Gezi,  Türkiye,  Ülkeler

Şahinler Tabiat Parkı’nda Kamp

COVID-19 nedeniyle yurtdışında bir yere gitmek iyice zorlaştığından, herkes ülke içinde – ve mümkünse sosyal mesafeli şekilde – birşeyler yapmaya yöneliyor haliyle. Bir günden diğer güne yükselen kamp ekipmanı ve karavan fiyatları bunun kanıtı. Öyle görünüyor ki 2020 böyle geçecek, ben kendi adıma yıl bitmeden bir kez olsun yurtdışına çıkabilmek için tüm şartları zorlasam da…

“Ülkemizde de çok güzel yerler var, neden oraları görmüyosun” bana çok sorulan bir soru. Bunun tartışmasına girmemeye çalışıyorum, nitekim benim gezi mantığım salt güzel yerler görmek üzerine çalışmıyor. Öte yandan, 2020 yılının COVID nedeniyle kayıp bir yıla dönüşmesine gönlüm razı olmuyor, farklı ölçeklerde de olsa yeni bir yerler görmeye devam etmek, buralarda deneyimlediklerimi bu sitenin sayfalarına yazmak, hiçbir işime yaramayacak olsa da yeni birşeyler öğrenmeye çabalamak, fazladan ne yapabiliyorsam onları kovalamak için adeta kendimi paralıyorum. Bu nedenle yaşadığım şehir Ankara’da ve yakınlarda alternatif aktiviteler arıyorum pandemi başından beri. Benim gibi başkentte yaşayanlardan aynı arayışta olanlar için, haftasonu aktivitesi olarak bir öneride bulunmak istedim.

Öncelikle şunu belirteyim, kamp yapma konularında çok deneyimli değilim, ancak bu yazıda anlatacaklarımın, Ankara şehir merkezinden çok fazla uzaklaşmadan çok güzel bir doğanın orta yerinde bir gece geçirebilmek isteyen benim gibi amatörlere fikir verebileceklerini düşünüyorum. O yüzden, anlattıklarım son derece bariz gerçekler gibi gözükebilir, lütfen tecrübeli kampçılar hoş görsünler.

Ankara il sınırının bitip Bolu ile kesiştiği noktada bulunan Şahinler Tabiat Parkı, harika bir doğaya sahip. Zaten Kızılcahamam’dan itibaren Ankara’nın bozkırını geçip Bolu ve genel anlamda Karadeniz’in karakteristik özelliklerini görmeye başlıyorsunuz yol kenarlarında. Yine bu yol üzerinde, biraz daha beride bulunan Çamkoru Tabiat Parkı da çok güzel bir yer, ancak kamptan ziyade günübirlik piknik ve doğa yürüyüşü aktivitesine daha yatkın. Şahinler daha büyük bir alana yayılmış, insanlardan kolaylıkla uzaklaşıp tek başınıza veya sadece sevdiklerinizle ve doğayla başbaşa zaman geçirebileceğiniz yerler sunuyor ziyaretçilerine.

Şahinler Tabiat Parkı’na nasıl gidilir?

Şahinler Tabiat Parkı, Ankara şehir merkezinin 110 km kadar kuzeyinde bulunuyor. Eski İstanbul Yolu’ndan giderek yaklaşık 1.5 saat içinde ulaşılabiliyor. Ankara’dan çıktıktan sonra Kazan ve Kızılcahamam’ı geçiyorsunuz, Kızılcahamam’ın 20 kilometre kadar ötesinde, yolun sağ tarafında girişi görebilirsiniz. Ancak girişi konum olarak gözden kaçabilecek bir yere , o yüzden sağ tarafınızı dikkatli takip edin, yolun solunda Meşeler Yaylası’nı görünce yavaşlayın.

Şahinler Tabiat Parkı’na giderken yanımızda getirdiğimiz başlıca eşyalar:

  • Çadır, uyku tulumu, mat, battaniye, yere serilecek örtü ve kamp sandalyeleri
  • Kamp ocağı, buna uygun küçük bir tencere ve çakmak
  • Çatal bıçak tabak gibi yemek araçları ve çok amaçlı çakı
  • Metal ve/veya plastik bardak ve termoslar
  • Konserve, kahvaltılıklar ve suda haşlanarak hızla pişirilebilecek yumurta, makarna, noodle gibi basit yiyecekler
  • Yiyecekleri 1 gün boyunca sağlam tutabilecek taşınabilir buzluk
  • İçme suyu
  • Sabun, bulaşık süngeri, ıslak mendil ve tuvalet kağıdı
  • Sinek, böcek vs. kovucu sprey
  • Powerbank ve şarj kablosu
  • İlkyardım kiti
  • Kafa lambası ve/veya küçük bir kamp feneri, yedek piller
  • Okuyacak kitap

Keşke getirseydim dediklerim

Daha çok boş su şişesi, özellikle insanların iyice kümelendiği su ve tuvaletlerden uzak bir yere yerleşecekseniz yanınızda taşıyabileceğiniz kadar şişe bulunsun.

Daha çok gazete, ateş yakarken çok yardımcı oluyor.

Yakacak odun, ormandan odun toplamak istemiyorsanız veya küçük odunlar yerine büyük kütükler kullanıp ateşle olabildiğince az uğraşmak niyetindeyseniz Ankara’dan yanınızda yakacak odun getirin.

Kamp öncesi hazırlıklar

Buraya bizden önce kampa giden bir arkadaşım, gitmeden 1 gün önce telefonla rezervasyon yaptırdıklarını söylemişti. COVID nedeniyle böyle bir tedbir uygulamışlar bir süre. Ben de bu nedenle kamp alanının sorumlusu Mustafa Bey’i önden cep telefonuyla aradım (internetten bulacağınız 0 507 ile başlayan telefon kendisinin). Ancak o işi kontrol edemediklerinden vazgeçtiklerini, artık rezervasyona gerek olmadığını söyledi. Sormamama rağmen yanımda odun getirmemin iyi olacağını anlattı, çünkü park içinde odun toplamak yasakmış. Ancak ben o sıra hala ateş yakma mevzusunun bir zorunluluk değil de romantik bir kamp ateşi etrafında oturma klişesinden kaynaklandığını sanıyordum, bu nedenle söylenenleri pek önemsemedim. Ancak yanılmışım. Bu ateş konusuna tekrar değineceğim.

Yukarıda belirttiğim eşyaları tedarik edip, arabaya yükledikten sonra bir haftasonu sabah 8:30 civarında Ankara’dan yola çıktık. Erken çıkmak birçok açıdan faydalı, hem günü verimli kullanmak, hem de olası bir trafikte fazla zaman kaybetmemek açısından. Özellikle Kazan’ın girişine kadar bir kamyon trafiği var, orayı geçtikten sonra yol rahatlıyor, ne kadar erken çıkarsanız gerçekten o kadar iyi.

Şahinler’e giriş

Kampın yol kenarındaki girişine geldiğinizde oradaki görevliye 15 TL giriş ücreti ödeniyor araba için. Birkaç dakika toprak yolu takip ettiğinizde bir gölet, günübirlik piknikçilere ayrılmış alan ve kamp görevlilerinin bulunduğu bina karşınıza çıkıyor. Orada Mustafa Bey’i buldum. 1 günlük kamp için kalacak kişi başına 15 TL ödedikten sonra, girişi bariyerle kapatılan kamp alanına arabayla girmenize izin veriliyor. Giriş makbuzuna telefon numaranız, arabanızın plakası, TC no ve kaç gün kamp yapacağınız sorularının yanıtları yazılıyor.

Oradaki konuşmalara biraz kulak misafiri olmak durumunda kalınca odun meselesinin konuşulduğunu anladım. Yanımda hiç odun getirmediğimi söyleyince geceleri ateş yakmadan durmanın imkansız olduğunu, mutlaka Kızılcahamam’a dönüp odun alıp gelmemi söyledi Mustafa Bey, oraya gelen bir başka misafir de onu destekledi. Ödediğim ücretin makbuzuna odun almak için arabayla geri çıkacağım notu düşüldü. Öğleden sonra 3-4 civarına dek ilçeden odun almam mümkünmüş, bu yüzden mutlaka bir ara çıkıp odun alıp gelmem salık verildi.

Bu konu biraz kafa karışıklığı yarattı bende. Sadece akşam için ateş yakmak o kadar lüzumlu muydu yani? Ateşi söndürmeden bırakmak mümkün olamazdı herhalde. Ben hayatında mangal bile yakmamış bir insan olarak kamp ateşini nasıl yakacağımı düşünürken içeri girdik.

Şahinler’in belki de en iyi yanı, ormanlık alanda bulunan yollar sayesinde istediğiniz yere gidip kamp yapacağınız yerin hemen yanına arabanızı parkedebilecek olmanız. Biz de önce tenha olduğunu düşündüğümüz bir yer bulduk, ama biraz sonra mangalcı bir topluluk yam tarafa gelince çadırı toplayıp daha orman içi bir alana doğru gittik. İyi ki öyle yapmışız. Su veya tuvalet ihtiyacımız olduğunda 10 dakika yürüyüp çeşme ve umumi tuvaletlerin bulunduğu yere (bu ikisi yan yana) gitmek bizim için sorun olmadı, özellikle insanlardan uzak durmak niyetindeyseniz kesinlikle buna değer. Kaldı ki seçtiğiniz yerin tenhalığına göre tuvalet ihtiyacınızı doğada görmeniz de mümkün olabiliyor.

Şahinler’de çadırınızı kurup yerleşebileceğiniz yer çok, yalnız daha önceden başkalarının kamp yaptığı alanları seçmeye çalışın. Bu bölgelerde etrafı taşlarla çevrilmiş, içinde önceden ateş yakıldığını kanıtlayan yanmış odun parçalarının olduğu ocaklar bulacaksınız. Yakılan ateşin etrafa zarar vermediği denenerek görülmüş bölgelerden şaşmayın derim.

Biz de böyle bir yer bulup yerleştik. Çadırı olabildiğince düz, altında taş gibi batacak nesnelerin olmadığı bir alana kurduk. Birşeyler yiyip bu harika yalnızlığın tadını çıkarırken aklımda hala ateş konusu vardı. Etrafta ellerinde odun kümeleri taşıyan insanlar görünce biz de odun toplamak için dolaşmaya karar verdik. Orman içi yolların kenarlarında güzelce kesilip düzgünce istiflenmiş odun yığınları bulduk, ancak bunların kime ait olduğunu kestiremediğimizden yol kenarlarında kalmış, daha küçük kuru dallar toplayıp geldik. Ben 2-3 tur daha çıkıp biraz daha odun getirdim, nitekim daha önce kamp ateşi yakmadığından ne kadar odunun yeterli geleceğini kestiremiyordum.

Şahinler’de kamp ateşi yakma

Yukarıda söylediğim gibi Şahinler’de odun toplamak yasak, ancak yol kenarlarına düşmüş odun parçalarını toplamanın kimseye bir zararı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Ben de bu odunların olabildiğince büyüklerinden seçmeye çalıştım. 3-4 kucak odun yetti de arttı bizim 3 saat civarında yaktığımız ateşe.

Nispeten büyük odunların haricinde, küçük ve ince dallardan oluşan büyük bir yığını adeta yatak gibi taş ocağın ortasına serdim, ayrıca orman tabanında bolca bulunan kurumuş yosunları da bu yatağın her yerine yerleştirmeye çalıştım. Adeta çıra gibi tutuşan bu yosunlar sayesinde işimiz çok daha kolaylaştı. En üste ise elimdeki en büyük odunları koyup ateşi sürekli bunlarla besledim. Biraz yorucu olsa da yatma saatine kadar ısınmamızı sağlayacak bir kamp ateşi yakabildik.

Yaktığım kamp ateşini küçük odunlarla desteklemek zorunda kalınca sürekli takip etmem gerekti

Ateşi uzun süre tutacak büyükçe bir kütük olmadığından sürekli eldeki küçük dallardan atarak ateşi beslemek zorunda kalmak, elbette en ideal çözüm değil. Romantik hikayeleri anlatılagelen kamp ateşinin başında oturup yalnızca ateşin çıtırtısını ve belli belirsiz gelen hayvan seslerini dinleme deneyimini de tam olarak yaşayamadım.

Ama bundan şikayet edecek değilim, çünkü benim için asıl önemli olan ateşi güvenli bir şekilde söndürmekten ibaretti. Daha önce ateş yakmadığım gibi söndürmemiştim de. Elimdeki suları ateşe dökerek geride hiçbir yanan köz bırakmamak yeterli gelmedi, ocağı çevreleyen ve iyice ısınmış taşları da elimden geldiğince soğuttuğumda ancak çadıra uyumaya gidecek cesareti toplayabildim. Bir sorun çıkmadı neyseki.

Bizim gittiğimiz gün Temmuz ayında, hem Ankara hem de yakındaki Çamlıdere’nin en sıcak günlerinden bir tanesiydi, ama önceden giden arkadaşların uyarısına uyarak yanımızda battaniye getirmiştik. Bunun ne kadar işe yaradığını anlatamam, nitekim gece orman içinde sıcaklık hızla düşüyor. Hava 0 derecenin altına düşmese de verdiğiniz nefesin tıpkı kış aylarındaki gibi buğu yaptığını bizzat gördüm gece vakti. Bu yüzden bence yakacak malzemeden çok çadırda üzerinize örtecek eşyaları getirmek daha kritik.

Havanın soğukluğuna rağmen etrafın ıssızlığı, sessizliği, zifiri karanlığın içinde yokolma hissi harikaydı. Gökteki yıldızların ne kadar çok olduğunu yeniden hatırlatıyor Şahinler’de kamp yapmak. Kamp alanı içinde tek tük yanan ateşler haricinde sadece ay ve yıldızların ışığı elbette etrafınızı görmeye yetmiyor, bu nedenle kafa lambası getirmeniz gece vakti yürümenizi çok kolaylaştıracaktır.

Şahinler’de yemek

Şahinler’de mangal yapmak gayet tabii mümkün, ama mangalı tercih etmiyorsanız piknik tüpü veya küçük bir kamp ocağı getirmenizde fayda var. Gündüz ve akşam, çabuk makarna, hazır çorba, noodle gibi hızlı pişen yiyecekleri ocakta ısıtıp yiyebilir, sabah kahvaltısıyla birlikte yumurta haşlayıp sallama çay yapabilirsiniz bu sayede. Yemeğe fazla zaman harcamak istemiyorsanız bisküvi veya konserveleri de tercih edebilirsiniz, ancak pratikliği sayesinde kamp ocağı kesinlikle getirdiğinize pişman olmayacağınız bir eşya. Elbette hem ateşi, hem de ocağı yakmak için bir çakmak veya kibrit almayı unutmayın, küçük ama en kritik eşyalardan biri o da.

Ayrılırken olabildiğince temiz bırakmaya çalıştık kamp yerini

Ayrılmadan önce de yapılmasında fayda olan birkaç şey var, nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak prensibine uygun olarak. Taş ocağın içinde birikmiş, kömürleşmiş parçaları olabildiğince topladım. Yakmak üzere topladığım ancak kullanmadığım odunları da ocağın kenarında bıraktım, sonra gelenlerin işine yarasın diye. Elbette her şeyi topladıktan sonra son bir kez kamp alanında dolaşıp geride bir çöp bırakmadığımdan emin oldum.

Ankara’da yaşayıp benim gibi eli kolu bağlı kalanlara Şahinler’i denemelerini öneririm. Sadece kamp yapmak için değil, günübirlik doğa yürüyüşü veya piknik yapmak isteyenler için de doğayla başbaşa kalma fırsatı sunuyor burası. Pandemi şartlarının ne kadar süreceğini bilmiyoruz, yurtdışına seyahat etmenin iyice zorlaştığı şu günlerde farklı şeyler denemek hoşuma gidiyor, zaten fazla da seçenek yok.

Özetle söylemek gerekirse, gezmeye meraklı bir beyaz yakalıyım. Üniversiteyi bitirene kadar hiç yurt dışına çıkmadıysam da, sonrasında elimdeki imkanları olabildiğince kullanmaya çalışarak 40'tan fazla ülkeye gittim. Ülkeleri sokaklarında yürüyerek, bütün müzelere ve tarihi yerlere gitmeye çalışarak, az konuşarak, az yiyip içerek, çok yürüyerek, erken kalkıp erken yatarak gezmeyi severim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir