Bled Gölü, Slovenya
Gezi,  Slovenya,  Ülkeler

Slovenya’nın Nazar Boncuğu Bled Gölü – Bled Gezisi

Birçok yer gördüğünü düşünen bir kişi olarak aklımda çeşitli yerlerin manzarası silinmeyecek şekilde kaldı diyebilirim. Bunlar arasında tabii ki benim açımdan kıymeti olan yerler ön sıralarda geliyor.

Bled‘in şöyle bir farkı var benim gözümde: Bled, tartışmaya hiç yer bırakmayacak bir şekilde gören herkesin aklına kazınacak bir yer bana kalırsa. Dünyanın en güzel yeridir diyemem tabii, ama telefon ve bilgisayarların arka planlarında bulunan resimlerden fırlamış gibi hissettiren manzaralarıyla, sosyal medya hesaplarınızdan aylarca kullanılacak malzeme vermesiyle çok çok başka bir yer. Bu kadar çok “wallpaper” veya “kartpostal” olacak manzara sunan çok az yer vardır dünyada. Nitekim birçok kişinin neresi olduğunu bilmeden Bled Gölü’nün unutulmaz manzarasına aşina olduğunu düşünüyorum.

Zaten bu yüzden küçücük kasabada onlarca yabancı plakalı araç ve karavan gördüm. Hollanda, Almanya, Belçika gibi refah seviyesi yüksek Batı Avrupa ülkelerinden buraya yığılmışlar adeta. Burasının Slovenya’nın en bilinen turistik noktası olması boşuna değil.

Çevresi Ankara’daki Eymir Gölü’nden bile daha küçük olan bu gölün etrafı sayısız harika, adeta ikonik görüntüye sahip, üstelik burada Eymir’de yapabileceğinizden çok daha fazla şey var.

Slovenya’nın tek ulusal parkı olan Triglav’a oldukça yakın bir konumda bulunan Bled kasabası tabii ki gölüyle biliniyor, ancak bu bölgede Bled Gölü dışında da çok fazla görülesi yer bulunuyor. Büyük çoğunluğu doğa harikası diyebileceğim yerler, Bled’den ya yürüme, ya da toplu taşımayla kısa sürede ulaşılabilecek noktalarda bulunuyor. Bu yazıda Bled’e dair gördüğüm ve tecrübe ettiğim her şeyi paylaşmaya çalışacağım. Not: Yazıda verdiğim fiyatlar 2022 Temmuz itibarıyla geçerlidir.

Bled’e nasıl gidilir?

Esasında göl kenarında küçük bir kasaba diyebileceğimiz Bled, herhangi bir anayol üzerinde yer almıyor. Buna rağmen çok gelişmiş ulaşım imkanları var. Birçok listeye göre Slovenya’nın en görülesi yeri olduğu için Ljubljana’dan gün içinde çok sayıda otobüs çalışıyor Bled’e ve yolculuk yaklaşık 1 saat sürüyor. Ljubljana merkez otobüs garından erken saatlerden itibaren saat başı otobüsler kalkıyor. Bilet fiyatları 6-7 Euro civarında, tek yön veya gidiş dönüş almanıza göre değişiyor. Bled’e Ljubljana Jože Pučnik Havaalanından da direkt otobüsler olduğunu hatırlatayım, ancak saatlerini önceden kontrol etmekte büyük fayda var eğer başkente uğramadan Bled’e geçmeyi düşünüyorsanız.

Ljubljana'daki Bled otobüsü, Slovenya
Ljubljana otogarında 7 numaralı perondan Bled otobüsleri kalkıyor

Ljubljana’dan Bled’e trenle de gitmeyi düşünebilirsiniz, ancak Bled kasabasına değil, 5 kilometre mesafedeki Lesce kasabasına kadar geliyor. Orada Lesce-Bled durağında inip kalan 5 kilometreyi otobüsle geçmeniz gerekiyor. Bled Jezero adlı tren durağı hem kasaba merkezine uzak, hem de ancak Jesenice’den çalışan trenler buraya geliyor, başkentten direkt ulaşım yok. O yüzden bana otobüs en makul ulaşım aracı gibi göründü. Biletler için Ljubljana otobüs durağı ve Deutsche Bahn’ın sahibi olduğu otobüs şirketi Arriva‘nın sitesinden otobüs saatlerini ve ücretlerini görebilirsiniz.

Tabii Slovenya küçük olduğu için Ljubljana’dan günübirlik çok sayıda tur düzenlendiğini de hatırlatayım, ancak tura bir sürü para vermek yerine kendiniz de rahatlıkla gider gelirsiniz diye düşünüyorum.

Bled’den Ljubljana veya başka bir yere gidecekseniz de, internet kadar otobüs duraklarında yer alan zaman çizelgelerine göz atın. Orada her saatle ilgili istisnai bir durum varsa aşağıda açıklaması yapılıyor, böylece hangi gün hangi otobüsün kalktığını anlayabiliyorsunuz.

Bled otobüs durağı, Slovenya
Bled’in merkez otobüs durağı

Bled Gölü (Blejsko jezero)

Bled’i Bled yapan en önemli değerin Bled Gölü olduğundan yazının önceki kısımlarında birkaç kez bahsetmiştim. Bu bol manzaralı gölün etrafında dolaşırken yapılabileceklerden bahsedeyim biraz.

Bled Gölü’nün etrafı yaklaşık 7 kilometre, bu yüzden herkes rahatlıkla bir tur yürüyebilir diye düşünüyorum. Kasaba merkezinden başlayıp saat yönünün tersi istikamette yürünürse sırasıyla birçok şey yapılabilir. Zaten gölü çevreleyen asfalt yolun kenarlarında tabelalar göreceksiniz, kaleye veya manzara tepelerine çıkış yollarını ve yaklaşık çıkış süresini bu tabelalarda görebilirsiniz.

Bled gölü tabelaları, Slovenya
Göl kenarındaki tabelalar patikaları bulmakta oldukça yardımcı oluyor

Bled Kalesi (Blejski grad)

Bled manzarasının vazgeçilmez bir parçası olduğunu düşündüğüm Bled Kalesi’ne bence herkes çıkmalı. Her ne kadar kalenin kendisinde çok ilgi çekici şeyler var diyemesem de Bled Gölü ve adasının en güzel manzaralarından biri buradan görülüyor. Aslında bu kaleye haritadan baktığınızda gölün hemen kenarında diyebilirsiniz, ancak öylesine dik ve yüksek bir kayanın üzerine kurulmuş ki (göl seviyesinden 125 metre yukarıda), göl kenarından başlayan patikayı takip ederek tırmanmanız 20-25 dakika sürüyor. Patika dediysem de aslında büyük bölümü insan eliyle yapılmış basamakları kastediyorum, başka türlü de bu kadar dik bir kayalığa bu kadar kısa “kuşbakışı” mesafeden tırmanmak mümkün olamazdı. Bir not, Bled Kalesi’ne gök kenarından değil, kasabanın arka tarafındaki bir patikadan da tırmanılabiliyor, doğru yola çıktığınızda işaretler yardımcı olacaktır. Yani kaleye çıkmanın yek yolu göl kenarındaki dik merdivenlerden çıkmak zorunda değil, özellikle kaldığınız yer kasabanın kuzey tarafındaki nispeten yüksekte yer alan bölgede bulunuyorsa bu diğer yolu da kullanabilirsiniz.

Uzaktan bakıldığındaki manzarasını (gölü saymazsak tabii), Romanya’da gördüğüm etkileyici Bran Kalesi‘ne (Drakula’nın Şatosu olarak bilinir) benzettim ben. Kayaların üzerine oyulmuş, nasıl kondurulduğuna akıl sır erdilemeyen bir yerdi orası da.

Bled Kalesi, Slovenya
Bled Gölü’nün kenarında bir anda yükselen muazzam Bled Kalesi

Bled Kalesi’nden ilk defa 11. yüzyılın başlarındaki kaynaklarda bahsediliyor. Aslında konum itibariyle çok güçlü bir savunma vaat eder gibi görünse askeriden çok dini amaçlara hizmet etmiş. Brixen rahipleri kalenin kullanıcıları olmuşlar. Ancak 19. yüzyılın başlarıyla birlikte özel mülk haline gelmiş ve sonra da devlet malı olmuş.

Kalenin içinde üst ve alt avlu diyebileceğimiz iki bölüm var. Bilet gişesinin hemen ardından varılan alt kısımda küçük bir matbaa ve Slovenya’da Protestanlığın tarihine değinen bir sergi bulunuyor. Hatta Sloven dilinde basılmış ilk eser de burada sergileniyor, Protestan din adamı Primož Trubar’ın Catechismus adlı 1550 tarihli kitabını görebilmek mümkün. Ayrıca 1575’te basılan tamamen Slovence İncil’den de bahsediliyor burada. Her ne kadar günümüz Slovenyasında hakim Hıristiyan mezhebi Katolik olsa da, Protestanların getirdiği yeniliklere ve ülke tarihindeki yerlerine saygı duyuluyor gibi görünüyor (Ljubljana’da da Trubar’ın adının verildiği caddelere ve heykellerine rastlamıştım). Protestanlığın bu kalede bu kadar anlatılmasının nedeni de Trubar’ın 1561’de kısa bir süre Bled’e gelmesi, ayrıca Bled’in Karşı Katolik hareketine dek Protestanlığı benimsemesi diyebiliriz.

Kaleye giriş kapısının yer aldığı sur duvarlarının üzerinden geçerek varılan bir başka küçük odada ise İsviçreli Arnold Rikli’nin hayatı ve yaptıklarına dair bilgiler veriliyor. Rikli’nin adını Bled’in başka yerlerinde de gördük, nitekim kendisi Bled Gölü’nün etrafına 1850’lerde yerleştikten sonra burada kaplıca turizmi faaliyetleriyle çok büyümüş, Bled’i de büyütmüş ve bir turistik değer haline getirmiş.

Üst avluda ise bölgedeki yaşamı, göçleri ve arkeolojik buluntuları anlatan, ayrıca kalenin tarihine dair bilgi veren bir müze bulunuyor. Burada yaşayan ırkların (Ostrotlar, Franklar, Slavlar vs) hayatlarına ve görünümlerine dair bilgiler veriliyor. Bunun dışında aşağıdakinden daha iyi manzaralar sunan bir manzara balkonu var ki Bled adasının nefes kesici fotoğraflarını çekebilmenize imkan veriyor. Ayrıca küçük bir şapel de üst kat kompleksi içinde. Kalenin restoranı da var, hatta göl ve ada manzaralı masalar bile attıklarını gördüm. Bol paralı Batı Avrupalılar rezerve ediyordur herhalde bu masaları.

Bled Kalesi'nden göl manzarası,Slovenya
Bled Kalesi’nden göl manzarası

Kaleye giriş ücreti 13€. Açıkçası manzara dışında çok zengin bir deneyim yaşatıyor diyemem, bu manzaraların benzerlerini görebileceğiniz diğer noktalardan birazdan bahsedeceğim. Ancak Bled deneyiminizi tamamına erdirmek ve bölge tarihine dair birkaç eser görmek isterseniz burayı tavsiye edebilirim.

Bled Gölü çevresindeki imkanlar

Aslında göl etrafındaki herhangi bir yerden denize girmek mümkün, biz de yüzen çok sayıda insan gördük, kadın erkek, genç yaşlı… Üstelik herhangi birine para ödemeniz gerekmiyor, havlunuzu alıp gölge bir yer bulmanız yeterli. Sadece Bled Kalesinin hemen aşağısındaki geniş tesis özel bir işletme, oraya girip şezlongları kullanmak ve tesise ayrılmış yerde yüzmek için para ödemeniz gerekiyor. Bence gereksiz masraf.

Bled Gölü'nde yüzenler, Slovenya
Bled Gölü’nde ördekler ve yüzen insanlar hep bir arada

Gölde yüzmenin yanısıra en çok “sup” adı verilen üzerine sörf tahtası gibi binilen, çift taraflı kürekle ilerlenen deniz taşıtları çok yaygın kullanılıyor. Bunlar çoğunlukla tek kişilik, ancak daha kalabalık binenler de gördüm. Göl çevresinde birçok tesiste bunlar kiralanabiliyor. Günlük kiralama ücretleri 30€ civarında. Yüzmeye gelmediyseniz kayık kiralayıp nehirde turlayabilirsiniz ki bununla ilgili Bled adası bölümünde daha çok açıklama yapmaya çalışacağım.

Ayrıca Slovenya’nın çoğunda olduğu gibi Bled’de de, göl etrafında da çeşmeler bulabiliyorsunuz, şişenizi doldurup gayet güzel Bled suyundan içebilirsiniz.

Arada bir geçen at arabalarında gölü turlayan otantik deneyimler yaşamak isteyen Avrupalılar gördüm, hayvanlı aktivitelere genel olarak karşıyım.

Göl kenarında bir tane de market var, Slovenya’nın her yerinde gördüğüm market zinciri Mercator’un bir şubesi gölün kasaba merkezine uzak ucunda bulunuyor. Buradan yiyecek ve içecek temin edip göl kenarında takılabilirsiniz. Bu market gerçekten hayat kurtarıyor, nitekim bir manzara tepesine tırmanıp manzaraya karşı birşeyler içmek isteği uyanabilir içinizde gölde dolaşırken.

Bled Adası

Bled Gölü’ne benzersiz manzarasını, benim gibilere de nazar boncuğu benzetmesi yapma cesareti veren adaya arzu ederseniz çıkabilirsiniz. Manzaraya katkısı inanılmaz olmakla birlikte adada pek birşey yok aslında. Yine de gelmişken uğranabilir.

Adaya çıkmanın sup dışında iki yolu var, veya kıyıdan bir kayık kiralayıp kürek çekerek kendiniz de gidebilirsiniz. Kayıkla gelenler için küçük bir iskele var kayığı bağlamak için. Eğer pletna adı verilen ve tek bir kişinin iki kürekle çektiği küçük teknelere binerseniz adanın diğer tarafındaki 99 basamaklı güzel yolun olduğu yerde iniyorsunuz. Aynı yolu kat eden ve elektrikle çalışan tekneler de var. Pletna biraz daha yöreye özgü bir deneyim sunuyor denebilir.

Bled Gölü Pletnaları, Slovenya
Adaya çıkan pletnalardan bir örnek

Adada bulunan pastanede Potica adlı yöresel kekten yemeyi unutmayın. Bunun dışında adada bir de kilise var. Assumption of Maria adında, Meryem’in göğe yükselişine adanmış yani. Kilisenin hemen yanındaki çan kulesine çıkıp çanı çalarsanız dileklerinizin gerçek olacağına inanılıyor, tabii bunun için 12 Euro ödemeniz gerekiyor. Adadaki kilisede zaman zaman düğünler yapılırmış ve gelenekler gereği damadın gelini 99 basamaklı merdivenden kucaklayıp yukarı çıkarması gerekiyormuş. Birşey demiyorum, gelenek işte.

Biz adaya kayık kiralayarak gittik. Adaya gitmek, hızlı bir tur atıp potica yemek, sağa sola bakınıp tekrar küreklere asılarak geldiğiniz yere dönmek için 1 saat yeterli bir süre. 1 saatlik kayık kiralama ücreti 20€. Şahsen kürekleri çeken kişi olarak başlarda çok saçmalasam da güzel bir kayık kullanma deneyimi yaşadığımı söyleyebilirim.

Mala Osojnica

Bled Gölü’nün kaleden çok güzel bir manzarası olduğunu söylemiştim, ancak kaleye para vermeden manzara seyretmek isteyenler için de seçenekler var. Gölü çevreleyen tepelere çıkan patikaları takip ederek harika göl manzaralarına erişmek mümkün. Göl etrafında birkaç tane ünlü seyir noktası var, biz 685 metre rakımlı Mala Osojnica’ya çıktık. Göl kenarındaki yolda yürürken, patikanın başlangıcını gösteren işareti takip edin. Tepeye çıkmak yaklaşık 30 dakika sürüyor, mesafe çok uzun olmasa da oldukça dik ve yokuşlu bir patikadan gidiliyor, patika tamamen ormanın içinden geçiyor. Bazı noktalarda patikanın diğer tarafı uçurum olduğundan tutunmak için trabzanlar yapılmış. Bir noktada da daracık bir tahta merdiveni tırmanmak gerekiyor. Genel olarak zorlu ancak her türlü güvenlik önlemi alınmış gibi gözüküyor. Çok fit olmasanız da yavaş yavaş çıkabilirsiniz diye düşünüyorum.

Mala Osojnica’ya yaklaştığınızda bu acayip tahta merdiven karşınıza geliyor

Ki patikanın sonunda ulaştığınız seyir noktası, bütün çabaya fazlasıyla değdi dedirtiyor. Gölün, adanın, arkadaki kalenin ve daha uzaklarda sıralanan dağların muhteşem bir birlikteliği önünüzde uzanıyor. Bled denince akla gelen fotoğrafların çekildiği yer burası, hem her şey çok net, hem de hepsini birlikte ve yukarıdan görebiliyorsunuz. Nazar boncuğu benzetmesinin hakkını en çok veren görüntü burada. Tepeye çıktığınızda yanınızda getirdiğiniz yiyecek içeceklerle küçük bir piknik yapmak da inanılmaz keyifli. Bled’e geldiyseniz Mala Osojnica’ya çıkın, hatta burayı geçtikten sonra 15 dakika daha yürümenizi gerektiren Ojstrica’yı da görebilirsiniz.

Kremšnita (Cremeschnitte)

Bled’in kendine özgü lezzetlerini merak ediyorsanız, kremšnita olarak da bilinen tatlıyı önerebilirim. Ama çok da Slovenya’ya özgü denemez, nitekim Avusturya-Macaristan döneminde ortaya çıkmış olan bu tatlı, imparatorluğun hakim olduğu her yerde, yani Avusturya ve Macaristan dışında Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan gibi bütün Balkan ülkelerinde, Slovakya ve Romanya’da halen yaygın bir şekilde yapılıyor. Cremeschnitte adı da zaten Almanca’dan geliyor ve adından da anlaşıldığı gibi kremalı bir tatlı kendisi ve Park Otel’in restoranında (Kavarna Park) yıllardır orijinal tarifine uygun olarak yapılmaya devam ediyor. Göl turunun bitiminde kendinizi ödüllendirmek isterseniz, hemen göl kenarındaki mekanda bir porsiyon alıp tadına bakabilirsiniz.

Bled’de gezilecek diğer yerler

Vintgar gorge

Bir kere Bled’e geldiyseniz ve bölgede en azından birkaç gün geçirmeyi düşünüyorsanız, burada sizi bekleyen çok sayıda dış mekan aktivitesi olduğunu söyleyebilirim. En popüler yerlerden biri de Vintgar Vadisi (Vintgar gorge). Triglav Milli Parkı sınırlarının başladığı yerde bulunan Vintgar, zaman zaman ağır akan, bazı yerlerde ise çağlayarak küçük şelalelerden aşağı dökülen bir nehrin yanı sıra giden 2 yüksek kayalık serisiyle tamamlanan bir çeşit kanyon diyebiliriz. Dar patika ve merdivenler yardımıyla ilerlenen 1600 metre uzunluğundaki kanyon, kesinlikle doğa harikası bir yer. Küçük çaplı bir Plitvice bile denebilir. Bazı yerlerde ağır ağır akan, bazı yerlerde ise çağıldayarak aşağıya dökülen nehrin kenarından yürünüyor. Bu esnada Avusturya-Macaristan döneminde yapılan ve Viyana ile Trieste’yi bağlayan demiryolunun görkemli viyadüklerinden birini de kafanızı kaldırdığınızda görebilirsiniz. Bu şekilde yaklaşık 45 dakika hayran hayran sağa sola bakılıp yüründükten sonra, bu gezinin en güzel duraklarından biri olan Šum Şelalesi‘ne varıyorsunuz. Bu nokta, biletle gezilecek kısmın sonu oluyor. Bundan sonra ya köprüden karşıya doğru devam eden farklı bir patika yoluyla yolunuzu biraz daha uzatabilir, ya da aşağıdaki seyir noktasına inip 13 metre yükseklikten dökülen bu şelalenin fotoğraflarını çekerek geri dönebilirsiniz.

Vintgar, Bled, Slovenya
Vintgar yürüyüşü 1600 metrelik bir kanyondan devam ediyor

Eğer zamanınız varsa Blejska Dobrava yönünde patikaya devam edin. Ormanların içinden gelen yolu tırmanınca küçük kasabanın tren garına ve mezarlığına ulaşılıyor. Bu bakımlı mezarlıktan geçmenizi tavsiye ederim, nitekim burada hem Müslüman, hem de Hıristiyanların mezarları bulunuyor. Bölgede Sloven ve Boşnakların birlikte yaşadığının bir işareti gibi adeta. Yolun devamı, sizi tekrar Šum Şelalesi’nin olduğu yere çıkaracak. Sonra da buradan tekrar Zasip kasabasına inmek suretiyle Bled’e giden otobüsleri yakalayabilir veya yürüyebilirsiniz.

Bled merkezden Vintgar’a yürüyerek de gidebilirsiniz, mesafe 4 kilometre civarında. Ayrıca Bled’den kalkan otobüslere binip Podhom kasabasına giderseniz (tek yön bilet 1.3€) oradan da 1,5 kilometrelik yürüyüşle Vintgar’ın başlangıç noktasına gelebilirsiniz. Yaz aylarında Bled’den Podhom’a giden ücretsiz servis araçları da bulunuyor, saatleri otobüs durağında görebilirsiniz.

Šum Şelalesi, Vintgar, Slovenya
Šum Şelalesi Vintgar’ın bitiminde, kanyonun en görülesi yerlerinden biri

Vintgar’a giriş ücreti 10€. Özellikle kalabalık mevsimlerde online bileti olmayanları almadıklarını söylüyorlar, ancak bizim gittiğimiz erken saatte kapıda bilet satılıyordu. Biz online bilet almıştık, yarım saatlik aralıklarda bileti alıp size ait olan saatte, mail adresinize gönderilen QR koduyla içeri girebildik.

Çevredeki diğer yerler

Bled yakınlarda daha başka çok sayıda doğal harika bulunuyor. Zaten Bled civarı Julian Alpleri denilen bölge sınırları içinde olduğu için İtalya ve Avusturya’daki dağlık bölgelere benziyor. Zamanınıza ve tercihinize göre Triglav Milli Parkı‘nın derinlerine turlarla veya toplu taşıma araçlarıyla ulaşıp uzun doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz. Bunun için bir miktar kondisyona sahip olmanız faydalı olur. Pokljluka yürüyüş parkurlarının başlangıç noktalarından bir tanesi ve buraya servisler gidiyor.

Blejska Dobrava doğası
Blejska Dobrava’nın etrafında Julian Alpleri ve müthiş bir doğa var

Ayrıca tıpkı Bled Gölü gibi dağların ve ormanların içine yerleşmiş bir göl olan Bohinj Gölü de Bled’e gelenler tarafından yoğun olarak ziyaret ediliyor. Bunun dışında özel turlar vasıtasıyla gidilebilen Babji Zob yakınlarındaki mağaradan da övgüyle bahsedildiğini duydum. Ancak Temmuz ve Ağustos süresince, haftanın sadece bir günü (Pazar) açık olduğu için denk gelmeme ihtimaliniz yüksek. Yerel mağara gezisi kulübüyle iletişime geçmeniz gerekiyor, şu sayfada daha ayrıntılı bilgiler var.

Bled Slovenya’nın göz bebeği olduğu gibi dünyada eşine az rastlanır güzellikte bir yer. Sırf burası için Slovenya’ya gelinmeli diyemesem de Slovenya’ya geldiğinizde mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken bir yer diyebilirim.

Özetle söylemek gerekirse, gezmeye meraklı bir beyaz yakalıyım. Üniversiteyi bitirene kadar hiç yurt dışına çıkmadıysam da, sonrasında elimdeki imkanları olabildiğince kullanmaya çalışarak 40'tan fazla ülkeye gittim. Ülkeleri sokaklarında yürüyerek, bütün müzelere ve tarihi yerlere gitmeye çalışarak, az konuşarak, az yiyip içerek, çok yürüyerek, erken kalkıp erken yatarak gezmeyi severim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir