
Faro gezisinden notlarım – Algarve’nin başkentinde gezilebilecek yerler
Faro, Türkiye’de çok bilinmese de sadece Portekiz’in değil, Avrupa’nın önde gelen tatil merkezlerinden bir tanesi. Küçük olsa da oldukça köklü bir tarihi var, dolayısıyla farklı açılardan da tatmin edici tarafları olduğunu söyleyebiliriz, yani sadece denize girilecek bir yer değil. Çok uzun kalınacak gibi olmasa da bir veya birkaç gün geçirilebilecek bir yer olduğunu düşünüyorum. Biz günübirlik gittik buraya ve birkaç saat içinde görebildiklerimi ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Portekiz’in güneyinde bulunan Algarve bölgesindeki birçok şehir gibi Faro’nun adı da Arapça kökenli (Algarve adı da Al-garb, yani Batı demek, Müslümanların fethettiği alanın batısını ifade ediyor). Arapların gelişinden önce Ossonobo ve Xanta Maria (Santa Maria) olarak bilinen şehir, yaklaşık 500 yıl buraya hakim olmuş Magripli Arap topluluklarından Harun hanedanı döneminde Santa Maria ibn Harun olarak adlandırılmış. Zaman içinde Harun adı Faroon ve sonunda Faro’ya dönüşmüş. Faro, konumundan ötürü oldukça kritik bir liman ve savunma noktasıymış Araplar için. Ancak Reconquista faaliyetleri çerçevesinde 1249’da Araplardan alınıp Portekiz krallığına katılmış. Faro’nun alınmasıyla Portekiz’de Arapların hakimiyeti de sona ermiş. Bugün de Algarve’nin en tarihi şehri olmasının yanında bu ilin resmi yönetim merkezi konumunda da bulunuyor.
Faro’ya nasıl gidilir?
Faro’ya gelmek, Avrupa’nın farklı yerlerinden kalkan uçaklar sayesinde oldukça kolay. Ünlü Portekizli havacılık öncüsü Gago Coutinho‘nun adının verildiği havaalanı Ryan Air‘ın bir merkezi olduğu için ulaşım açısından geniş imkanlara sahip. Faro Havaalanı da şehir merkezine çok yakın, otobüslerle merkeze ulaşım sağlanıyor. Faro’da dolaşırken sürekli inen ve kalkan uçakları duyup görüyorsunuz zaten.

Faro’ya ayrıca Lagos ve Albufeira gibi diğer Algarve şehirlerinden gün içinde çok sayıda otobüs seferi yapılıyor (Algarve içi otobüslerin saatlerine buradan ulaşabilirsiniz). Algarve dışında Lizbon’dan (ve direkt Lizbon Havaalanı’ndan) ve Porto gibi daha kuzey şehirlerinden Flixbus otobüsleri kalkıyor. Lizbon’dan 3.5-4 saatte geliyor otobüsler. Ayrıca komşu İspanya sınırına sadece 60 kilometre uzakta bulunduğu için Sevilla gibi şehirlerden de otobüsle gelinebiliyor. Faro’ya trenle de gelinebiliyor, Lizbon ve diğer Portekiz şehirlerine demiryoluyla bağlanmış. Dolayısıyla Türkiye’den gelmek isteyenler için Lizbon Havaalanı’na uçmak mantıklı bir seçenek olarak gözüküyor. Ancak Faro’ya direkt uçuşu olan bir şehirden bağlantı uçuşu yapmak da mantıklı bir seçenek.
Faro’da gezilebilecek yerler
Elbette buraya gelenlerin büyük bir çoğunluğu müze veya kilise görmek değil, denize girmek istiyor diyebiliriz. Faro’nun enteresan bir coğrafyası var. Aslında burası deniz kıyısında, hatta şehrin göbeğinde marinası falan da bulunuyor, ancak burada denize girecek yer bulunmuyor. Faro’nun etrafını bataklıkvari oluşumlar çevreliyor. Bu bataklıkları tekneyle geçtikten sonra meşhur Faro plajlarına ulaşılıyor. Meşhur diyorum, çünkü bir arkadaşım, Faro sahillerinde eski Beşiktaşlı futbolcu Ricardo Quaresma ile karşılaşmış, onunla fotoğraf çektirmişti. Faro’da denize ekstra bir toplu taşımayla gitme durumu bana Dalyan ve oradan tekne veya dolmuşla gidilen İztuzu plajını hatırlattı. Albufeira gibi burada da su çok sıcak olmasa da zaman içinde alışmak mümkün.
Denize gitmek isteyenler için şehir merkezinden kalkan tekneleri önerebilirim. Eski surların öbür tarafında, demiryolunun yanında bekleyen tekneler de bulunuyor. Tek yön 2.35, gidiş geliş 4€ gibi fiyatları bulunuyor.
Dalyan’ı hatırlatan fiziki yapının bir sonucu olarak Faro civarının kuşlar açısından çok zengin olduğunu da söylemek gerekir. Göç yollarının üzerinde olduğu ve Avrupa’nın da en uç kısmında bulunduğu için Faro ve genel olarak Algarve civarlarında bulunan koruma alanları, göçmen kuşların konaklama ve yavrulama alanları haline gelmiş. Ria Formosa gibi parklarda sayısız kuş türüyle karşılaşmak mümkün, hatta bunların günübirlik turları da düzenleniyor.

Faro şehri içinde ise öncelikli olarak eski Arap kalesinin içinde kalan bölgeyi gezmek lazım. Bazıları orijinal şekliyle korunmuş kemerlerden Arco da Vila‘dan veya Arco do Repouso‘dan geçerek içeri girebilirsiniz. Buradan girince dar ve beyaz boyalı evlerle çevrili sokaklara dalabilirsiniz. Biz bu bölgedeki Faro Belediye Müzesi‘ne gittik. Müzeyi önünde bulunan Portekiz kralı Dom Afonso III’ün heykelinden de tanıyabilirsiniz. Burası eskiden Faro’nun Yahudi Mahallesi’ymiş. Hatta Portekiz topraklarında ilk kitap burada basılmış.
Müzede Faro civarından çıkarılmış farklı dönemlerden antik kalıntılar, Portekiz kraliyet arması koleksiyonu, Portekizli sanatçıların dini temalı Rönesans dönemi tabloları, Roma döneminden sütunlar ve mezar taşları, bir de arkeolojik çalışmalarla ortaya çıkarılan, İslami döneme ait eserler bulunuyor. Faro’daki tren istasyonunun altında keşfedilen büyük bir Roma dönemi mozaiği de müzede sergileniyor. Bir de geçici sergi vardı biz gittiğimizde, meşhur Portekizli mimar ve ressam Nadir Afonso’nun eserleri gösteriliyordu. Esasen bir 16. yüzyıl manastırı olan müze binası ve iç avlusu oldukça güzel, bunu da belirtmek isterim. Müzenin normal giriş ücreti 2€, ancak pazar sabahı gelirseniz giriş ücretsiz.

Birkaç tane daha görülebilecek yer var bu bölgede, örneğin Sé adlı büyük ve içi çok güzel katedral, Faro tarihini ve kültürünü interaktif olarak anlatan multimedya müzesi (Faro Story Spot) gibi. Surların tekrar dışına çıkıp merkezde yürüdüğünüzde yine dar sokaklar, kafeler ve restoranlar bulacaksınız. Bence imkanınız varsa Karmelit mezhebi mensuplarına ait Nossa Senhora do Carmo adlı kiliseye ve bitişiğinde bulunan Kemik Şapeli’ne (Capela dos Ossos) gidin. Adından anlaşılacağı üzere ölmüş rahiplerin kemikleri ve kafataslarından yapılan bu şapel, herkese “ölüm var, bir gün siz de böyle olacaksınız” mesajını somut olarak vermek üzere yapılmış.

Bunlar haricinde hemen marinanın yanında ve şehrin göbeğinde bulunan Manuel Bivar Bahçesi’nde (Jardim Manuel Bivar) de dinlenmek, soluklanmak için durmayı ihmal etmeyin derim. Bu parkın bitişiğinde bulunan yaklaşık 400 yıllık Misericórdia Kilisesi‘ne de bir göz atabilirsiniz. Faro’da görülebilecek diğer irili ufaklı yerlerin bir listesine şu sayfadaki haritadan da bakabilirsiniz.
İletişim
Bu yazıyla ve diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuzu, yazıların altına yorum yaparak bana iletebilirsiniz.
