Cliffs of Moher (Moher Kayalıkları) – İrlanda’nın benzersiz doğa harikasından notlarım
Dünyada bazı yerler vardır, adını bilmeseniz bile görüntüsünü muhakkak tanıdık gelir. Görüntüsünü televizyonda, fotoğraflarda bir yerde gördüğünüzü bilirsiniz, gerçekte neresi olduğunu bilmeden veya merak bile etmeden. Cliffs of Moher (Moher Kayalıkları) böyle bir yer bence, meşhur görüntüsünü görmüş herkesin tanıyacağına emin olduğum türden aşina, ancak adını söylediğimde kolay kolay tanınmayacak kadar da ismi akıllara hemen gelmeyen bir yer.
Dünyada gördüğüm en etkileyici doğal güzelliklerden biri olan Cliffs of Moher’e yaptığım gezide gördüklerim, öğrendiklerim ve diğer bütün ayrıntıları bu yazıda öğreneceksiniz.
- Cliffs of Moher’e nasıl gidilir?
- Cliffs of Moher bileti nasıl alınır?
- Cliffs of Moher Yolculuğu
- Cliffs of Moher gezisi
- Cliffs of Moher’den dönüş
- Son sözler
Cliffs of Moher’e nasıl gidilir?
İrlanda’ya yüksek olasılıkla Dublin’den girmiş olacaksınız. Dublin’den düzenlenen günübirlik turlarla buraya gidip gelmek gayet mümkün olsa da, tursuz ve toplu taşımayla gelmek niyetindeyseniz ve de araba kiralamayacaksanız, İrlanda’nın Batı sahillerindeki bir yerde üslenip oradan gelmeniz daha münasip olacaktır bence. Bu anlamda Galway bana mantıklı göründü. Ben de Galway’de kalmayı ve oradan günübirlik şekilde Cliffs of Moher’e gelmeyi tercih ettim, dolayısıyla bu gidiş yolunu size anlatacağım.
Galway’den Cliffs of Moher’e nasıl gidilir?
Galway’de gezilecek yerler yazımda da anlattığım gibi Dublin’den Galway’e otobüsle gelinebiliyor. Hatta direkt Dublin Havaalanı’ndan Galway’e giden otobüsler de bulunmakta. City Link otobüslerini bu amaçla kullanabilirsiniz. Dublin – Galway yolu yaklaşık 2.5 saat sürüyor.

Galway’e geldikten sonra da Cliffs of Moher’e doğru giden bir otobüse binmeniz gerekiyor. Galway ile Cliffs of Moher arası yaklaşık olarak 75 kilometre mesafede. Benim araştırıp bulduğum iki tane otobüs var, ikisinden birini seçebilirsiniz. 350 ve 351 numaralı otobüsler buraya gidiyorlar. İki otobüs de biraz farklı yollardan, farklı zamanlarda varıyorlar. 350 numaralı Bus Éireann otobüsü biraz daha standart karayollarından gittiği için 2 saat gibi bir sürede varıyor. Tek yön bilet ücreti 13.50 €, gidiş dönüş 20€. 351 numaralı Local Link‘in işlettiği ikinci seçenek ise direkt sahil yolundan geçtiği için daha yavaş gidiyor, yolculuk 2.5 saate yaklaşıyor. Ama ne yolculuk, köylerin arasından, bir tarafı okyanus, diğer tarafı çayırlar olan daracık yollardan geçtik. Ve de yolun bir kısmında 2 aracın geçebilmesi mümkün olmadığı için arabalar durup yavaş yavaş geçmek zorunda kaldılar, bazen arabalardan bir tanesi geri çekilmek zorunda kalıyordu. Harika pastoral ortamları gözlemleyeceğiniz, huzur içinde otlayan hayvanlara imreneceğiniz bu yolculuk biraz daha uzun sürse de manzaraları görülmeye değer. Bu otobüsün de tek yön ücreti 9€, kredi kartı geçiyor.
Hangisini tercih ederseniz edin, otobüslerin kalkış saatlerini iyi bir şekilde öğrenin, mümkünse bir yerlere kaydedin ki planınızı ona göre yapabilin. Ayrıca bu otobüslerin Galway’de kalktığı yerler de farklı. 350 Eyre Meydanı’nın yanındaki tren istasyonunun önündeki duraklardan kalkıyor. Station Road diye geçiyor bu cadde. 351 ise Eyre Meydanı’nın güneyinde bulunan duraktan kalkıyor, Victoria Place kesişim noktasına yakın duraktan. Bu durakları iyi bir şekilde öğrenin ki otobüsün kalkma saati geldiğinde bir hayal kırıklığı yaşamayın. Ve gitmeden önce bu hatların hala aynı şekilde çalışıp çalışmadığını mutlaka kontrol edin ki sonradan bana sövmeyin. Yazıda verdiğim bilgiler Ekim 2025 itibariyle geçerlidir.
Cliffs of Moher bileti nasıl alınır?
İrlanda’daki birçok majör turist destinasyonu gibi Cliffs of Moher’de de online bilet satışı teşvik ediliyor. Bunun için de internetten satılan bilet, kapıda satılan biletten daha ucuz oluyor. Ben de internetten bilet almanızı öneririm. İnternet biletleri, Cliffs of Moher resmi sitesinden satılıyor. Bilet alma sayfasında gitmek istediğiniz gün ve saati seçmeniz gerekiyor. Bilet fiyatı, giriş yapmayı düşündüğünüz saat aralığına göre belirleniyor. Sabah, öğle ve akşam şeklinde 3 zaman aralığında ziyaretçi kabul ediliyor. Tabii mevsimine göre farklı zamanlarda açık kalıyor burası ama benim gittiğim Ekim ayında sabah (08:00-10:59) biletleri 8€, öğlen (11:00-14:59) biletleri 12€, akşam (15:00-17:00) biletleri yine 8€’ya satılıyordu. 8€’luk bileti kapıda alırsanız 15€’ya çıkıyor, internetten almanızı tavsiye etmemin asıl sebebi bu.
Belirlediğiniz gün ve saat aralığında orada olmaya çalışın. Saati kaçırırsanız da çok sorun değil, arada fiyat farkı varsa onu alıyorlar sadece.
Cliffs of Moher yolculuğu
Yukarıda olabildiğince ayrıntılı şekilde anlatmaya çalıştığım bu yolculuğu ben de yaptım. Olabildiğince erken varmak istediğim için 351’in 08:20 otobüsünü yakalamak üzere durakta oldum, otobüs de gerçekten zamanında geldi. 9€’yu ödedikten sonra çok da dolu olmayan otobüsle tam zamanında yola çıktık. Arada binip inenler olsa da bir noktadan sonra otobüste sadece ben kaldım, o acayip dar ve manzaralı, benzersiz yollardan tek başıma geçtim. Koyunlar, inekler ve yemyeşil çayırlar, denize nazır köyler, filmlerde göreceğiniz türden bir sürü manzaralar bu yolculuğa eşlik ediyor. Tabii arada traktör gibi bazı yavaş araçların arkasında kalma durumunuz olabilir, uygun bir yere gelip önünüzdeki araba çekilene dek onu takip etmek zorunda kalınıyor. Sonunda otobüs sizi Cliffs of Moher otobüs durağına bırakıyor. Oldukça büyük bir otobüs durağı olduğu için burayı kaçırmazsınız diye düşünüyorum ama bir yandan haritalara bakarak nerede olduğunuzu kontrol etmenizi yine tavsiye ederim.

Cliffs of Moher gezisi
Otobüs sizi hemen bilet kontrolünün olduğu kapının yanında bırakıyor. Burada önceden yaptığım rezervasyonun 6 haneli kodunu sordular, başka birşey istemediler. Bir de klasik istatistikleri için nereden geldiğimi sordular. Kısa süren işlemlerin ardından içeri alındım. Otobüs park yerini geçince karşınıza tepenin içine oyulmuş ziyaretçi merkezi çıkıyor. Orada Cliffs’in tarihi, kayaların oluşum sürecine dair jeolojik bilgiler, burada yaşayan kuş ve diğer canlı türlerinin resimleri ve yaşam döngülerine dair bilgiler veriliyor. Bir de 4D Ledge Experience at the Cliffs of Moher dedikleri birşey var, küçük bir sinema salonunda dev ekranlarda ve sesli olarak Cliffs’in nasıl bir yer olduğunu hem bir kuşun hem de su altındaki yaratıkların gözünden deneyimlemenizi sağlayan 3-4 dakikalık bir klip gösteriliyor. Buranın haşmetine dair güzel bir fikir veriyor, bunu da mutlaka izleyin.
Ziyaretçi merkezini geçtikten sonra dümdüz sol tarafa ilerlediğinizde o meşhur manzarayı göreceğiniz balkona varıyorsunuz. Burada asıl geziniz başlamış oluyor yani. Bir not, ziyaretiniz boyunca göreceğiniz belli noktalarda audio guide’lar için açıklamalar göreceksiniz. Fiziksel bir audio guide yok, onun yerine bir uygulama indirmeniz gerekiyor. Kesinlikle tavsiye ederim, hem noktalarda gördüğünüz manzaralarla ilgili, hem de buradaki doğal yaşamla ilgili bilgiler edinebilirsiniz. Burada çekilen filmler veya etrafta denk gelebileceğiniz müzisyenlerin buranın tarihindeki yeriyle ilgili anlatımlar da bulunuyor. Resmi sayfalarındaki linklerden uygulamayı indirebilirsiniz, internetsiz de çalışıyor.

İlk balkonda sol (güney) tarafta birbiri ardından kendini gösteren kayalık çıkıntıları görüyorsunuz. En çok fotoğrafı muhtemelen burada çekmek isteyeceksiniz. Buradan sonra sol taraftaki patikaya, yukarı doğru tırmanışa geçebilirsiniz önce. Ancak ben gittiğimde güney yönündeki patika kapatıldığı için çok fazla ilerleyemedim. Yoksa uçurumun çok yakınından giden bir patikada ilerleme imkanı bulacaktım.
Bu arada patikaların kapatılması, son 1 yıl içinde gerçekleşen birkaç düşme vakasından dolayı olmuş. Patika dışına çıkan, fotoğraf çekmeye çalışırken çimlerde ayağı kayan birkaç turist hayatını kaybedince yürüyüş patikaları çift yönlü olarak, ikinci bir karara dek kapatılmış. Güvenlik endişeleri giderilene dek kapalı kalacaklarmış, bu da ne zaman olur hiç bilmiyorum. Ayrıca satranç taşını hatırlatan kayalığın güzel bir görüntüsünü bu tepeden görebilmek mümkün oldu. Bu kayalığa An Branán Mor veya Branaunmore deniyor. Birazdan göreceğiniz O’Brien’s Tower’dan adını alan, kıyının 50 metre açığında ve 60 metre yüksekliğinde müthiş bir doğal oluşum. Beyrut’ta gördüğüm Güvercin Kayası’nı (Fransızca Raouché) da biraz hatırlattığını söyleyebilirim.

Bu tarafta gelebildiğim son noktada, bu uçurumlarda hayatını kaybetmiş insanlara ithaf edilen bir taş levha bulunuyor. Burası yolun sonu olduğu için mecburen geri dönüp bu sefer de ortadaki balkonun sağ (kuzey) tarafına yürüyerek gezime devam ettim. Yine tırmanışlı bir yol çıkıyor ziyaretçilerin önüne, arada yöresel müzikleri seslendiren müzisyenleri görebilmek mümkün. Genelde flüt çaldığını gördüğümüz bu müzisyenler, Cliffs of Moher’in yöre halkı ve başka ziyaretçilerin akınına uğramaya başladığı yıllardan beri burada bulunuyor ve gezi deneyiminde her daim önemli bir rol edinmişler.
Tırmanış, O’Brien Kulesi (O’Brien’s Tower) adlı küçük kuleye gelene dek sürüyor. 1835’te İrlandalı milletvekili Cornelius O’Brien‘ın yaptırdığı kule hem turistik amaçlarla, hem de bizzat insanların gelip belirli bir süreliğine kiralaması için yapılmış. Kulenin içine girip üst katına çıkarak her yönde manzaraları seyredebilirsiniz. Ayrıca kulenin içinde O’Brien’ın birkaç parça eşyası ve burayı kiralamak için ilan verdiği gazetelerde kupürler bulunuyor. Bulutlu havalarda uzaklar pek görülmese de Aran Adaları’nın en doğuda olanı Inis Oírr (Inisheer) rahatlıkla görülebiliyor (ki bu adaların en büyüğü olan Inishmore‘u görme şansı da yakalamıştım, orası da harika bir yer). Bu arada O’Brien’ın bu bölgenin turizme kazandırılması için büyük emekler harcadığı, zamanının çok ötesinde bir vizyona sahip olduğu anlatılıyor sesli rehberde. Kısa bir not, Cliffs of Moher’in turistik değeri 1800’lü yıllardan itibaren anlaşılıyor, önce bu O’Brien Kulesi, sonrasında farklı binalar turist merkezi olarak kullanılmış. 1970’lerde yılda 100 binden fazla turist buraya gelmeye başlamış. 2007’de bugünkü modern turist merkezi hizmete açılmış. 2011’de de UNESCO Küresel Jeoparklar listesine dahil edilmiş.

O’Brien Kulesi, meydanımsı bir düzlükte yer alıyor, düzlüğün kuzey ucunda ise yine uçurumların kenarına yakın bir şekilde ilerleyen patikalar var. Bu sefer patikaların iç kısmında demir teller vardı, bunları aşmak kesinlikle yasak. Patikanın genişliği yaklaşık yanyana 2-3 kişinin geçebileceği kadar, daha geniş değil. Bizim geçmemize izin verilmeyen çayırlarda otlayan koyun, inek ve atları yakından görebilirsiniz, İrlanda’nın diğer kırsal alanlarında gördüğüm gibi kaygısızca otlanma halindeler. Bu kadar turistik bir ortamda, bundan 150 yıl önce ataları nasıl yaşıyorlarsa hala aynı şekilde yaşıyor olduklarını bilmek tuhaf bir his uyandırıyor. Ama bir yandan bu kayalıkların da 150 yıl önce nasılsa halen az çok öyle olduklarını da bilmek, benzeri az görülen doğal bir fenomenin orta yerinde olduğunuzu bize tekrar tekrar hatırlatıyor bence. Hatta 150 yıl ne ki, bu kayalıkların on binlerce yıllık sabırlı bir oluşum sürecinden geçtiğini bilmek, aslında Cliffs of Moher’in belki de en etkileyici tarafı diye düşünüyorum naçizane.

Kuzey yönünde de ilerlerken maalesef patika bir yerde kesildi, daha fazla ilerleyemedim. Patikanın bittiği noktaya gelene dek satranç taşına benzetilen An Branán Mor adlı yalnız kayalığın daha yakın manzaralarını görebiliyorsunuz. Bu kayalıkla ilgili de küçük bir hikaye anlatılıyor, efsaneye göre uçurumların aşağısında, denizin altında çok zengin bir şehir varmış bir zamanlar. Sonra şehir sular altında kalmış. O gördüğümüz kayalık da şehrin giriş kapısının su yüzünde kalan kısmıymış. Doğru bildiniz, tam bir Atlantis hikayesi yani. Kilstiffen adıyla da bilinen adanın içindeki binalar, altın kubbeli saraylar ve kiliseler artık görünmüyor, ancak şehrin nerede olunduğu bilinmeyen altın anahtarı bulunduğu zaman yeniden yüzeye çıkacakmış. Bir başka efsaneye göre de burası 7 yılda bir su yüzüne çıkıyormuş, ancak burayı bir kez görenler tekrar gözükene dek ölüyorlarmış. Bu kadar efsanevi bir görüntüye sahip ortamda böyle efsanelerin yaratılmasını anlamsız bulmuyorum açıkçası.
Patikaların kesilmesinden ötürü benim gittiğim dönemde ancak 2 kilometrelik bir patikanın ziyarete açık olduğunu söylemek isterim. Dolayısıyla gezi hızlı bitti, 2 saatten kısa sürede görülebilecek her yeri görmüştüm. Dönüşümde bir daha muhtemelen tekrar görmeyeceğim o müthiş manzaraya son bir bakış daha atıp geri döndüm. Tekrar ziyaretçi merkezine uğradım, bu sefer hediyelik eşya dükkanına uğramak üzere. Ziyaretçi merkezinde küçük bir kafeterya da bulunuyor. Alacağınız birşey varsa alın, ancak dükkandaki eşyaları Galway veya Dublin’de de bulma ihtimaliniz yüksek diye düşünüyorum.
Bence buraya gelip de yapmadan dönmemeniz gereken şey, buranın suyundan içmek olur. Ziyaretçi merkezinin 50 metre kadar sağ tarafında bir musluk göreceksiniz, gayet güzel ve içilebilir bir su akıyor buradan. Varsa boş şişelerinizi de doldurmayı unutmayın. Gerçekten çok lezzetli bir su akıyor, zaten böyle müthiş bir doğa harikasından daha aşağısını beklemezdim.

Bu kısmı bitirmeden bir not daha düşeyim, burası koruma altında olan bir alan olduğu için geldiğiniz gibi bırakmanız bekleniyor. Leave no trace (hiç iz bırakma) adlı bir politika izleniyor. Dolayısıyla içeride çöp atmak kesinlikle yasak. Ne doğayı, ne kaya oluşumlarını tehdit edecek hareketler yapabilirsiniz buradayken. Bir sürü insanın üzerinde yürüdüğü patikaları korumak hiç kolay olmasa da patikaların bozulmaması ve kayalıkların zarar görmemesi için büyük çaba harcıyorlar. Hatta tepenin içine oyulmuş ziyaretçi merkezinin bile kayalıkları etkilemeyecek şekilde yapıldığını, tamamen doğa dostu olduğunu anlatıyorlar.
Cliffs of Moher’den dönüş
Toplamda 3-4 saati geçmeyen bu harika deneyimin ardından geri dönüş yoluna geçmeden önce kontrol etmeniz gereken en önemli konu, en yakın otobüsün ne zaman geleceği olmalı. Yukarıda verdiğim linklerde otobüslerin buraya geliş saatleri olduğu gibi dönüş saatleri de bulunuyor. Ona göre gezinizi planlamanızı tavsiye ederim, böylece hiçliğin ortasında boşa beklememiş olursunuz. Çünkü büyük otobüs parkını geçip giriş kapısından çıktıktan sonra otobüsten ilk indiğiniz yere tekrar geldiğinizde burada hiçbir işaretin bulunmadığını fark edeceksiniz, ilk başta fark etmediyseniz eğer. Bu arada otobüs saatlerini bilmiyorsanız kapıda bilet kontrol görevlilerine sorabilirsiniz, öğrendiğime göre onlar da otobüs saatleri konusunda yardımcı oluyorlarmış.
Durak olduğu kolay anlaşılmayan yerde beklerken rahat olun, yanınıza başka insanlar da gelecek, o yüzden yanlış bir yerde beklemediğinizi anlarsınız. Otobüs de tam zamanında geldi ben beklerken. Diğer bekleyenlerle birlikte otobüse bindik ve herhangi bir sıkıntılı durum olmadan Galway’e döndük. Otobüslerde internet var bu arada, sosyal medyada geç kalmadan burada gördüklerinizi paylaşmak istiyorsanız bu da aklınızda olsun.

Son sözler
Cliffs of Moher, İrlanda’nın en bilinen turistik noktalarının başında geliyorsa bunu kesinlikle hak ettiğini söylemek isterim. Neredeyse 100 metre yüksekteki dimdik kayalardan aşağı bakmak, burada bir sürü kuş türünün ve başka canlıların yaşadığını, çoğaldığını, binlerce yıldır devam ettirdikleri yaşam döngülerini sürdürdüklerini görmek son derece güzel bir deneyim, bende olduğu gibi tek bir kuş görmeseniz bile. Dolayısıyla buraya gelmek, İrlanda’ya gelmişken yapılması gereken en önemli şeylerden biri diye düşünüyorum. Yağmurlu ve rüzgarlı kötü bir havada gelseniz bile burada bulunmaktan keyif alacağınızı garanti edebilirim, çünkü burası dünyada eşi benzeri kolay bulunmayacak bir doğal harika.
İletişim
Bu yazıyla ve diğer yazılarımla ilgili her türlü sorunuzu, yazıların altına yorum yaparak bana iletebilirsiniz.

