yollara geldiğinizde, yolun sağında ve solunda 2 ağaç göreceksiniz. Aslında bu ağaçlardan geriye sadece küçük birer kütük kalmış olsa da bu ağaçları Hatşepsut’un diktirdiğine inanılıyor. Zaten Hatşepsut’un 22 yıllık iktidarında ülkenin son derece müreffeh bir dönemden geçtiği düşünülüyor. Hatta bu başarılı kadını kıskanan sonraki firavunların, Hatşepsut’un mirasını bilinçli bir şekilde tahrip ettiği, onun başarılarını başkalarına atfetmek için bilinçli bir çalışma yürütüldüğü düşünülüyor.
Giriş bölümünde Hatşepsut’un sfenkslerini geçtikten sonra 2 kat daha çıkıyorsunuz. Bu çok katlı görkemli tapınak genel olarak Hatşepsut’un hayatına ve başardıklarına odaklanıyor. Tapınağın en üst katına giden merdivenleri çıktığınızda, Hatşepsut’un Osiris pozisyonunda durduğu dev heykelleri geçip iç avluya giriliyor. Hatşepsut ve babasının ölümüne adanan, adakların konulduğu bölüm bulunuyor sağda. Düz ilerlediğinizde ise Hatşepsut’un büyük saygı gösterdiği tanrı Amun’a adanan bölüm yer alıyor. Burası tapınağın belki de en renkli, en güzel korunmuş ve göz kamaştırıcı işlemelerinin bulunduğu kısım. Koyu renkli tavanlarına da dikkatinizi çekmek isterim.
Bir alt katta bulunun kısım ise sütunlu bir yapıda ve bu koridorlarda hem duvar hem de sütunlardaki işlemeler harika. Gündelik hayat görüntülerinin yer aldığı, hayvan figürlerine daha çok yer verilen bir kısım olması sebebiyle bana Ebu Simbel‘deki Nefertari Tapınağı’nı hatırlattı. Ağaç figürlerinin işlendiği ve yeşil renklerin hala kısmen korunabildiği kısımlar, Hatşepsut’un ülkeyi ne kadar ihya ettiğinin bir göstergesi olarak düşünülebilir belki. Hathor’a adanan bölümde de zaten tıpkı Nefertari’nin tapınağında olduğu gibi Hathor’un inek şeklinde resmedildiği işlemeleri görebiliyorsunuz.
Hatşepsut’un mezarı KV20 koduyla bilinen mezar aslında, ancak Krallar Vadisi’nden geçiş yok. Bu mezarın Krallar Vadisindeki ilk mezar olduğu düşünülüyor ve orijinal olarak Hatşepsut’un babası I. Thutmose’ye aitmiş. Hatşepsut burayı kendisinin de gömüleceği şekilde yeniden tasarlamış. Diğer kral mezarlarından farklı olarak düz değil, saat yönünde dairesel bir şekilde dönen koridorlar vasıtasıyla ulaşılabiliyormuş ve 1903’te Howard Carter tarafından keşfedilmiş. Tapınak içinden de geçiş yok, nitekim keşfedilmesinden sonra yıllar içinde çeşitli çökmeler nedeniyle artık mezar odasına erişim imkansız hale gelmiş. Zaten Hatşepsut’un mumyası resmi olarak bulunabilmiş değil, yıllar sonra bulunan bazı mumyaların ona ait olduğu düşünülse de %100 kanıt bulunabilmiş değil.
Hatşepsut Tapınağı’na giriş ücreti 160 EGP. Bilet gişelerinden tapınak kompleksinin kapısına 500 metre kadar bir yol var, yine Krallar Vadisi’ndeki gibi golf arabalarına binebilir veya yürüyebilirsiniz ki yürümenizi tavsiye ederim, yol düz zaten. Buraya gelmek için Krallar Vadisi’nden 30 pound’a taksi tutabilir, veya direkt tekneyle Luxor’un batı yakasına geçtikten sonra taksi tutabilir veya dolmuştan yol ayrımında inip 1 km kadar yürüme yolunu seçebilirsiniz.
Bu arada Luxor’da tıpkı Kapadokya’daki gibi günün ilk ışıklarıyla balonlar kaldırılıyor. Bu sayede Hatşepsut Tapınağı ve Luxor’un batı yakasının önemli yerlerini yukarıdan görebilmeniz mümkün olabiliyor. Bunu da bir not olarak düşmüş olayım.
Medinet Habu
Luxor’un batı yakasındaki yerleşim birimlerinin içinde kalmış olsa da Medinet Habu kesinlikle bu bölgede göreceğiniz en görkemli tapınaklardan biri. Karnak, Luxor Tapınağı, Hatşepsut Tapınağı veya Krallar Vadisi’nin gölgesinde kalmış olması burasının değerini kesinlikle düşürmemeli.
Gayet güzel korunmuş yüksek duvarlarıyla haşmetini hemen hissettiren Medinet Habu’da da Luxor Tapınağı’na benzer bir şekilde düz bir doğrultuda ilerleyip sağ ve solunuzda kalan bölümlere dikkat ederek gezmeniz iyi olur. Zaten girişteki ilk duvarda bile harika detayları bulunan savaş betimlemeleri bulunuyor. İç bölümde ise papirüs sütunları ile Osiris duruşlu 3. Ramses sütunları yer alıyor. Tapınağın da zaten 3. Ramses zamanında yapıldığı ve bu firavunun ölüm tapınağı olduğu düşünülüyor. Luxor’daki diğer birçok yapı gibi I. Thutmose ve Hatşepsut zamanlarında yapılmış olsa da tapınakta en eski eserler M.Ö. 2000’lere kadar gidiyor. Dediğim gibi, burada duvar ve sütunlara dikkatli bakın. Akıl almaz detaylar bulacaksınız. Ben özellikle siyah renklerinin korunduğu Horus işlemelerine bayıldım.
Tapınak içinde birçok hayranlık uyandırıcı duvar işlemesi ve sütun yer alıyor. Sizlere tavsiyem şu olur, sadece surlarla çevrili asıl tapınak kısmını değil, buranın etrafında yer alan küçük tapınak ve oda hissiyatı yaratan bölümleri de görmeniz yönünde olur.
Medinet Habu Tapınağına giriş ücreti 100 EGP.
Kraliçeler Vadisi
Tıpkı Krallar Vadisi gibi Kraliçeler Vadisi de yüksek kayaların içine oyulmuş mezarlardan oluşan bir açık hava müzesi niteliğinde. Ancak Krallar Vadisi kadar büyük değil, o kadar fazla sayıda mezar da yok. Eğer Nefertari’nin mezarına girmeyecekseniz burayı pas geçebilirsiniz, ancak ben yine de gittim ve kesinlikle pişman olmadım.
Adından da anlaşılacağı gibi firavun eşi olan kraliçelerin gömüldüğü bu kompleks Burada QV55 numaralı Amen Khopshef’in (Amun-her-khepeshef) mezarı var. Amen Khopshef aslında bir kraliçe değil, 15 yaşında ölmüş, 3. Ramses’in oğlu. Ancak mezar odası çok iyi korunduğu için ziyaret edilebilen yerlerden bir tanesi. Bu küçük mezarda işlemelerin renkleri çok iyi korunmuş. Bir de antik dönemde bulunmuş bir fetüsün iskeleti de burada bulunuyor.
Ziyaret edilebilen bir diğer mezar ise QV52 koduyla Titi‘ye ait. Yine 3. Ramses’in hem kız kardeşi, hem de eşi olan Titi’nin mezarında da güzel detaylar var ama açıkçası Krallar Vadisi’ndeki mezarlardan sonra biraz sönük kaldığını itiraf etmeliyim.
Burada son olarak Kha Em Wast’ın (Khaemwaset) QV44 numaralı mezarına girdim. 3. Ramses’in bir başka oğlu olan Kha Em Wast’ın mezarında yine renkleri çok iyi korunmuş işlemeleri görebilirsiniz.
Kraliçeler Vadisi’ne giriş ücreti 100 EGP. Ben gitmedim ancak Nefertari’nin muhteşem mezar odasında girmek isterseniz 1400 EGP (yaklaşık 55 dolar) daha ödemeniz gerekir ki normalde bu paraya değdiğini düşündürecek kadar harika renkli işlemelerin olduğu restore edilmiş mezar odasına da girebilirsiniz. Mezara aynı anda 10’dan fazla insanın girmesine izin verilmiyor, öylesine iyi korunmuş bir yer.
Mumyalama Müzesi
Luxor Müzesi’nin hemen karşısında diyebileceğim bir noktada, nehrin kenarında bulunan Mumya Müzesi de küçük ama meraklıları için görülesi bir yer denebilir. İçeride pek fazla insan mumyası yok belki, ancak mumyalama işleminin fiziksel detayları ve sembolik anlamlarına yönelik birçok bilgi veriliyor. Cenaze töreni detayları da resimlerle gösteriliyor. İçeride bulunan yüksek rütbeli bir din adamı ve komutan olan Maseharti’nin mumyası oldukça iyi korunmuş. Hatta müze görevlisi abi benim Türkiye’den geldiğimi öğrenince bana çok yakın davrandı ve mumyanın etrafındaki şeridi benim için kaldırarak oldukça parlak renkli tabutu yakından görüp fotoğraf çekmemi de sağladı.
Mumyalama sürecinde ölülerin iç organları alınıp Horus’un 4 oğlunu simgeleyen 4 değişik kafa figürünün bulunduğu çömleklerin (canopic jar) içinde saklanırmış. Babun başlı Hapi’de iç organlar, çakal başlı Duamutef’te mide, insan başlı Imseti’de karaciğer, şahin başlı Qebehsenuef’te ise bağırsaklar konurmuş ve bunların her biri farklı tanrılar tarafından korunurmuş. Müzede bu çömleklerin örnekleri bulunuyor. Ek bilgi olarak kalbin vücutta bırakıldığını, çıkan organların yerinin çeşitli formülleri olan reçinelerle doldurulup kalan vücudun bandajlanarak ölüm sonrası dünyasına hazırlandığını da belirtebilirim. Ölüm, cenaze ve mumyalama tanrısı olarak bilinen çakal kafalı Anubis, birçok çizimde karşınıza çıkacaktır.
Müzede ayrıca koç, babun, kaz, aynak kuşu ve bence en ilginçleri olan balık ve timsah mumyaları bulunuyor. Müzede ayrıca mumyalama işlemlerinde kullanılan alet edevat da sergileniyor.
Mumyalama Müzesi’ne giriş ücreti 100 EGP.
Diğer yerler
Luxor’da özellikle nehrin batı yakasında sayısız antik tapınak ve kalıntı ziyaretçilerini bekliyor. Bunların arasında maalesef görme imkanı bulamadığım Tombs of the Nobles ve Deir el-Medina‘yı muhakkak anmak isterim. Bunların haricinde 2 devasa Memnon heykeli, 1. Seti Tapınağı, Ramesseum, Tutankamun’un mezarını keşfeden İngiliz arkeolog Howard Carter’ın kazı süresince kaldığı müzeye çevrilmiş evi ve daha birçok irili ufaklı kalıntı sizleri bekliyor.
Bu yerler içinde 2 tanesini biraz daha ayrıntılı olarak anlatmak isterim. Birincisi, Hatşepsut Tapınağı’na bakan çöller içinde yer alan Asasif mezarları. Giriş biletini 60 pound karşılığında Hatşepsut tapınağı girişinde alabildiğiniz Asasif’in nerede olduğunu bulmak oldukça zor, adeta çölün ortasında karşınıza çıkan görevlilere sora sora Asasif’in anahtarlarına sahip asıl görevliyi bulabiliyorsunuz. Buralarda kazılar halen devam ettiği için henüz sakladıklarının çok küçük bir kısmı ortaya çıkmış diyebilirim, hatta yakın zamanda büyük keşifler yapılmış ancak içinde bulunan iyi korunmuş tabutlar burada değiller tabii ki. Yine de iç kısımlarda bulunan duvarlarda gündelik hayattan çok ilginç enstantanelerin bulunduğunu söyleyebilirim, mesela boks yapan erkeklerin, dans eden kadınların acayip güzel korunmuş görüntülerine Mısır’da başka bir yerde kolaylıkla erişemezsiniz. Bulması çok meşakkatli olsa da tavsiye edebilirim burayı.
Bir diğer ilginç yer ise Model Village adıyla geçen, tapınaklar ile Nil kenarı arasındaki yer kapsayan köy bence. Normalde Krallar Vadisi’nin bulunduğu bölgede yaşayan köylüleri, 1950’lerde daha aşağıdaki alana taşımak için gerçekleştirilen projeyi ünlü Mısırlı mimar Hasan Fethi yürütmüş. Normalde Kurna adlı, büyük arkeolojik kalıntıların yer aldığı alanda mağaralarda yaşayan, hatta mezarların içindeki eşyalarını alıp sattığı düşünülen bu köylüleri aşağı taşımak kolay olmasa da oldukça yeşil, içinden derelerin geçtiği ve yemyeşil, verimli tarlaların yer aldığı, hatta tek yönlü ama kullanılmayan bir tren hattının bulunduğu Yeni Kurna‘dan da geçmenizi öneririm eğer imkanınız varsa. Mısır gibi bir yerde örneğine kolay rastlanmayacak türden, bu adı gibi örnek köyü gördüğünüzde Nil Nehri’nin kudretini daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.
Luxor’dan günübirlik seyahatle gidilebilecek yerler
Ayrıca Luxor yakınlarında yer alan bazı önemli antik Mısır tapınaklarına günübirlik turlarla gitmenin mümkün olduğunu da hatırlatayım. Bunların en önemlileri arasında Dendera, Abydos, Edfu ve Kom Ombo sayılabilir. Eğer Luxor’da zamanınız varsa buralara gitmeyi de düşünebilirsiniz.
Luxor bence Mısır’ın olmazsa olmazı diyebileceğimiz yerlerin başında geliyor. Görkemli Antik Mısır uygarlığının belki de en görkemli eserleri buraya yapılmış ve hala tüm ihtişamıyla ayaktalar. Piramitleri saymazsak Antik Mısır’ı tanımlayan her şey burada var, bu nedenle Mısır turunuzda veya gezi planınızda Luxor’un da bulunduğundan emin olun mutlaka.
14 Yorum
Orhan
Öncelikle bu güzel ve bilgilendirici yazı için teşekkür ederim.
Sabah hurghada havalimanına indikten sonra otobüs ile Luksora geçmeyi düşünüyoruz. Otobüs öğlen luksorada olacak. O gün öğleden sonrası ve ertesi gün tam gün ayırsak toplamda 1,5 günlük bir süre luksor için yeterli olur mu veya gezimiz çok sıkışık geçer mi? Kahire’ye geçeceğiz, 3 gün de Kahire’ye ayırdık bü süre Kahire için de yeterli midir? 5 günlük bir gezi için önerilerinize açığım. Şimdiden teşekkür ederim
Geç Kalmış Yolcu
Merhabalar Orhan Bey,
Öncelikle güzel sözleriniz için teşekkür ederim, faydalı olabildiysem mutlu olurum.
Yazıda da belirttiğim gibi Luxor’da 2 gün bence yeterli. 1.5 gün ideal olmasa da sonrasında Kahire’ye gidecekseniz uygun bir süre. Öğleden sonra Karnak ve Luxor tapınaklarına, bir de müzeye gidersiniz belki. Ertesi günü de nehrin karşısındaki Krallar Vadisi ve diğer yerlere ayırabilirsiniz. Kahire çok büyük bir şehir olduğundan bence 4 gün ayırmak gerekir ama iyi bir planlamayla 3 günde de birçok bilinen yerini görmeniz mümkün. Yani belirttiğiniz süre dahilinde planınız bence gayet yerinde.
Size keyifli geziler dilerim.
Cemil
Merhaba, çok bilgilendirici bir yazi olmuş. Emekleriniz için teşekkürler. Bu hafta gideceğim gezide çok faydalanacagim.
Geç Kalmış Yolcu
Merhabalar Cemil Bey,
Güzel sözleriniz için çok teşekkürler. Luxor gerçekten antik Mısır havasının en çok hissedildiği şehir, umarım keyifli bir gezi geçirirsiniz.
Arif
Merhabalar, öncelikle çok açıklayıcı ve yol gösterici olduğunu düşündüğüm bu yazınız için teşekkür ederim..
Bizde Luksor’ a bir gün ayırdık çok erken saatte varıp bitirmek istiyoruz. Bu konuda bir sorum olacak luksor da gezilecek yerler ile ilgili zaman kaybetmemek için lokasyona göre sırasıyla hangi yerleri gezmememizi öneririsiniz acaba ?
Teşekkürler
Geç Kalmış Yolcu
Merhaba Arif Bey,
Benzer bir yoruma verdiğim yanıtta söylediğim gibi, aslında buraya 2 gün ayırmak daha mantıklı olur kanımca. Ancak tek bir gününüz varsa sabah çok erken açılan Batı yakasındaki Krallar Vadisi ve Hatşepsut Tapınağı gibi yerlerden başlamanız, burada göreceğiniz yerleri gördükten sonra Doğu’ya, merkeze dönüp Karnak, Luxor Vadisi gibi yerlere gitmeniz şeklinde bir güzergah tavsiye ederim.
Size keyifli geziler dilerim.
Furkan ATALAY
Merhabalar, yazınızı, deneyimlerinizi keyifle okuduk. Bir kaç şey sormak istiyorum. Luksor’a 2 gün ayırmayı düşünüyoruz. Gezilecek yerlerin sıralamasını nasıl yapmamızı önerirsiniz ? Kahire’ den Luksor’ a geçeceğiz 3 kişi
Geç Kalmış Yolcu
Merhaba Furkan Bey,
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sorunuza gelirsek, 2 gün bence makul bir zaman dilimi Luxor için. Sıralamaya gelecek olursak da, lojistik açıdan bakarsak şehrin iki yakasını iki ayrı günde gezmek bence daha mantıklı olur. Özellikle nehrin batı yakasındaki yerler 1 gününüzü rahatça alır zaten. Krallar Vadisi’nden başlayıp Hatşepsut Tapınağı’yla devam ettikten sonra yol üstündeki diğer yerlere uğrayarak nehir kenarına dönebilirsiniz. Kraliçeler Vadisi, Medinet Habu ve bu tarafta görmek istediğiniz diğer yerleri bitirirsiniz.
2. günde ise, eğer Batı yakasında hala görmek istediğiniz yerler varsa tekrar karşıya geçip oraları gördükten sonra Karnak Tapınağı, Luxor Tapınağı ve Luxor Müzesi ve Mumya Müzesi gibi yerlerle turunuzu bitirebilirsiniz. Luxor Müzesi zaten bu bölgeden çıkarılmış eserlerle dolu, iyi bir son olabilir düşüncesindeyim. Tabii bu plan Luxor’a geldiğiniz saate göre değişebilir, eğer nispeten geç varacaksanız önce doğu sonra batıyı gezme seçeneğini de değerlendirebilirsiniz.
Size keyifli geziler dilerim.
Furkan Atalay
Cevabiniz icin cok tesekkur ederim, sormak istediğim baska bir konu daha var. Hurgada – Şarm arasinda deniz yoluyla gecis yokmus, feribotu kaldirmislar. Kahire’ den Luksor veya Şarm yolculuklarindan birini ucakla, otekini otobusle yapmayi dusunuyoruz da hangi yol daha çetrefillidir hangisi icin ucak kullanmak daha iyi olur 🙂
Geç Kalmış Yolcu
Otobüsle yolculuk süresi anlamında ikisi arasında öyle büyük bir fark yok aslında, ancak Şarm el-Şeyh’ten otobüsle Kahire’ye giderken otobüs Süveyş civarında durdurulup aranıyor, tüm yolcular aşağı indiriliyor. Sina yarımadasından Mısır anakarasına geçişte bu kontrol her zaman yapılıyor ama tersi istikamette var mıdır bilmiyorum. Onun haricinde Kahire Luxor yolunda çok daha fazla yerleşim yeri olduğu için otobüs daha çok duruyordur, Sina yarımadası çok tenha. Bu detayları saymazsak aralarında pek fark olduğunu düşünmüyorum.
SAİD
Öncelikle paylaşımınız için teşekkürler çok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Bir kaç soru sormak istiyorum Luxorda konaklama için tavsiye edeceğiniz bir otel var mıdır? amaç uygun fiyatlı temiz olsun uzun konaklama düşünmüyoruz bu şehirde. ayrıca kral vadisi mezarları-karnak tapınağı-luxor tapınağı-luxor müzesi ve hatşepsut tapınağı ziyareti için bir gün yeterli olacak mıdır? sıkışmasın 2 güne rahat gezelim demek mi mantıklıdır? teşekkür ederim şimdiden.
Geç Kalmış Yolcu
Merhabalar,
Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Ben Luxor’da oldukça ucuz ve pek de konforlu diyemeyeceğim bir otelde kaldım, dolayısıyla pek tavsiye edemem. Ancak Luxor’da hem çok lüks, hem de daha orta seviyede hesaplı otellerin olduğunu söyleyebilirim. Çok turistik bir yer olduğu için her türlü seçenek mevcut.
Bu söylediğiniz yerlerin tamamına bir gün içinde gitmek mümkün olabilir, ancak gün içinde hiç durmadan ve aralarda hiç zaman kaybetmeden gezmeniz gerekir. Özellikle Karnak Tapınağı gibi bir yeri sindire sindire gezmek lazım diye düşünüyorum. Bence Luxor’u 2 güne yayarak gezmek çok daha iyi olacaktır, ben de öyle yaptım zaten. Luxor’a gelmişken Nil’in batısındaki birçok yeri olabildiğince görmek lazım, özellikle Medinet Habu’yu atlamayın derim.
Size keyifli geziler dilerim.
Cihannur Akyüz
Merhabalar, öncelikle çok açıklayıcı ve yol gösterici olduğunu düşündüğüm bu yazınız için teşekkür ederim..
Bu gün dümdüz okudum, birkaç gün sonra not alarak yeniden okuyacağım.
Elelrinize sağlık.
Luxor ile ilgili Bir iki küçük soru sorsam zamanınızı almış olur muyum acaba?
Mail dışında, Whatsapp, Instagram vb. Yoluyla da sorabilirim?
Zaman ayırıp cevap yazamam dersenizde canınız sağolsun.
Tekrar teşekkür ederim aydınlatıcı paylaşımınız için.
İyi geceler..
Geç Kalmış Yolcu
Merhabalar,
Sorularınıza bilgim dahilinde sorularınıza buradan yanıt vermekten mutluluk duyarım. İyi günler.