Gezi,  Ülkeler,  Ürdün

Jerash Antik Kenti gezisi – Ürdün

Son güncelleme tarihi: 9 Ağustos 2023

Jerash (veya Ceraş), Ürdün’e gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Nitekim burası, bütün dünyada en iyi korunmuş Roma antik kentleri listesinin en önlerinde yer alıyor. Korunmuşluk açısından -tam bir Roma şehri olmasa da- Efes‘le, yakın coğrafyadaki Roma şehirleriyle kıyaslandığında da Lübnan’daki Baalbek‘le yarışır bence. Ben görmediğim için net konuşamıyorum ama bilenler burayı İtalya’daki Pompeii ile de aynı klasmanda değerlendiriyor.

Çünkü burası Romalıların Dekapolis (On Şehir) dedikleri şehirler birliğinin bir üyesi olarak, her şeyiyle tam bir Roma kentiymiş. Tapınakları, agoraları, 2 tiyatrosu, hipodromu ve muhteşem forumuyla bir zamanlar ne haldeyse az çok aynı şekilde karşımızda. Bunu belki de M.S. 749’da meydana gelen ve bütün bölgeyi harabeye çeviren deprem sonucunda toprağa gömülmesine borçludur, kim bilir? Bu ve bunun gibi depremler sayesinde zamanın etkilerinden korunmayı başarmış ve yeniden keşfedilene dek saklanabilmiştir diye düşünüyorum.

Cardo Maximus, Ceraş, Ürdün
Ceraş’ın merkezi kabul edilen Cardo Maximus Caddesi

Büyük İskender tarafından M.Ö. 4. yüzyılda kurulan ve 1000 sütunlu şehir de denen, antik çağlarda Gerasa adıyla özellikle Roma döneminde müthiş bir zenginlik içinde yaşamış, yüzyıllarca unutulduktan sonra ancak 1920’lerle birlikte sistematik bir şekilde kazılarak gün yüzüne çıkarılmaya başlanan Ceraş antik kentinde gördüklerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Ceraş nerede ve buraya nasıl gidilir?

Ceraş Amman‘a oldukça yakın bir mesafede, merkezden yaklaşık 45-50 kilometre mesafede, kuzeyde bulunuyor. Dolayısıyla Petra veya Akabe’ye gidecek fırsatınız yoksa Amman’dan en azından buraya gitmeyi düşünmemek için hiçbir sebep yok denebilir. Yol normal şartlarda 45 dakikayı geçmiyor, ancak Amman içinde trafiğe yakalandıysanız biraz sarkabilir.

Ben buraya turla geldim, ancak öğrendiğim kadarıyla otobüsle Ceraş’a gitmek için Amman’ın kuzeyinde bulunan Kuzey Amman Otobüs Garı’ndan (North Amman Bus Station) bir Ceraş otobüsüne binebiliyorsunuz. Yolculuk için yalnızca 1 Ürdün Dinarı (35 TL) gibi bir ücret alındığını farklı kaynaklarda okudum. Gar merkezden biraz uzakta, Al-Urdon ve Al-Shahid duraklarının kesişiminde bulunuyor. Buraya belki merkezden taksiyle gitmeyi düşünebilirsiniz. Amman’dan Ceraş’a direkt taksiyle gitmek elbette bir seçenek olsa da biraz pahalı kaçabileceği aklınızda olsun.

Ceraş antik kentine giriş ücreti 10 Ürdün Dinarı (yaklaşık 350 TL, 2023 Haziran itibariyle). Ürdün vatandaşlarına bu ücret yalnızca yarım dinar, bu anlamda Ceraş, kendi vatandaşlarına oranla turistlere en pahalı giriş biletinin satıldığı Ürdün atraksiyonu diyebilirim. Nitekim diğer turistik noktalarda turistlere 3-5 kat daha pahalı biletler satılırken burada 20 kat daha pahalı. Ama yine de bunlar cesaretinizi kırmasın, oldukça görkemli bir yer göreceğiniz için bu paraya değer diyebilirim.

Ceraş’ta neler var?

Ceraş antik kenti oldukça büyük bir alana yayılmış vaziyette ve en az 2 saatinizi ayırmanızı tavsiye edebilirim buradaki her önemli noktayı görebilmeniz için. İlk durağınız ise Hadrian Kapısı olacak. Benim daha önce Antalya ve Atina‘da gördüğüm, ancak daha başka birçok şehirde olduğunu bildiğim Hadrian Kapısı, diğer isimdaşları gibi ünlü Roma imparatoru Hadrianus’un M.S. 130’da yaptığı ziyaretin anısına dikilmiş bir kapı. Burayı geçtikten sonra şehre girmiş oluyorsunuz.

Kapıyı geçtikten sonra solda Hipodrom var. Burası belki de ilk günkü halini en iyi korumuş yer, bir hipodromda olması gereken açık alan ve tribün bölümleri aynen duruyor. At yarışları o gün de oldukça önemli bir etkinlikmiş, ancak bildiğimiz at değil, atlı araba (chariot) yarışları yapılıyormuş. Hatta bu atlı arabaların koşuya başladıkları yerde yerleştikleri yüksek kemerler bile aynen duruyor. Roma dünyasının en küçük, aynı zamanda en iyi korunduğu söylenen bu hipodromunu atlamayın.

Ceraş Hipodromu, Ürdün
Ceraş Hipodromu’ndaki çıkış noktasına yapılmış kemerler

Bir müddet yürüdükten sonra bir diğer kapıya, Güney kapısına ulaşılıyor. Buraya Philadelphia kapısı da deniyor. Bildiğiniz gibi Philadelphia, Amman’ın Roma dönemindeki ismi, bu da Philadelphia’dan gelenlerin girdiği kapı olarak da adlandırılabilir. Ceraş kentinin güney surları da burada inşa edilmiş. Buraya yakın bir pazar alanı var, solda ise Zeus Tapınağı yükselmeye başlarken forum alanına, yani Oval Plaza’ya çıkılıyor.

Oval Plaza, Ceraş denince herkesin aklına ilk gelecek yer olacaktır sanırım. Alışılmış forum alanlarının aksine yuvarlak değil, oval olması burayı yeterince kendine özgü yapıyor, ama sütunların ayakta duruyor olması bambaşka bir görüntü veriyor. Buranın zeminine döşeli taşların bir kısmı Roma, bir kısmı Bizans dönemine aitmiş. Ortada 2 tane sütun ayakta duruyor. Bunlarda muhtemelen birtakım heykeller bulunuyormuş bir zamanlar. Şu an o noktada bir Ürdün bayrağı dalgalanıyor.

Oval Plaza, Ceraş, Ürdün
Oval Plaza’daki sütunlar, Ceraş, Ürdün

Bu geniş alanda zaman zaman konserler de veriliyormuş. Hatta 2017’de İtalyan tenor Andrea Bocelli’nin de burada bir konseri olmuş, rehberimiz hatırlattı.

En güzel Oval Plaza manzarası hiç şüphesiz Zeus Tapınağı’nın olduğu noktadan çekiliyor. Zeus Tapınağı bir zamanlar çok görkemli olsa da buradaki taşlar başka tapınaklarda ve yöredeki evlerin inşaatlarında kullanılmış. Şu anda sadece birkaç sütun ve taşların üzerindeki meyve ve hayvan figürleri kalmış geriye. Dediğim gibi, burası fotoğraf çekimi için en uygun yer, burada bekleşen yöresel gençler sizin değişik açılardan fotoğrafınızı çekme vaadi verseler de fotoğraf sonunda bahşiş istiyorlar, aklınızda olsun. Tapınağın naos, yani “avlu” gibi düşünebileceğimiz geniş açıklığı ise tapınağın alt bölümünde yer alıyor.

Zeus Tapınağı’nın daha güneyinde Ceraş’ın asıl tiyatrosu olan Güney Tiyatrosu var. 3500 kişi kapasiteli tiyatro, büyüklük ve formasyon itibariyle Amman’daki Roma Tiyatrosu’na çok benziyor. Yine akustiği çok başarılı bir yer olduğundan her yıl yapılan Ceraş Müzik Festivali’nde hem Arap hem de başka coğrafyalardan sanatçılar burada sahne alıyor. Burada bekleşen bazı dayıların küçük bir bandosu var, özellikle gayda benzeri bir alet çalan abi, geldiğiniz ülkeye göre 1-2 şarkı çalıp bahşiş bekliyor yine. Bizim Türkiye’den geldiğimizi öğrenince “Üsküdar’a gider iken” şarkısını çaldı mesela. Tribünleri ve sahne arkasındaki sütunları, yazıtları gayet güzel şekilde korunmuş buranın, görülesi bir yer.

Oval Plaza’nın kuzey ucunda yer alan sütunlu cadde (Cardo Maximus), Ceraş’ın kalbine doğru inen cadde, tıpkı Efes’teki Kuretler Caddesi gibi etrafı anıtlar ve dükkanlarla dolu bir merkez cadde. Zaten cardo, kalp demek bilindiği üzere. Sadece cadde üzerindeki çok sayıda sütun ayakta değil, kanalizasyon sistemi kısmen de olsa görülebiliyor. Caddedeki taşlarda at arabalarının tekerlek izleri bile net şekilde seçilebiliyor. Şehrin merkeziyle çıkışını temsil eden kapıları birbirine bağlayan, her türlü ticari faaliyetin yapıldığı bu cadde ve çevresindeki bazı yapılar hala gayet sağlam bir şekilde duruyor. Bu caddeden dümdüz ileri gidildiğinde Şam Kapısı’ndan çıkarak kuzeye, Şam’a doğru gidiliyormuş. Burayı kesen Dycamanos Caddesi ise şehrin doğu ve batı yönündeki kapılarına açılıyor.

Diğer Roma şehirlerinde olduğu gibi su perisi heykellerinin yer aldığı bir çeşme olan Nyphaeum bölümü de ayakta. Heykelleri artık yok olsa da çevre duvarları ve suların alttaki havuz bölümüne akması için yapılmış boşluklar hala görülebiliyor. Buranın yakınındaki sütunlardan birinde rehberimiz küçük bir gösteri yaptı bizlere. Sütunun dibine bir çay kaşığı yerleştirdikten sonra sütun ittirildiğinde üstteki sütun taşlarının hareket ettiği ve sütunun komple sallanabildiği müşahade edilebiliyor. Parmağınızı sütunun alt bölümüne koyduğunuzda sütunun sallandığını farkedebilmek mümkün, ancak bu görmek istediğim, tavsiye edebileceğim birşey değil tabii ki.

Ceraş Nymphaeum, Ürdün
Ceraş’taki Nyphaeum oldukça iyi korunmuş

Nymphaeum’a gelmeden, içindeki hayvan heykellerinden bir adet kasap dükkanının da bulunduğu anlaşılan bir iç dükkanlar bölümü var solda, ona da göz atabilirsiniz. Hatta buranın girişindeki sütunlardan birinde bulunan oluklara, alışverişe gelen halk hayvanlarını bağlayabiliyormuş, bu delik bile net şekilde görülebiliyor.

Şehrin kuzey ucunda, ilkine göre daha küçük kapasiteli olan Ceraş’ın 2. tiyatrosu (Kuzey Tiyatrosu) bulunuyor. Halka açık gösteriler sergilemekten çok yöneticilerin toplandığı bir meclis niteliğinde olan bu tiyatro da oldukça güzel. En alttaki orta alanındaki mermerde renkli taşlar var, ayrıca tribündeki bazı sıralarda, o sıranın sahibi olan kişinin isminin Latin alfabesiyle yazılı olduğunu hala görebiliyorsunuz.

Ceraş Kuzey tiyatrosu, Ürdün
Ceraş Antik kentinin kuzey tiyatrosu

Küçük tiyatronun arkasındaki tepede “Osmanlı Binası” denilen bir bina mevcut. Osmanlı’nın son yıllarında burası bir yönetim merkezi olarak kullanılmış. Buradan tepeye, batıya doğru çıktığınızda ise bütün Ceraş kentine en yukarıdan bakan bölüme varmış oluyorsunuz. Burada bir Artemis Tapınağı bulunuyor. Hiçbir zaman tamamlanmamış olsa da sunak kısmı ve etrafındaki birtakım sütunlarıyla, bütün kent ortadan yok olmuşken bile burası toprağın üzerinde görülebiliyormuş, eski zaman fotoğraflarında net şekilde görülüyor. Buranın yakınında da bir Bizans kilisesi kalıntıları yer alıyor. Oldukça güzel hayvan figürlü zemin mozaikleri olsa da Madaba’da gördükleriniz kadar göz kamaştırıcı olmayacaklarını belirtmeliyim.

Jerash’taki Bizans Kilisesi’nde de güzel mozaikler bulunuyor, Madaba’dakiler gibi

Burayı da gördükten sonra Ceraş’ı büyük ölçüde gezmiş olacaksınız.

Tavsiye: Ceraş’a kadar geldiyseniz bir de ülkedeki az sayıda turistik İslami eserden biri olan Aclun (Ajloun) Kalesini görmenizi önerebilirim. Ceraş’a yaklaşık 40-45 dakikalık mesafede, dağlık yolları geçerek ulaşabildiğiniz bu kalede hem güzel manzaralarla Ürdün kırsalını görebiliyorsunuz, hem de kalenin içindeki dehlizlerde çevreden çıkarılmış antik kalıntıları bulabiliyorsunuz. Buraya gelmek için Ceraş’tan ekstra bir otobüs bulmak veya taksi tutmak gerekiyor. Açıkçası burası da güzel bir yer olmakla birlikte zamanınız çoksa buraya gelebilmek için çaba harcamanızı tavsiye ederim naçizane. Giriş ücreti 3 Dinar.

Diğer notlarım

Bütün bunlara ek olarak Ceraş Arkeoloji Müzesi‘ni de anmak isterim. Bu olağanüstü antik kentteki kazılarda ortaya çıkarılmış buluntular burada sergileniyor. Sadece Taş Devri, Roma ve Yunan değil, Memluk ve hatta Osmanlı dönemlerinde de burada yerleşim olduğunu belgeleyen eserler de müzede mevcutmuş. Mevcutmuş diyorum, nitekim ben gezme fırsatı bulamadım. Oval plazanın, yani forumun hemen arkasında bulunuyor.

Ceraş’ın giriş kapısına bağlanan bir çarşı olduğunu belirtmek isterim bu arada. Bana Mısır’dakileri hatırlatan, oldukça ısrarcı ve konuşkan dükkan sahiplerinin olduğu bu çarşıda turistik eşya satın alabilirsiniz. Turistik eşya satıcıları bizzat antik kentin içinde de bulunuyor ve rehberler sizi buralara yönlendiriyor. Antik kent içinde su satıcıları da var ki güneşli bir günde dolaşırken çok su kaybedeceğiniz için bu soğuk su satıcılarına başvurmanız gerekebilir. 2 veya 3 tanesini 1 dinara satıyorlar.

Ceraş Kuzey (Şam Kapısı), Ürdün
Ceraş Antik Kenti’nin kuzeyinde kalan Şam kapısı ve arkada Ceraş manzarası

Şunu da belirtmek gerekir ki Ceraş’ın özellikle batı yakasında kalan tepelik alanda daha kazılmamış birçok yer var ve buraların kazılması halinde daha başka kalıntı ve buluntulara da ulaşılması bekleniyor. O gün geldiğinde Ceraş, şimdikinden bile daha görkemli bir turistik ziyaret noktası haline gelebilir.

Özetle Ceraş, Petra gibi bir rakibin karşısında bile altta kalmayacak kadar tarihi ve ziyaretçilerini hayretler içinde bırakacak kadar mükemmel korunmuş bir yer olarak her türlü Ürdün ziyaretinde zaman ayrılıp gezilmesi gereken bir yer diye düşünüyorum. Siz de burayı atlamayın bence.

İletişim

Bu yazıyla ve diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuzu, yazıların altına yorum yaparak bana iletebilirsiniz.

Özetle söylemek gerekirse, gezmeye meraklı bir beyaz yakalıyım. Üniversiteyi bitirene kadar hiç yurt dışına çıkmadıysam da, sonrasında elimdeki imkanları olabildiğince kullanmaya çalışarak 40'tan fazla ülkeye gittim. Ülkeleri sokaklarında yürüyerek, bütün müzelere ve tarihi yerlere gitmeye çalışarak, az konuşarak, az yiyip içerek, çok yürüyerek, erken kalkıp erken yatarak gezmeyi severim.

2 Yorum

  • Hüseyin Cevahir

    Çok teşekkürler,gezerken tekrar tekrar sizin yazdiklarinizi okudum faydalı bir rehber olmuş 🙏🙏

    • Geç Kalmış Yolcu

      Merhabalar Hüseyin Bey,

      Yazımdan faydalanmış olmanıza çok sevindim, umarım başka güzel yerleri de gezmeye devam edersiniz.

      Size iyi günler dilerim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir