Cricova şarap mahzeni turu – Kişinev’de farklı bir deneyim
İtiraf etmeliyim ki ‘Kişinev’e gidip de Cricova’ya gitmemek olmaz’ demek bana biraz “monşerce” bir yaklaşım gibi geliyor. Cebindeki her kuruşun hesabını yapmak durumunda olanlar veya “dark tourist” prensiplerine sadık kişiler için bir seçenek oluşturmamasını gayet doğal karşılarım.
Ancak, Kişinev’in ne kadar düz, ekstra deneyimler sunmaktan uzak bir şehir olduğunu tahmin ettiğimden, orada geçireceğim zamanı boş geçirmemek için Tiraspol macerası dışında birşeyler aradım. Birkaç seçenek arasından Kişinev’in çok da uzağına gitmenin gerekmeyeceği Cricova’da karar kıldım, nitekim Cricova’daki şarap mahzenlerinin adeta yer altında bambaşka bir şehri sakladığını önceden okumuştum.
Eğer cebinizde biraz harcayabileceğiniz Moldova Lei’niz kaldıysa, şarap seviyorsanız veya Kişinev’de yapabilecek başka birşeyiniz kalmadıysa, Cricova’ya bir ziyarette bulunmayı düşünebilirsiniz.
Cricova nedir, neden önemlidir?
Cricova, Kişinev’in 15 kilometre kadar kuzeyinde yer alan küçük bir kasaba aslında. Birkaç parkı, bakkalı, marketi ve bankası haricinde pek birşey yok burada. Buranın önemi, adını verdiği şarap markasının, girişi kasaba merkezine yaklaşık 1 kilometre mesafede bulunan uçsuz bucaksız bir şarap şehrinin üzerinde kurulmuş olmasından geliyor.
Adeta bir yer altı labirenti diyebileceğimiz tüm kompleks, Cricova kasabasının altını tamamen kaplayacak kadar büyük. Tünellerin uzunluklarının toplamı 120 kilometre civarında ki yine Moldova’da bulunan Mileștii Mici’den sonra dünyanın en büyük ikinci şarap mahzeni unvanına erişmesini sağlıyor. Devlet tarafından sahibi olunan ve işletilen Cricova şaraphanesi, endüstriyel üretim kapasitesi oldukça düşük olan Moldova’nın kuşkusuz önemli ihraç kalemlerinden olan, dünyaca ünlü Cricova şarabına ev sahipliği yapıyor.
Cricova’nın bu kadar kendine has bir lezzeti olmasında coğrafi özelliklerinin büyük payı varmış. Zeminin ve mağara duvarlarının oldukça geçirgen bir yapıdaki kireçtaşıyla kaplı olmasından ötürü içerisi yıl boyunca 12-14 derece sıcaklığı, %90’ların üzerinde nem oranını sabit şekilde koruyabiliyormuş, Cricova şaraplarının olgunlaşmasını bu az rastlanır özellik farklılaştırıyormuş.
Cricova şarap mahzeni turu nasıl ayarlanır?
Cricova şarap mahzenlerine bireysel olarak girilemiyor maalesef, bu yüzden önerdikleri turlardan birini seçmeniz, garanti olması için de önden rezervasyon yapmanız gerekiyor.
Tur seçenekleri bu sayfada yer alıyor. Zamanınıza, zevkinize göre birini seçebilirsiniz. Ayrıca şarap konusunda benim gibi son derece bilgisiz biriyseniz, içinde 2 şarabın bulunduğu hediye paketini de önden almanızı öneririm, sizin yerinize seçimi onlar yapıyor. Bana kalırsa gitmeden önce turunuzu seçin ve öyle rezervasyon yapın.
Tur rezervasyonu için yukarıda verdiğim siteyi kullanabilirsiniz, ancak bir yöntem daha var. Benim de başka bir gezginin sayfasından okuyarak öğrendiğim bu yöntemi de aklınızda tutun: Kişinev’de bulunan Cricova şubesine (Strada Alexei Şciusev, numara 96 adresinde) gidip tura katılmak istediğinizi söyleyince sizi üst kattaki ofislerine götürüyorlar, oradan da Cricova’daki İngilizce bilen bir görevliyle konuşturup rezervasyonun tamamlanmasını sağlıyorlar. Ben bu şekilde rezervasyon yaptım. Daha o telefon konuşmasında bile yanımda kalın birşeyler getirmemi, tur saatinden en az 10 dakika önce orada olmamı sıkı sıkı tembihlediler.
Cricova’ya nasıl gidilir?
Cricova çok uzak olmadığından, Kişinev’den taksiyle de gidilebilir tabii (uber benzeri YandexGo uygulamasını kullanabilirsiniz). Ancak hem tasarruflu olmak, hem de biraz lokal seyahat deneyimi yaşamak istiyorsanız, normal belediye otobüsleriyle gitme seçeneğini göz ardı etmeyin.
Kişinev’de Vasile Alecsandri Caddesi ile Alexandru cel Bun Caddesi’nin kesiştiği yerdeki otobüs durağından kalkan 2 numaralı otobüs (troleybüs değil, biz Ankaralıların yakınen tanıdığı eski Ikarus marka otobüs) Kişinev’le Cricova arasındaki ulaşımı sağlıyor. Trafik durumuna göre 30-40 dakika süren bir yolculuk sonunda Cricova merkeze varılıyor. Yolculuk ücreti 4.5 lei (2 TL) ve otobüs içinde sürekli dolaşan görevli tarafından bindikten sonra toplanıyor, ülkedeki diğer toplu taşıma araçlarında olduğu gibi. Gündüz vakti yaklaşık 20-30 dakikada bir otobüs kalkıyor.
Cricova’nın merkezinde indikten sonra da, işaretleri takip ederek, yaklaşık 10-15 dakikalık bir yürüyüşle Cricova mahzenlerinin olduğu yere varıyorsunuz.
Cricova şarap mahzeni turu
Anladığım kadarıyla günde bir tane İngilizce tur düzenliyorlar, bana da onu önerdiler zaten telefonla konuştuğumda. Ben de Cricova tesislerinin resepsiyonuna gidip tur ücretini ödedikten sonra turun başlamasını beklemeye başladım. Zamanı gelince de buggy tarzı bir arabaya binip yola çıktık, yaklaşık 20 kişilik bir gruptuk.
Rehber daha arabaya binerken yanımızdaki kıyafetlerimizi giymemizi tavsiye etti, nitekim şarap mağarasının uçsuz bucaksız labirentine daldığımız anda karanlıkla birlikte inanılmaz bir soğuk her yanımızı sarıverdi. Bu kadar ani bir sıcaklık değişimini yaşamamış olabilirim. Hem hava soğudu, hem de gerçek bir mağara gibi nemi hissettim. Yine de basık ve rahatsız edici bir ortam yoktu.
Tur boyunca çeşitli yerlerde durup rehberin anlattığı hikayeleri ve verdiği bilgileri dinledik. İlk olarak Cricova’nın tarihi anlatıldı: Moldova’nın yer aldığı Besarabya topraklarındaki üretimi tabii ki yüzyıllar öncesine gidiyor olsa da Cricova markası nispeten yakın bir tarihte, 1952’de kurulmuş. Petru Ungureanu’nun, Cricova’daki kireçtaşı madeninin galerilerini şarap saklama ve olgunlaştırma için kullanılmasını önermesiyle kaliteli şarap üretimi yapılabileceği anlaşılmış. SSCB yıllarında ülkenin en büyük şarap üreticisi konumuna yükselmişler, halen de dünyanın birçok ülkesine ihracat yaptıkları gibi, önemli bir şarap koleksiyonuna da ev sahipliği yapıyorlar. Her ne kadar Rusya’nın uyguladığı şarap ambargosundan ötürü en büyük pazarlarını kaybetmiş olsalar da, hatırı sayılır bir ihracat kapasiteleri halen mevcut. Şarap üzümlerini elle tek tek seçiyorlarmış.
Bu bilgileri hem anlatılanlardan, hem de bize de izletilen bu videodan aldım:
Tur esnasında ilk olarak bazıları insani, bazıları devasa boyutlara ulaşan şarap fıçılarını gördük. Yukarıdaki filmi izlemek için alındığımız sinema salonunda filmi izlerken bir roze şarap tattık.
Ardından şarapların şişe içinde saklandığı yerlere geçtik. İlk olarak köpüklü şarap bölümüne gittik. Burasının 100 metre derinlikte olduğunu söylediler. Ters çevrili şekilde duran şarapların, 6 görevli tarafından her gün 45 derece açıyla çevrildiği uçsuz bucaksız odada, her görevlinin her gün yaklaşık 3000 şarap çevirdiğini, görevlerinin bu olduğunu öğrendik. Yine son haline gelmiş şarapların renklerini kontrol eden görevliler varmış. Moldova gibi bir ülkede, adeta gün yüzü görmeden çalışan bu kadınların haline vah vah diyen tuzu kuru turistler olarak, adlarını, kenarlarında sakladığı şarapların türünden alan caddelerden geçerek yolumuza devam ettik.
Sonrasında daha az emek gerektiren, yan yatmış şekilde yıllarca bekleyebilen kırmızı şarapların olduğu odalar geldi (beyaz şaraplar böyle bir bekleme süreci gerektirmediğinden mahzenlerde yer almıyorlardı). Ancak oraya gelmeden önce, eski şarap üretim araçlarının yer aldığı küçük bir müzeyi geçtik. Yine burada küçük bir şapel vardı, nedense aklıma, Wieliczka Tuz Madeni’nde tuz kayalarına oyulmuş olağanüstü kiliseyi getirdi burası. Düğünler falan da yapılıyormuş zaman zaman.
Çeşitli yarışmalarda ödüller kazanmış Cricova şaraplarının olduğu köşeyi de geçtikten sonra ilginç bir bölüm daha gördük, o da Cricova’da şarapları bulunan ünlülerin olduğu bir dünya haritasıydı. Birçok dünya liderinin burada şarapları yıllanmaktaymış, Vladimir Putin, Angela Merkel, John Kerry, Aleksandr Lukaşenko, Monako Prensi Albert gibi… Ayrıca tenisçi Marat Safin, boksör Nikolay Valuev, oyuncu Michelle Yeoh, şarkıcı Lara Fabian, Goran Bregoviç gibi dünyanın bazı meşhurlarının da burada şarapları varmış. Dikkatimi çeken bir isim daha oldu, aşağıdaki resime iyice bakarsınız kendisini bulabilirsiniz. Anladığım kadarıyla Moldova’yı ziyaret eden devlet başkanlarına burayı da gezdiriyorlar, hem burası devlete ait olduğundan, hem de başka gezdirecek fazla yerleri olmadığından herhalde.
Sonunda kırmızı şarapların saklandığı yere geldik. Burada 1902’den kalma Easter of Jerusalem başta olmak üzere artık içilmeyecek hale geldiğini tahmin ettiğim, ancak koleksiyon değeri yüksek şaraplar yer alıyor. Easter of Jerusalem’in dünyadaki tek örneği buradaymış. Sonrasında az önce bahsettiğim ünlü kişilerin, Putin’in, Merkel’in şaraplarını gördük. Mantarı küflenmiş, üzeri beş karış toz olmuş, her tarafını örümcek ağı kaplamış bu şişelerin içinde, günü geldiğinde paha biçilemez hale gelecek şarapların sabırla beklediğini bilmek oldukça değişik bir his diyebilirim.
Burayı da geride bıraktıktan sonra şarap tadım odalarına girdik. Biri Moldova kırsalından esinlenmiş, biri deniz temalı, biri başkanlık odası adında bu farklı odaları gördük ve Gagarin odası da denilen yerde şarap tadımına geçtik. Önümüzdeki krakerleri yiyerek sırasıyla köpüklü, beyaz ve kırmızı şaraplar içtik. Her birinde rehberimiz, şarap tadımının nasıl yapılacağına dair başlangıç seviye bilgiler paylaştı (bardağı koklamak, çalkalamak, tekrar koklamak, bardağı eğip ucunda renginin nasıl değiştiğini gözlemlemek gibi). En sevdiğim filmlerin başında gelen Alexander Payne’in Sideways‘inde Miles’ın anlattığı şarap tadım tekniğini hatırladım ister istemez, ona çok benziyordu. Ama belki de ilk defa bütün bu ritüellerin ne işe yaradığına dair bir fikrim oluştu, eğitimsiz burnum, çalkalama işleminin ardından daha farklı aromaların ortaya çıktığını fark edebildi.
Açıkçası pandemi şartlarında kapalı bir ortamda birçok farklı milletten insanla aynı ortamda bulunmak beni biraz gerdi. Ancak tadım işi bitiminde keyfim yerine geldi, nitekim 2 şaraptan oluşan hediye kutum da odadayken verildi. Benden başka kimse almamış, kendimi adeta plaketle taltif edilmiş gibi hissettim. Sonrasında götürüldüğümüz dükkanda da kucağımda kutuyla dolaştım ve ardından yeryüzüne geri döndürüldük. Tur yaklaşık 2 saat sürdü.
Şüphesiz ki Cricova ziyareti, Moldova’daki en ucuz aktiviteniz olmayacak. Benim seçtiğim tur olan “Business”ın ücreti 450 MDL’ydi (Haziran 2021 itibariyle 220 TL), 2 şaraplık hediye paketini de ekleyince 600 MDL (290 TL) oldu. Yukarıda da belirttiğim gibi tüm turlara ve ücretlerine buradan bakabilirsiniz. Ama genel itibariyle, hele ki Moldova’da bulunduğunuzu da düşünürseniz farklı bir deneyim yaşayabileceğinize emin olabilirsiniz. Bu nedenle Moldova’ya gelmeden önce böyle de bir seçeneğiniz olduğunu unutmayın. Cricova veya Mileștii Mici’den birini görmeye çalışın.