Lut Gölü manzarası, Ürdün
Gezi,  Ülkeler,  Ürdün

Ürdün’de Lut Gölü gezisi

Birçok dini metinde adı geçen Lut Gölü veya Ölü Deniz, dünyada görebileceğiniz en kendine has yerlerden bir tanesi diyebilirim kesinlikle. Deniz seviyesinin 400 metre aşağısında yer alan bu göldeki aşırı tuzluluk ve etrafındaki jeolojik aktiviteler sonucunda ürettiği şifalı balçıkları, Ölü Deniz’in en bilinen özellikleri tabii ki. Dolayısıyla burada yüzmek standart bir denize  girmekten çok farklı bir deneyim yaşatıyor ziyaretçilerine. Bu suya girmenin herhangi bir “yüzme” eylemiyle aynı kategoride değerlendirilmemesi gerektiğini de baştan söylemeliyim.

Bu yazıda sizlerle Ölü Deniz’de geçirdiğim birkaç saatte gördüklerimi paylaşmak istiyorum. Önden belirtmiş olayım, ben Lut Gölü’nün Ürdün tarafında kalan kısmına gittim, dolayısıyla yazıda vereceğim bilgiler ona göre olacak.

Holiday Inn, Lut Gölü manzarası, Ürdün
Göl kenarı tesisinden Ölü Deniz manzarası

Lut Gölü nerede?

Lut Gölü, İsrail ile Ürdün arasındaki kara sınırının yaklaşık olarak ortalarında konuşlanmış bir göl. Kuzeyde Ürdün ile İsrail (orijnalinde Filistin) sınırını belirleyen Ürdün Nehri’nin (veya Şeria Nehri) sularının döküldüğü bu gölün etrafında, hem Ürdün, hem de Batı Şeria ve İsrail tarafında yerleşimler ve turistik tesisler bulunuyor. Burası hiç şüphesiz Ürdün ve İsrail’in en önde gelen turistik değerleri arasında bulunuyor.

Lut Gölü’ne nasıl gidilir?

Buraya gidiş pek kolay değil. Amman’dan buraya JETT ve başka otobüs firmalarının seferleri bulunsa da yakında büyük bir şehir bulunmadığı için ulaşım açısından biraz zor bir noktada yer alıyor. Ben turla gittiğim için bu konuda ahkam kesmeye pek hakkın yok açıkçası, ancak yine de konuyla ilgili okuduklarımdan yola çıkarak birşeyler derlemek isterim.

Ürdün’ün resmi otobüs şirketi diyebileceğimiz JETT’in buraya günübirlik otobüs seferleri olduğu sitesinde yazıyor. Bu sitede yazana göre Amman‘dan saat 8:30’da kalkan, Ölü Deniz’den Amman’a ise saat 17:00’de dönen bir otobüs seferi bulunuyor. Yani Ölü Deniz’e günübirlik bir gezi yapmak için yeterli şartlar bulunuyor denebilir. Otobüsler anladığım kadarıyla Amman’da Abdali’de bulunan JETT garından kalkıyor, ancak Amman’da başka duraklardan da yolcu alıyor olabilir. Tek yön bilet 10, gidiş dönüş alırsanız 15 Ürdün Dinarı yazıyor sitede, ancak okuduklarım biletlerin biraz daha pahalı olabileceği şeklinde. Ayrıca otobüsün kalkış ve varış saatlerine, görevlilerin yardımcı olma durumlarına dair olumsuz şeyler de gördüm. Yine de hakkında pek detay bilmediğim ama olduğunu duyduğum dolmuşu saymazsak en ucuz yolun otobüs olduğuna şüphe yok. Çalıştığı sürece tabii. Mutlaka önceden teyit edilmeli.

Lut Gölü’ne Amman veya Akabe’den taksiyle veya kiralık arabayla da gidebilirsiniz, ancak çok daha pahalıya geleceği kesin. Bunun haricinde Ürdün’ün her yerinde otostopla bir yerlere gitmenin çok yaygın olduğunu birkaç yerde okumuş olsam da bunu doğrulamadan tavsiye edemiyorum tabii.

Ayrıca diğer birçok turistik nokta gibi günübirlik turlarla da Ölü Deniz’e gidilebilir. İnternetten bu turlar kolayca bulunabiliyor.

Lut Gölü’ne girilecek yerler

Buraya günübirlik geldiyseniz işin belki de en zorlu kısmı ücretsiz bir şekilde denize girilecek yer bulmak olacaktır. Özel araçla geliyorsanız uygun bulduğunuz bir yerde durup denize girebilirsiniz ama etrafta herhangi bir imkan bulunmadığında göl keyfinin sonrası oldukça acılı olabilir. Söylediğim gibi su inanılmaz derecede tuzlu olduğu için sonrasında duş almazsanız o sıcak havada bayağı canınız yanabilir. Ve aslında suya girilebilecek çok yer olsa da bu tip fasiliteler az sayıda yerde bulunuyor.

En çok tercih edilen tesis, halka açık bir yer olan Amman Beach adlı halk plajı. Burası, girişte para ödemek suretiyle girilen, yemek ve duş imkanları bulunan en popüler Ölü Deniz’e giriş noktası. Buradaki duş ve tuvaletlerin çok temiz olmayabileceğine dair yazılar gördüm. Giriş ücretine dair 20-25 Ürdün Dinarı’na kadar çıkan fiyatlar yazıyor. Sunulan hizmete oranla yüksek ücretler olduğu söylenebilir, ancak dünyada Lut Gölü gibi bir başka yeri görmeniz pek mümkün olmadığı için buraya gelmişken suya girmeden dönmemenizi söylemeliyim.

Ölü Deniz’e girmek için bir başka seçenek de göl kenarına konuşlanmış otellerden birine günübirlik giriş için para ödemek. Biz turla bu şekilde Holiday Inn‘in tesislerinden yararlanabildik. Normalde 15 dinar olduğu söylenen kullanım ücretine 8 dinar ödedik, buna öğle yemeği ve Ölü Deniz’e giriş dahil. Ancak başka sitelerde bu ücretin 40 dinarın üzerinde olduğunu da okudum, öğle yemeği yemezseniz 25’e düşüyormuş. Mariott, Mövenpick gibi otellerin de günübirlik giriş hizmeti var, ancak bunlar biraz daha pahalı.

Holiday Inn'den Lut Gölü'ne girilen yer, Ürdün
Holiday Inn’den Lut Gölü’ne girilen yer

Dead Sea Spa Resort adlı otelin sitesinde yazana göre de günlük girişe 20 dinar, öğle yemeği için 15 dinar ödeyerek buradan da faydalanabiliyormuşsunuz. Yani özetle buradaki otellerde gecelemek zorunda kalmadan -ücreti mukabilinde- göle girmeniz, öncesinde yemeğinizi yiyip sonrasında duşunuzu alabilmeniz gayet mümkün.

Lut Gölü’nün kendine has özellikleri

Ölü Deniz, dünyanın en tuzlu 3. gölü olarak anlatıldı bize. Tuzluluk oranı %33’leri geçecek kadar acayip bir seviyede. Farklı kaynaklarda sıralama değişse de burası her zaman ilk 10’da yer alıyor.

Bu inanılmaz tuzluluk sayesinde benim gibi sırt üstü yüzmeyi pek beceremeyenler bile müthiş bir kaldırma kuvveti sayesinde rahatça su yüzeyinde kalıp kitap okurmuş gibi fotoğraflar çektirebiliyor. Ölü Deniz’in en ünlü atraksiyonu budur diyebilirim, siz de böyle bir fotoğrafım olsun diyorsanız yanınızda bir kitapla -veya benim gibi Kindle ile- gelin.

Lut Gölü'nde kitap okuma, Ürdün
Lut Gölü’nde kitap okuma qeyfi

Bu acayip tuzluluğun tek etkisi zahmetsizce su yüzeyinde kalabilmek değil elbette. Bu suda hiçbir canlı yaşayamıyor, ne bir balık ne de herhangi bir su altı canlısı. Sadece bazı bakterilerin yaşayabildiği anlaşılmış ama göle “ölü” adını verenler herhalde bunu tespit edebilecek teknolojiye sahip değillerdi o zamanlar. Bu nedenle burayla ilgili her türlü hediyelik eşyada balık kılçığı resmediliyor, hiçbir balığın yaşayamadığına atfen.

Deniz seviyesi olayı çok anlatılıyor tabii, gerçekten de deniz seviyesinin 400 metre aşağısında bulunması nedeniyle enteresan bir yer haline geliyor. Atmosfer basıncı çok yüksek, havadaki oksijen oranı da aynı şekilde yüksek. Dünyanın en alçak yerleşim yerlerinin buralar olduğu söyleniyor. Ancak ne yazık ki hem Ürdün hem de İsrail’in burayı besleyen Ürdün Nehri’nin sularını tarımsal amaçlarla alması nedeniyle gölün su seviyesi giderek düşüyor. Gölün günden güne kuruduğu ve her yıl yaklaşık 30 cm kadar alçaldığı söyleniyor ki bu da gölün çok uzak olmayan bir gelecekte tamamen kuruyacağı anlamına geliyor. Çok çok üzücü bir durum elbette.

Bu kadar kendine özgü coğrafyası olan yerlerde volkanik hareketler de yoğun şekilde yaşanmış oluyor genelde, dolayısıyla buranın yer altı kaynakları açısından zengin bir yer olduğunu tahmin etmek zor değil. Bu bölgeden çıkarılan zift yani bildiğiniz asfalt ham maddesi de Ürdün’ün en önemli ihraç kalemleri arasında bulunuyor. Gölün Yunanca adının Asphaltites olması boşuna değil. Bu bölgede ayrıca bol miktarda potasyum klorür ve brom gibi madenler çıkarılıyor. Gölün güney ucunda hem İsrail, hem Ürdün tarafı, yapay havuzlar oluşturup göl suyundan madenleri ayrıştırıyorlar, zaten göl haritasında dikdörtgenler şeklinde bölünmüş kısmı kolayca görebiliyorsunuz.

Buraya Ölü Deniz dense de teknik olarak bir göl olduğu açık. Nitekim İsrail Ürdün sınırını çizen Ürdün Nehri’nin ve başka birkaç küçük su kaynağının döküldüğü yerde oluşan Ölü Deniz, ne yakındaki Akabe Körfezi’ne (yani Kızıl Deniz’e), ne de başka herhangi bir denize dökülüyor, dolayısıyla gelen su burada birikiyor, yani bu gölü oluşturuyor. Tuzluluk oranının bu kadar yüksek olması bir yandan da yüksek sıcaklıklardan dolayı buharlaşmanın çok fazla olmasındandır diye tahmin ediyorum. Ancak yukarıda belirttiğim gibi, burayı besleyen nehirlerden giderek az su gelmesi de tuz oranını yükselten bir faktör.

Bunun dışında kıyı bölge çok taşlı ve çamurlu olabiliyor, bu yüzden bir deniz ayakkabısı da işinizi görür. Suyun yağlı bir his uyandırdığı söylense de ben o derece hissetmedim. Göle uzaktan baktığınızda herhangi bir denizden pek farklı olduğunu düşünmezsiniz bence.

Lut Gölü’nün tuzu ve çamuru

Ölü Deniz’e ayak bastığınız anda yumuşak ve yapışkan, yağlı bir çamura denk gelebilirsiniz. Korkmayın, bu çok bahsedilen ve plajda yüzünüze sürdüğünüz çamurun ta kendisi, bizzat zift. Oyun hamuru gibi kolay şekil alan, sıcak, suyla temas ettiğinde hemencecik dağılan bir madde. Buraya gelip de çamur sürmeden dönmeden olmaz tabii. Bu çamurun çok faydalı olduğu söyleniyor, hele çamurlanıp üzerinizde kurumasını beklerseniz. Bu çamuru sudan kendiniz de çıkarabilirsiniz, hazırlanıp kıyıya konmuş kovadan da alarak sürebilirsiniz.

Şifalı ürünler hem göl yakınlarında hem de Ürdün’ün her yerinde “Dead Sea Products” şeklinde etiketlenerek satılıyor. Bu çamurdan ve tuzdan yapılan maskelerin binbir faydası varmış, cildi güzelleştirmek ve kırışıklıkları azaltmak başta olmak üzere. Bunun dışında vücudun su kaybını azaltmak, kas ağrılarını ve krampları rahatlatmak, kötü ağız kokusunu önlemek, toksik maddeleri vücuttan atmak gibi başka marifetleri olduğu da yazıyor.

Lut Gölü çamur kovası, Ürdün
Lut Gölü’nün çamuru böyle kovalarda biriktirilip misafirlere ikram ediliyor

Su o kadar tuzlu ki sadece sırt üstü yüzmenin kolaylığından değil, suda yürümenin ne kadar zor olduğundan da bahsetmemiz gerekir bence. Hele sırt üstü yüzerken ayaklarınızı yere basmaya karar verirseniz bayağı çaba harcamanız gerekecek. Haziran ayında su gayet sıcaktı, suya girerken yavaş yavaş alışmayı gerektirmeyen türden bir sıcaklığı vardı.

Dışarıdan bakıldığında herhangi bir denizden farkı yokmuş gibi görünen bu gölde suya girmeden önce aklınızda tutmanız gereken en önemli şey, suyun ne kadar tuzlu olduğu. Bu da şu demek oluyor ki, gözünüze ve ağzınıza su kaçarsa başka herhangi bir denizde çekeceğinizden çok daha fazla acı çekiyorsunuz. Tur rehberimiz suya girmeden önce birbirimize su şakası yapmamamızı, kafamızı suya sokmamamızı özellikle tembihledi. Gözüme su kaçmasa da ister istemez dilime değen birkaç damla, bu uyarının boşa olmadığını anlamama yetti, nitekim suyun ne kadar acı olduğunu anlatamam. Başka kaynaklarda okuduğum kadarıyla buraya gelmeden önce tıraş olunması bile tavsiye edilmiyor. Su gerçekten çok çok acıydı, yeni tıraş olmuş cildi nasıl yakacağını tahmin edemiyorum. Ayrıca vücudunuzda yeni oluşmuş bir yara, kesik vs. varsa bunların da bayağı yanacağını aklınızda tutun.

Lut Gölü'nün faydaları
Lut Gölü’nün faydalarından 10 tanesi burada sıralanmış

Diğer yakın yerler

Nebo Dağı

Buranın dini kitaplardaki yeri büyük, nitekim Hz. Musa’nın vadedilmiş toprakları gördüğü ve kısa bir süre sonrasında vefat ettiği tepe burası. Buradan Ölü Deniz’in kuzey kıyılarını rahatlıkla görebiliyorsunuz. Gölün biraz daha kuzeyinde yer alan ve dünyanın ilk insan yerleşimi olarak bilinen Jericho’yu, hatta havanın açık olduğu günlerde ta Kudüs dağlarına kadar Filistin’i görebildiğiniz çok müstesna bir yer burası. Ayrıca bu bölgenin bazı yerlerinin ne kadar yeşil olduğunu görünce, bir zamanlar buraların neden vadedilmiş toprak olabileceğini aklınızda canlandırmak biraz daha kolay oluyor. İnsan düşünmeden edemiyor, kutsal kitaplarda yazan bir vaat, günümüzün belki de çözümsüz siyasi sorunu olan Filistin sorununa nasıl temel oluşturabilir diye. Ama gerçek bu, İsrail kendilerine vaat edilmiş bu toprakları tamamen kontrol edebilmek için asla durmayacak.

Nebo Dağı ve vadedilmiş topraklar, Ürdün
Nebo Dağı’ndan vadedilmiş topraklar manzarası

Bu tepenin mülkiyeti Fransisken cemaatine ait, onlar 1932’den beri burayı işletip koruyorlar. İçerideki en görkemli yerler şüphesiz manzara noktasıyla birlikte Bizans kilisesi kalıntıları. Fransisken’lerin burayı almasından sonra başlayan kazılarda MS 5. yüzyıl civarlarından kalma muhteşem mozaikler ortaya çıkarılmış. Hakikaten mozaikler göz kamaştırıcı. Bu noktada ayrıca Hz. Musa’nın asasına sarılmış yılan figürü bulunan bir metal heykel, Papa 2. Jean Paul’ün 2000 yılında yaptığı ziyarette diktiği zeytin ağacı ve bölgede kazılarda çıkarılmış buluntuları gösteren küçük bir müze de bulunuyor.

Nebo Dağı'ndaki Bizans Kilisesi mozaikleri, Ürdün
Nebo Dağı’ndaki Bizans Kilisesi mozaikleri

Lut Gölü deniz seviyesinin 400 metre kadar aşağısında kaldığı için, bu tepeden görülen göl manzarası çok daha ilgi çekici hale geliyor, çünkü yüksek bir yerden çok çok aşağılara bakıyormuş hissini yaşıyorsunuz. Ki bu normal, bu tepe deniz seviyesinin 800 metre üzerinde. Yani bu kadar kısa mesafe kat edip 1200 metre kadar aşağı rakıma inmiş olmak inanılmaz bir duygu, zaten bu nedenle Nebo-Ölü Deniz yolu, sert virajlı ve sürekli aşağı inilen, örneği nadiren görülecek türden çok dik bir yol.

Ma’in Kaplıcaları

Ölü Deniz’e yakın şehirlerden biri olan Ma’in, buradaki su kaynaklarından beslenerek göle dökülen kaplıcalara da adını vermiş. Burada muhteşem şelaleler ve sıcaklığı 40 dereceyi aşan şifalı kaplıca sularının biriktiği doğal ve yapay havuzlar bulunuyor. Amman’dan taksiyle 20 JOD karşılığında buraya gelinebiliyormuş. Ma’in Hot Springs and Spa adlı tesise günübirlik giriş ücreti ise 10 dinar. Ölü Deniz civarında 1 günden fazla geçirmeyi düşünüyorsanız burayı da ziyaret etmelisiniz.

Wadi Mujib

Petra’yı andıran kayalıkların içinden akarak Ölü Deniz’e ulaşan bir nehrin etrafında. yükselen sıradışı kayalıkların oluşturduğu benzersiz bir kanyon burası. Burada dolaşmayı çok isterdim, maalesef yapabildiğim tek şey, bu vadiyi çevreleyen kayalıkların müthiş şekil ve renklerini fotoğraflayabilmek oldu. Ancak gördüğüm kadarıyla vadinin iç kısımlarında çok daha acayip manzaralarla karşılaşabiliyorsunuz. Ma’in Kaplıcaları gibi, bölgede zaman geçirme niyetiniz varsa buraya inen patikaları yürüyüp muhteşem manzaraları kendiniz görmeniz tavsiye edilir.

Wadi Mujib, Ürdün
Wadi Mujib’in görkemli kayalıkları

Diğer notlar

Lut Gölü ve çevresinin madenler açısından çok zengin olduğunu söylemiştim, bu nedenle gölün güney kenarında birçok endüstriyel tesis bulunuyor. Başta fosfat ve gölden direkt çıkan zift olmak üzere çıkarılan madenler bu tesislerde işlenip ülke içinde kullanılıyor veya ihraç ediliyor.

Tabii ki buradaki gün batımı manzarasını seyretmek oldukça popüler bir başka aktivite. Batı’daki İsrail/Filistin tarafında batan güneşi, göle tepeden bakan birtakım kayalıkların üzerinden izleme şansınız olur, eğer özel bir araçla geldiyseniz.

Evet, burası gelmesi kolay olmayan bir yer, işinizi sağlama almayı sevenlerdenseniz bayağı da pahalıya gelecek. Ancak bu acayip yeri görmek size unutamayacağınız, herkese anlatmak isteyeceğiniz anılar sunacaktır. Ürdün’e -hatta İsrail’e- gelecekseniz Ölü Deniz’i mutlaka ama mutlaka görün diyebilirim.

İletişim

Bu yazıyla ve diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuzu, yazıların altına yorum yaparak bana iletebilirsiniz.

2 Yorum

  • Emin

    Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkürler. Sodom ve Gomora şehirlerini görmek niyetindeyim tahmin edebileceğiniz gibi dinsel öğretilerde geçen tarihsel felaketi görmek istiyorum, çadırımla bireysel olarak gezme arzuluyorum bu bölgelerde çadırımla bir kaç gün ve ulaşım aracı olarak bisiklet kullanma niyetindeyim. Bu bağlamda;

    – Hangi mevsim gezi için elverişli olur,
    – Market, gıda vs. ihtiyaçlarımı karşılabileceğim noktalar var mı? (Mümkünse checkpoint’lerden oluşan Google’da harita oluşturmuşsanız paylaşırsanız sevinirim.),
    – Gezimi mümkün olduğunca makul olabilecek düzeyde yapmak istiyorum. Bu bağlamda bütçe dostu tavsiyleriniz var mı? (Mesela su bazı ülkelerde pahalı olabiliyor o yüzden farklı bir alternatif kaynak tercih kullanılabilir.)
    – Bölgede nelere dikkat edeyim? Güvenilir mi?
    – Çadırla konaklama,
    – Bisiklet ile ulaşım,
    – Tarihsel görülebilecek yerler,
    – Buralara giriş-çıkış için prosedürlerini (Ör.: Farazi yazıyorum Sodom şehrindeki X yerleşim yerinde kamp yapmak yasak veya Gomora şehrindeki kalıntılara 09:00-17:00 arasında ziyaret edilebilir.)

    Gibi sorularım için değerli tavsiyelerinizi rica edebilir miyim? Teşekkür ederim.

    Dip Not: Bölgeye aynı mantıkla gitmek isteyen arkadaşlar varsa emin.altan@hotmail.com adresine yazabilerler. Yoldaş olabiliriz.

    • Geç Kalmış Yolcu

      Emin Bey merhabalar,

      Sözleriniz için teşekkür ederim. Tabii ben sizin planladığınızın çok zıttı bir şekilde oralarda bulundum ancak düşüncelerimi toparlamaya çalışayım. Ancak bahsettiğiniz kalıntıların nerede bulunduğunu tam olarak bilmediğim için net konuşamayacağım, kusuruma bakmayın. Doğrusunu isterseniz Sodom ve Gomora’nın günümüzde görülebilen kalıntıları olup olmadığını bile bilmiyordum.

      Bu bahsettiğimiz kısımlar çöl olduğu için gece gündüz sıcaklık farkı çok olur, dolayısıyla bahar ve yaz aylarındaki sıcaklık ortalamaları gezmeye daha müsait görünüyor. Kışın geceleri hava soğuyabilir. Bölgedeki kasabalarda ve yol kenarı dinlenme tesislerinde her türlü ihtiyacınızı bulabilirsiniz diye düşünüyorum. Buralarda su pek kolay bulunan birşey değil, şişeden içmek dışında pek bir yol görmedim ben. Ölü Deniz kenarındaki otellerin tesislerine girmezseniz bütçeniz biraz daha makul bir seviyeye inebilir belki. Ürdün genel olarak güvenli bir ülke olarak kabul edilir, özellikle Orta Doğu’daki diğer ülkelere kıyasla. Yine de kamp güvenliği konusunda kesin konuşmam mümkün değil. Bisikletle ulaşım konusunda şunu diyebilirim, Lut Gölü kenarlarında gidip gelmek çok sorun olmaz ancak burası deniz seviyesinin aşağısında olduğu için buraya gelen yollar çok sert inişlerle dolu. Yani mesela Nebo Dağı’ndan göl kenarına inişte çok ciddi bir rakım değişimi oluyor. Dolayısıyla bu yolu ters istikamette bisikletle çıkmaya kalkarsanız çok zorlu bir tırmanış olacağını söyleyebilirim. Bu bölgede Lut Gölü haricinde az önce söylediğim Nebo Dağı’nı ve çok acayip bir kanyonu olan Wadi Mujib’i anabilirim görülebilecek yerler olarak.

      Umarım birtakım mantıklı fikirler verebilmişimdir. Ancak söylediğim gibi ben kamp yapmadığımdan sizin durumunuza dair kesin konuşabilmem mümkün değil. Umarım bu planınızı sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Size iyi günler dilerim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir